Aynadaki karma karışık saçlarıma baktım. Gözlerimin altı morarmıştı. Belki düzelir dye bir çare ellerimi lüle lüle kabarmış saçlarımın arasına soktum ama ne yazikki galip çıkan o olmuştu. Umutsuzlukla başımı iki yana salladım ve başımı eğip derin bir nefes aldım. Bu çokkk boktan bir durumdu. Kıyafet bile seçmemiştim. İkinci kez umutsuzuluk… yatarken her şey gayet düzgün olurken ne diye uyandığımda bu denli boktan oluyorduki?! Hayatın iğrenç ve bunaltıcı cilvesimidir nedir bilmiyorum ama ben pek fazla böyle şeyleri çekebilen biri değildim. Ne yapacaktım. Geri yatağa sırtımın üstüne düştüm ve yüzümü ellerimle kapadım. “Ne yapacağımm?” Evet heyecanlıydım. Hemde çokk! Bacaklarımtitriyordu. Derin bir nefes aldım. Bu hiç benim tarzım değildi! Ben güçlü olandım hep! Yine kazanacaktım! Ayağa kalktım. Duş saçlarımiçin işe yaramazdı ama harika kokan saç kremim işe yarardı. Hafifçe sürmem bile yatışmalarını sağlayıp maşalanmış gibi durmalarını sağladı. Dudaklarımın kenarıyla sinsi sinsi sırıttım. Ayıcıklı pijamalarım aşırı inanılmaz rahat olsada onları aldatıp çıkardım. Dolaptan kıyafetseçmeye çalıştım. Ensemi ufaladım. “Lanet olsun neden bu kadar az elbisem varki?!” En dipte kalmış kırmızı bir şeyler dikketimi çekti. Dolabın içine dalıp elbiseye ulaşmaya çalıştım. Ayağım takıldı ve kafa üstü dolaba girdim. Annembir çığlık patlattı. “Aman tanrımne yapıyorsun?!” saçlarım eski darmadağınık haliyle dolaptan nefes nefese çıktım. “Yalnızca kıyafetimi almaya çalışıyorum anne! Off saçlarımm!” Arkasından bir şey çıkardı. Kuru temizleme poşetiiçinde bir şey. “İlk iş günün için bir hediye.” Yavaşça elinden aldım. “Ah teşekkürler anne…bu…” Yanağımı okşadı. “henüz görmedin ki canım.” Gülümsedim. “Sana ve zevkine güveniyorum anne. Teşekkürler.” Ona sarıldım. Oda bana sarıldı. “Biraz acele etsen iyi olacak tatlım. Yarım saatin var.” Kafama vurdum. “Ah doğru tamam hemen!” Sırıtarak odadan çıktı. Aceleyle kıyafeti üzerime geçirdim. Ayakkabı?!! Bunu hiç düşünmemiştim! Babet? Ah hayır çok çocukça! Ana okuluna gitmiyoruz burda iş görüşmesine gidiyoruz! Tanrım ne yapacağım! Nedense sonra aklıma yatağın altına sakladığım topuklu ayakkabılarım geldi. Onları sevmiyordum! Ama mecburdum. Bir çırpıda çıkarıp ayağıma geçirdim. Tanrım bu şeyler beni öldürüyorr! Dışardan bir korna sesi geldi. Camı açıp bağırdım. “Begliyorum seni salak kornoya basıp durma!” Daha çok bastı. Homurdandım. “Salak ya.” Anneme öpücüğünü verip çantamı koluma astım ve hızlı adımlarla evden çıktım. Ön koltuğa zıpladım. “Sen bir manyaksın!”
“Hayır sen manyaksın!”
“Hayır sen!”
“Ama sen daha çok!”
“Başımı ağrıtıyorsun!”
“Sende benimkini!”
“Seni seviyorum!”
“Bende!”
Biranda bana sarıldı. “Sonunda! Sonunda sende kendine uygun bir iş buldun!” Nefes almaya çalışarak kollarından kurtulmaya çabasına girdim. “Sanki evde kalmışımda 40 yaşında koca bulmuşum gibi konuşuyorsun!” Sırıttı. “Seni beğenmeyen erkeği AQ’sundan şüphe ederim bebeğim. Heyecanlı mısın?” Boğazımdan garip bir inilti yükseldi. Motoru çalıştırdı. “Bu heyecandan kusmak üzere olduğunu gösteriyor. En son ana sınıfında bu sesi duyduğumda öyle olmuştu.” Bağırdım. “Hey o zaman 6 yaşındaydımtamam mı hatırlatma!”
2 Saat Sonra
“Hadi. Hadi. Hadi.hadi. hadi. Hadi. sakin ol hadi ama.” Bacaklarım titriyordu. Kadın kolumdan tuttu. “Yürüyün lütfen küçük bayan. Menejerlik için başvurmanız çokiyioldu. Birazdan göreceğiniz kişilerin yanında kimse 2 aydan fazla duramadı şimdiye kadar.” Yutkundum. “O kadar kötü ha?” Başını umutsuzca iki yana salladı. “Kötü kavramından ne anladığınıza bağlı.” Yutkundum. Tanrım bakalımben ne kadar dayanabilecektim. Bana sakin olbakışı atıp kapıyı açtı. Açar açmaz kağıt bir uçak tam alnıma çarptı. Şokla alnımı ufaladım. Sarışın bir çocuk koşarak uçağı tam ayakkabılarımın dibinden aldı. “Ucu yamulmuş Lou başka yapp!” Kadın beni içeri itip kapıyı kapadı. İçerisi savaş alanı gibiydi. Yastıkları tüyler ayakkabılar bağcıklar… iri yarı bir adam 5 kişiyi yakalama çalışıyordu. Ama küçük çocuk gibi bir masanın altından bir koltuğun etrafından kaçıyorlardı. Öksürdüm. Yavaşça hepsi bana döndü. Adam bağırdı. “Oturun şuraya artık! Bakın pizacı geldi!” Hepsi aynı anda koltuğa zıpladı. Biri sığamamıştı. Kenardan yere attılar. “Pizza nerde hani?!” Yutkundum. “Şey ben aslında…” Adam önümü kapadı ve ellerini beline yerleştirdi. “İşte yeni menejeriniz!” Önümden çekilince bana şaşkın şaşkın bakan 5 çift gözle karşı karşıya kalıp kızardım. Kıvırcık parmağını yukarı kaldırdı. “Kaç yaşında lan bu küçük kız?!”