Bela mıknatısı.
Etrafımda bulunan, ya da kalan mı demeliyim bilmiyorum ama onlara beni sorsanız istisnasız hepsinin size söyleyecekleri tek şey bu olurdu. Dünyada ki tüm belaların bir kızın üstüne yapışması ve nasıl oluyorsa o aptallığına rağmen hepsinden sağlam kurtulması onlar için ilginç bir şeydi ancak ben alışmıştım sanırım.
Bu tarz şeylere.
Yani,bu tarz şeyler derken şu anda peşimden silahla koşan koca, korkunç ve beni yakaladıkları an gözümün yaşına dahi bakmayacak adamlardan ya da bilemiyorum, birinin küfür ederek beni gösterdikten sonra üzerime doğru koşmasından bahsediyorum.
Sahi, nasıl kurtulacağım hakkında hiçbir fikrim yokken neden kafası kopmuş bir tavuk gibi şuursuzca oradan oraya koşup duruyordum ki? Üstelik üzerimde ki bu küçük, siyah elbiseyle herkes 'Ne yapıyor bu deli?' dercesine yüzüme bakıyorken. Bir varış noktası belirlemeliydim ya da insanların fazla olduğu bir yere girerek, kendimle birlikte diğer tüm insanları da tehlikeye atmalıydım.
Kulağa oldukça aptalca geliyor, öyleyse bunu yapmalıyım.
Artık ağrımaya başlayan kaslarım, beynime komut vermeye başlayarak karşıda ki neon renklerle yanıp sönen tabelanın gerçekliğini fark etmemi sağladı. "İşte bu!"
"Ocean!" Roth arkamdan bağırdığında koşmaya devam ederken omzumun üzerinden baktım ama ellerini dizlerine yaslamış bir halde soluklanmaya başladığını görmek gülmeme, daha sonraysa önüme bakmadığım için bir şeye çarparak yere düşmeme sebep olmuştu.
"Dikkat etsene!" diye bağırdım ağrıyan kıçımı görmezden gelmeye çalışıp sekerek bir kaç adım attıktan sonra öfkeyle yüzüne bakarak. "Arkasına bakıp koşan sendin. Dikkat etmesi gerek-" uzun açıklamasını dinlemeye vaktim yoktu. Onu omzundan ittirip orta parmağımı gösterdikten sonra koşmaya başlamamla birlikte "Piç kurusu!" diye bağırdım ve barın tahta kapısını kırarcasına açmamla kulağıma dolan şarkı, kapının önünde afallayarak gözlerimi sahneye doğru çevirmemi sağladı.
Little black dress, just walked into the room
Küçük siyah elbise, odaya yeni girdiKapının girişinde bulanan bedenler, bu yeni gürültücü katılımcıya bakarken yutkunarak birkaç adım geriledim ama dışarı bekleyen tehlike sahnede durandan çok daha büyüktü. Tamamen mahvolmuştum ve buradan nasıl çıkacağımı acilen bulmam gerekiyordu.
Making heads turn, can't stop looking at you
Kafaları çevirdi, sana bakmadan duramıyorlar
It's so right, it's so right, it's so right, you know
Bu çok doğru, çok doğru, çok doğru, biliyorsunSiktir, boku yemiştim. Kesinlikle boku yemiştim ve o beni fark etmeden önce buradan çıkmam gerekiyordu. Beni fark ederse kemiklerimi ayırıp hepsini başka bir yere gömeceğinden emindim. Benimle tanışan herkes bunu yapmak istiyordu çünkü.
Şarkı devam ederken bedenim büyük bir rahatsızlıkla kasıldı. Buraya mı bakıyordu?
Little black dress, did you come on your own?
Küçük siyah elbise, tek başına mı geldin?Siktir, buraya bakıyordu. Ela gözleri, ilk birkaç saniye şaşkınlıkla bakakalsa da kendisine geldiği an zaman kaybetmeden, sanki kaçacağımı anlamış gibi mikrofonunu bırakıp, şarkıyı yarıda kestikten sonra sahneden bana, bense gözüme kestirdiğim aralık duran acil çıkış kapasına doğru koşmaya başladım.
"Yakalayın onu!"
It's too late, it's too late, it's too late to go home
uZZUUUNN SÜREDİR AKLIMDA OLAN BİR KURGU UMARIM BEĞENİRSİNİZ
DİSS TO Minionziam affet xjsnxnsnnx
SİZİ SEVİORUM İLK BÖLÜME YORUM YAPMAYAN OY VERMEYEN BİR HAYIRLI OLSUN DEMEYEN ÇIKSIN KASIYO 💝❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Black Dress 👗 zm
FanfictionNefes nefese bitirdiğim sokağın sonundaki barın içine kendimi attığımda bilmiyordum, yeni bir belanın içine düştüğümü. ?One Direction*Little Black Dress?