is there a madhouse?

645 62 43
                                    

OY OY OY OY EMİNEEEMM NEDDİİRR BUU YORUMLUKLLAAARR NEDİR BU YORUMLUKLKLAAARRR

NE SÜBLİMİNAL MESAJI AMQ



"Senceee onu evimize getirmekle iyi mi yaptık?" Liam'ın şüpheci bakışları ilk önce benimle ve daha sonra da koltuğun üzerinde iki büklüm uyuya kalmış ismini doğru bilip bilmediğimden emin dahi olmadığım kızla buluştu. "Bilmiyorum, ama onu bulmuşken öylesine kaçmasına izin veremezdim paramı telefonumu ve daha cebimde olduğunu bilmediğim pek çok şeyi çaldı!"

"Hem de Zayn onu seks için elleri yatak başlığına bağlı bir şekilde, üzerindeki krem şantiyle bekliyorken!" Louis, dudaklarını büzüp garip sesler çıkarmaya başladığında suratına yastıklardan birini fırlattım ve "Öyle bir şey yok!" diye bağırdım.

"Bağırmayın, uyanacak." Harry, kızın yara bere içinde kalmış ve elbisenin kısa eteği dolasıyla açıkta kalan bacaklarına elindeki pikeyi örterken kaşlarını çatarak mırıldandı. "Pekala, hepinizin güzel bir kıza zaafı olduğunu biliyorum ama ona iyi davranmayın! Tanrı aşkına o etraftayken tek yapmanız gereken cüzdanlarınızın yerinde olduğundan emin olmak."

"Ya da çok değerli çüklerinizin pantolonunuzun içinde." Louis, bana bakıp bir kere daha güldüğünde ona vurmak için ayaklandım ancak, bunu yapmaya çalışırken Niall'a çarpmam ve elindeki patates kızartması dolu tabağını yere düşürmem evde büyük bir kaosa sebep oldu. "Sen.ne.yapıyorsun?!" Niall, kıpkırmızı bir suratla bana döndüğünde ellerimi iki yanımda havaya kaldırarak koltuktan kalkıp geriye doğru adımlamaya başladım.

"Çok üzgünüm, bir daha olmayacak söz veriyorum."elindeki çatalla bana doğru koşmasıyla birlikte merdivenlere ulaşmaya çalıştım ancak omzuma peş peşe atılan yastıklarla birlikte yere kapaklandım ve Liam ile Harry beşlik çakıp zaferlerini kutlarken suratıma doğru yaklaşan yağlı ve bir o kadarda ketçaplı parmakları kendimden uzak tutmaya çalıştım.

"Hayır! Saçlarım!"onu üzerimden tekmeleyerek itip tekrar doğrulduğumda bakışlarımı tekrar koltuğa çevirdim.

"Vay canına, kulağının dibinde trampet çalsak uyanmayacakmış gibi dostum." Louis suratını kızın suratına doğru daha da yaklaştırıp birden bağırmaya başlayınca, kız korkudan sıçrayarak uyandı ve burnunun dibindeki surata irileşen gözleriyle baktı.

"Uyanıyormuş." etkilenmiş bir ifadeyle geri çekildiğinde Niall arkamdan gülmeye başladı. "Sesinin bir trampetinkinden daha iğrenç olduğuna eminim, dostum."

"Niall, hayır..." hepimiz aynı anda itiraz edip başımızı iki yana sallarken Louis, avına yaklaşan sinsi bir leopar havasıyla masanın üzerine çıkıp Niall'a doğru emeklemeye başladı. "Lafını geri al." 

Hala gevşek gevşek gülerken dilini dişlerinde gezdiren Niall, sanki biraz sonra olacakları bilmiyormuş gibi, "Yoo," derken, Louis yeterli mesafeyi sağladığında Niall'ın üzerine doğru atladı ama, birileri şanslı gününde olmalı ki hemen kendine gelip yukarı kata doğru koşmaya başlamıştı. "Yüce Louisos'un sesine kötü dedin!" Lou, onun hemen arkasından koşup, ortam tamamen sessizliğe kavuştuğunda kanepemizde oturup etrafa anlamsız bakışlar atan kızımız konuştu.

"Burası bir tımarhane mi?" şok olmuş bakışları gözlerimle buluştuktan sonra sırasıyla Liam ve Harry'de gezindi ve daha sonra bacaklarının üzerindeki pikeyi itekleyip oturduğu yerden kalktı. Cidden berbat gözüküyordu ve bara girerken kaçtığı adamlardan oldukça uzun bir mesafe boyunca koşarak kaçmış olmalıydı.

"Bir tür, ama tek fark devlet bize bu ikisine tahammül edebildiğimiz için para falan ödemiyor."

"O bardan fazlasını yürüttüğünüze bazı deneyimlerim sonucunda neredeyse eminim." diyerek kaşlarını kaldırarak imalı imalı bana baktığında çocuklar yediğim bu sağlam göndermeden sonra ilk önce birbirleriyle, sonrada bu kızla beşlik çaktılar. 

"Kabul et Zayn bu iyiydi, dostum."

"Kesinlikle."

"Evet, her neyse. Konumuza dönelim." kaşlarımı çatarak kızı ortalarına alacak şekilde üçlü koltuğa yerleşmiş bu iki genç adama baktım. Neden ne söylesem tersi yapılıyordu? "Ve asıl konumuzda,-evet tahminlerinizi duyar gibiyim, cüzdanım!"

"Biz de az önce tam olarak ondan bahsediyorduk," kanepemizde oturan kız, avuç içlerini iki yana açtıktan sonra onlarla bir beşlik çakıp yüzüme baktıktan sonra devam etti. "Adamım."

"Siz benim arkadaşım değil misiniz?" ellerimi belime yerleştirip anlamlandıramadığım bir ifadeyle onları inceledikten sonra Liam konuştu." Evet, dostum ama üzülerek söylemem gerekiyor ki," bakışları kanepemizde oturan kıza döndü. "O bu konuda çok iyi."

"Hangisinde? Zayn'e laf sokma mı yoksaa, onu dolandırma mı?"

"Harryy" kanepemizde oturan kız onunla iki elleriyle beşlik çaktı ve daha sonra bana dönüp onu işaret ederek konuştu. "Öğreniyor gibi, ha?" ellerimi sinirle saçlarımdan geçirdikten sonra başımı evin tavanına çıkardım ve içimden ona kadar saymaya başladım. Tek istediğim biraz daha sabırdı.

"Cüzdanımı ve kredi kartlarımı geri istiyorum. İçindeki paralarla beraber." parmağımı tehdit edercesine yüzüne doğru salladığımda Harry konuşacak gibi oldu ama gerçekten sinirlenmeye başladığımı görmek onun Liam'ı da alarak gitmesini sağlamıştı.

"Sana onları geri veremem." ciddiyetle yüzüme bakıp konuştuğunda kendimi tutma konusunda zorlandığımı hissettim. Bir kadını incitmek ya da zarar vermek istemiyordum ama tüm bu tavırları beni sadece çileden çıkarıyordu.

"20 bin doları sadece üç günde harcamış olamazsın!" 

"Yanında nakit 20 bin mi taşıyorsun?!" üst kata çıkan merdivenin orada ki duvardan, salona uzanan kafalar sinirle bağırmama sebep olurken derin bir nefes aldım. "Hayır! Sizi salaklar. Yanımda ki kredi kartlarımla birlikte o kadar vardı!" hafifçe kalkan kaşlarla birlikte kafalar yeniden duvarın arkasına gizlenirken kolunu tutup onu sarsarak ayağı kaldırdım.

Fazlasıyla zayıf bir bedeni olduğu için bunu yaparken pek fazla zorlandığım söylenemezdi.

"Benden aldıklarını geri vereceksin." kolunu, yüzünü buruşturup acıyla inlemesine sebep olacak bir şekilde sıktığımda diğer elini bir kelepçe gibi sıktığım kolunu kurtarmak için kullandı ama bana cevap vermeyince elimi olduğu yerde çevirmem acıyla "Veremem dedim!" diyerek bağırmasına yol açtı. Gözlerinin sulandığını görebiliyordum.

"Şakam yok." 

"Hepsini veremem! Geriye ne kaldı bilmiyorum, lütfen artık bırak." kolunu kurtarmasına sonunda izin verdiğimde yanağına damlayan göz yaşını sildi ve sıkmam yüzünden beyazlaşan teni yavaşça yeniden esmerleşmeye başlarken devam ettim. "Bugün içinde istiyorum." 

Gözleri, evin camından gök yüzünde dolaşırken dudakları arasından titrek bir nefes kaçtı. "Bugün olmaz." üzerine doğru bir adım attığımda az önce sıktığım kolunu arkasına saklayıp diğer elini göğsüme yaslayarak beni durdurdu. "Yarın," dedi. "Bu saatte oraya gidemem. Sana geriye kalanları yarın vereceğim." korkuyla yüzümü incelemeye başlayan gözleri, birkaç adım geriye giderek ona güvende hissedebileceği kadar bir mesafe bıraktım. 

"Bu saatte nereye gidemezsin?" dedim ama dudakları bir kapan gibi birbirine kilitlendi ve kendisiyle ilgili hiçbir şey öğrenemeyeceğim bilgisi yeniden hafızamda yer edindi. "Pekala," terleyen ellerimi pantolonumun üzerine sürüp ona koltuğu gösterdim. "Burada uyuyabilirsin, her yer kilitli bu yüzden kaçmayı başaracağına inanıyorsan aklından çıkar."

"Kaçmayacağım."  bana gözlerini devirerek koltuğa ilerlerken kendi kendine söylendi. "Zaten gidecek bir yerim yok." derin bir nefes alarak koltuğa oturdu ama sonra aklına bir şey gelmiş gibi üzerini işaret etti. "En azından rahat edebileceğim bir şeyler verecek misin?" kafamı olumlu anlamda sallarken küçük siyah elbisesinin sağ tarafından sarkan ve morarmaya başlaya kolunu inceledim. 

"Elbette," diye mırıldandım ve gece hepimiz için bitmeden önce ona kıyafetlerimden getirmek için odama çıktım.

HELLO MORUKS

KAPTAN PİLOTUNUZ MELİNA KONUŞUYOR,

IHM IHM, HİKAYEYLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER NEDİR? sEVDİNİZ Mİ LEN MQ

VE

İYİ GECELER

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Little Black Dress 👗 zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin