jungkook, saatlerin geçmesini bekliyordu. bekleyiş, kabulleniş ve olasılıksızca geçen fani her an'ı, ciğerlerini yakıyordu.
kapısı açıldı.
"günaydın."
"günaydın tae hyung."
gerçekten de çocuğun çenesinde, alnında ve ayrıntılarında gizlenmiş boya kalıntıları vardı.
jungkook, tae'yi öpmek istedi. hiç doyamamasından korktu, ölümden korktu."ameliyathane'de numaralarımız yanyana.
aynı salonda ameliyat olacağız, yarın."tae hyung, belki de yersiz endişesinden resim defterini bu kadar erken terk etmişti. bu çocuk, onu daha fazla düşünmeye ve hislerini zorlamaya teşvik ediyordu.
jungkook'un büyük gözlerinden akan koca yaşlar dudaklarına süzüldü.
"tae hyung, uyuyamıyorum da, acaba ikindi vaktine kadar başımı okşayabilir misin?"
bu istek, hastane odasının sessizliğe boğulmasına sebep oldu.
"tabii ki, bunu severek yaparım yengeç*."
kook'un saçlarının ucundaki kızıllıkların ona bir yengeci hatırlatması ile yaptığı espri gülümsemelerine sebep oldu.
saçmaydı, ama ölüm düşüncelerini ve iradelerini güçsüzleştiriyordu.
-
*cancer; kanser, aynı zamanda yengeç demek.ght
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cancer
Short Storytaehyung akciğer kanseriydi ve yan odasındaki hasta, her pazar onun resim atölyesinden dönmesini beklerdi.