0.1

6 2 0
                                    

Arkadaşlar başlama tarihinizi yazabilirsiniz...

İyi okumalar...

Derste yine uykuya kalmıştım. Kalktığımda zil çalmıştı ve yanıma Selin geldi. Bu kıza hiç hazmedemiyordum. Tamamiyle gıcığın tekiydi.

"Ay yine kokuşmuş saçıyla gelmiş okula."

Onu hiç tınlamayıp arkamı dönüp giderken "noldu gerçekler ağır mı geldi bebeişi? Ha bide o tuvaletten çıkarken yıkamadığın ellerle dokunma bana hatta siz de duyun size bu mikrop çuvalı ellemeye kalkmasın."

Hızla arkamı döner dönmez tekme attım. O acıyla inlerken bende sinirle bahçeye çıktım.

Arkamdan geliyordu. Bu kızın benle ne alıp veremediği vardı ki?

Kolumdan tutmasıyla geri bıraktı. "Sana daha çok elleyemem sonra o pis mikroplarını bulaştırırsın ayrıca aylarca hastanede yatamam."

"Kızım bak bana bulaşmak hiç istemezsin, aklını başına topla."

"Gerçekten mi kokuşmuş saç?"

Şuan da nedense içimde tarif edemediğim aşırıdan da daha fazla sinir var, ve nedense üzerimde garip bir halsizlik var.

Dersin teneffüs olmasından yararlanarak okuldan çıktım. Yani bi nevi kaçtımda denebilir.

Okulumuza yakın ormanlık bir yer vardı. Oraya doğru koştum. Arkadan sesler gelmeye başladı. Etrafıma bakınmama rağmen hiç bi şey göremedim. Sonra Selin'in sesini duydum.

"İşte şimdi elimdesin kokuşmuş saç."

Önce Selin ağacın arkasından çıktı sonrada yanlarında getirdiği birkaç kız. Bu ne demek oluyordu şimdi?

Üstüme üstüme gelmeye başladı. Ondan korkmuyorum. Ona baş gelebilirim.

Gözlerimi kapattım. Suratımda sıcaklık hissettim. Gözlerim yanmaya başladı ve anlamadığım biçimde havalandım. Kendimi kontrol Edemiyordum. Kollarım benden bağımsızca havalandı.

Selin ve diğer kızlar ise çığlık atıyorlardı. Ben ise anlamadan yere çakıldım. Kafamı kaldırdığımda gördüğüm şeyle nutkum tutuldu. Nasıl hissetmem ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum.

Selin ve diğerleri baygın halde yatıyorlardı etrafım ise ateşle kaplıydı ama hiç birşey yanmıyordu. Anlam veremiyordum birazda korkmuştum.

Oradan uzaklaşmaya başladım. Ter dökerek eve doğru koştum. En hızlı şekilde koşmuştum çünkü sonu sonuna ambulansın sesini duymuştum.

Eve geldim. Kapıyı hızlıca kapattım. Annem mutfaktan gelerek " Doğa kızım iyi misin? Soluk soluğa kalmışsın."

Anneme cevap vermeden odama geçtim. Hiç bir şey anlamamıştım. Neler oluyordu bana? O, o ateşler de neyin nesiydi? Ama o ateşi ben çıkarmıştım. Bunu nasıl yapmıştım?

Aklımda binlerce soru vardı ama birine de cevap bulamıyordum. Birden beni ürperten sesle kapıma baktım. Gelen annemdi. Elinde de kurabiye ve bir bardak süt vardı.Bu az da olsa gülümsememe sebep oldu.

Annem elindekileri masama bırakıp yanıma oturdu.

"Ne zaman kendini kötü hissetsen yada ne zaman moralin bozuk olsa bu en sevdiğin kurabiyelerden yer yanında da süt içerdin."

İçimden anneme sarılma duygusu bastırdı. Dayanamadım ve anneme sarıldım.

"Doğa ne zaman istersen anlatabilirsin."

"Evet anne."

Annem bana gülümseyerek ayağa kalktı.

"Onları yedikten sonra mutfağa bırak olur mu?"

"Tamam anne."

Annem bana gülümseyerek odadan çıktı. Bugün benim için tuhaf, garip ve ruhsal olarak yorucuydu.

~~~~~~

Derin düşüncelerimle okulun yolunu tuttum. Bunların mutlaka bir açıklaması olmalıydı.

Sonunda okula varmıştım. Sınıfa girip yerime oturdum.

Zehra hocanın sesiyle her şeyden arınıp kendime geldim.

"Doğa yerine oturmadan önce özür dilediğini hatırlamıyorum ayrıca kapıyıda çalmadan girdin."

"Özür di..."

Lafımı tamamlamama izin vermeyerek "tamam tamam dersimi bölme."

Bu da ayrı bir dert. Valla Zehra hoca modumda olsaydım sana illa bir laf söyler altta kalmazdım. Ama ne yazikki havamda değilim.

~~~~~~

Okuldan dağılma vaktimiz gelmişti. Dış kapıdan adımımı attığım anda bir el kolumdan tutup beni kendine çekti.

Ona sinirli bir şekilde "sen ne yaptığını sanıyorsun? Hem sende kimsin?"

"Önce bir şu okulun buradan ayrılalım sonra konuşuruz."

Beni kolumdan tutmuş hiç bilmediğim yöne doğru sürüklüyordu.

"Bari bi ismini öğreneydim."

"Giray, oldu mu?"

"Hmm oldu."

"İşte geldik."

Burası daha önce hiç görmediğim daha doğrusu önünden geçtiğim ama görünmezliğiyle kendini gizlediği için görmediğim bir yerdi.

"Burası neresi?"

"Babamın özel evi."

"Ne?"

"Çok konuştun sus ve benimle içeri gir."

"Tamam."

O önde bende arkada, gittiği yere doğru ilerliyordum.

Birçok kapıdan geçtik ve sonunda babasının yanına geldik.

Uzun boylu, ak saçlı olmasına rağmen genç duran, yeşil gözlü, hafif kilolu biriydi. Bana eliyle yere yanına oturmamı işaret etti. Bende oturdum.

"Merhaba genç kızım seni buraya çağırma nedenimi söyleyerek açıklayamayacağım, yani uygulamalı olarak göstereceğim."

Adama sadece endişeli, korkmuş ve çekingen bir halde bakıyordum. Ama birazda tırsmadım değildi hani.

Arkadaşlar bu benim ilk kitabım. Umarım beğenirsiniz bu bölüm biraz nasıl diyeyim tuhaf ve karışık oldu ama diğer bölümlerde düzelteceğimi umuyorum.

Neyse ben çok konuşmayayım siz okumanıza devam edin.

İyi okumalar...

4 ElementHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin