Bölüm 2

4.7K 21 2
                                    

✴✳❇ OKUDUKTAN SONRA YORUMLARSANIZ ÇOK SEVİNİRİM GÖRÜŞLERİNİZ BENİM İÇİN DEĞERLİ! ✴✳❇

Eve geldiğinde çok yorgun hissediyordu, kendini yatağına atıp birkaç dakika öylece kaldı. Bilgisayarı olmadığı için çok sıkılacaktı. Paraya ihtiyacı vardı, çok paraya. Para kazanma planlarını yürütebilmek için bilgisayar lazımdı ve bilgisayar için de para...

Kimseden yardım almak istemiyordu; hele dilenmeyi hiç. Para kazanabileceği bir iş bulmalıydı. Kafe tarzı bir yerde çalışmasına ailesi zaten vermezdi. Bunları düşünürken çalan telefonu onu baygın gibi yattığı yatağından kaldırmayı başardı.

"Efendim?"

"Alo, Azra naber?"

"İyilik.. Mert. Senden naber?"

"İyilik de senin sesin hiç iyi gelmiyor."

"Yorgundum biraz, okuldan gelir gelmez attım kendimi yatağa, mayışmışım."

"Anladım, mesajlara cevap vermeyince aradım."

"Aa ne yazdın? Sessizdeydi telefon görmemişim eve girerken açmıştım."

"Sana bilgisayar ayarladım, bloğa devam edebilmen için."

"Ya Mert, teşekkür ederim ama hevesim kaçtı biraz da; senin nereden haberin oldu ya?"

"Kaçmamıştır kaçmamıştır, Cansu söyledi, hadi ben şimdi geliyorum müsait misin?"

"Müsaitim."

"Tamamdır hadi bay!"

Bilgisayarı kabul edip etmeme konusunda kararsızdı. Yardıma muhtaç hissetmek istemiyordu. Öyle görünmek de. Neyse, bunları sonra düşünürdü. Mert çoktan yola çıkmıştı ve geliyordu.

Önce kalkıp üstüne rahat bir şeyler giydi, sonra etraftaki dağınıklıkları topladı. Daha sonra içecekleri kahve için kupaları hazırladı. Mert, onun Cansu gibi yakın bir arkadaşıydı. Ve eve Cansu'yu da çağırmalıydı. Telefonuna koştu.

"Alo Cansu napıyorsun?"

"Takılıyorum boş boş, sen?"

"Mert gelecek, onu bekliyorum ve senin de gelmeni istiyorum."

"Bir sıkıntı yok di mi?"

"Yok yok, bilgisayar ayarlamış bana, onu getirecekmiş. Sen de gel hem fikirlerimizi tartışırız."

"İyi tamam, hemen gelemeyebilirim ama."

"Tamam, sorun değil gel yeter ki."

...

Birkaç dakika telefonuna gelip de bildirim seslerini duymadığı için bakamadığı mesajlarla ilgilendi. İş için mesaj attığı yerlerden gelen sonuç hep aynı: Online satış işi.

"Yok diyorum size yok! Şöyle el işi incik boncuk bir şey yok mu ya!" 

Söylenirken zil çaldı; bu zil isyanına bir cevap gibiydi. Gelen Mert'ti, şu anda ondan daha iyi bir kurtarıcı olamazdı. 

"Hoşgeldin, ne çabuk?"

"Hoşbuldum, ne sandın? Seni aradığımda yola çıkmıştım zaten. Sen neler yaptın gelişme var mı?"

"Yok yaa, gelen cevaplara bakıyorum; hepsi internetten uygulamayla satış yaptırıyor, bu antikayla imkansız!"

'Antika' derken elindeki çok da son model olmayan telefona vurup koltuğa fırlattı. Mert onun bu öfkeli tavırları karşısında çok sakindi. Çoktan oturmuş bilgisayarı açmaya çalışıyordu. Tam oturacakken kapı çaldı ve birden ayağa fırladı. Mert'in önce kendisine sonra kapıya bakan meraklı gözlerini görünce "Cansu gelmiştir." dedi.

Gelen Cansu'ydu, koşar gibi içeri girdi. Yeni bilgisayar için Azra'dan daha hevesliydi. 

"Naptınız, açabildiniz mi?"

"Açılıyor da yavaş. Bunun sorunu da bu işte."

"Aman boşverin bunu şükür." Azra her şeyi kabullenmiş gibiydi. "Siz uğraşın, ben kahveleri getiriyim. Başka bir şey isteyen var mı?"

"Açıldı!" Mert heyecandan sorulan soruyu duymamıştı bile. Cansu da koşar gibi Mert'in yanına geçip ekranı izlemeye başladı. Arkadaşlarının bu heyecanı Azra'yı da sevindiriyordu; kendisi için bir şeyler yapmaya çalışan birilerini görmek mutlu ediciydi. Kahveleri götürüp dökmemek için büyük bir özen göstererek sehpaya koydu. Bu kadar işin gücün arasında bir de onlarla uğraşamazdı.

"Wifi şifresini alayım?"

"abq73791. Bütün harfler küçük."

"İnternete giriyor."

Mert ve Azra bu mücadeleyi verirken Cansu'nun aklı ve gözü sürekli telefonundaydı. 

"Şimdi senin planın ne Azra? Yani nasıl para kazanmayı düşünüyorsun?"

"Şimdilik blog yazmaya devam edeceğim, belki satış da yaparım."

"Ya Azra tamam yazarsın da sen bu işe yeni başladın ve bunun sana 5-6 aydan önce getirisi olmaz." Cansu sonunda kafasını kaldırabilmişti telefonundan.

"Aynen. Senin direk kazanışa geçmen lazım, parayla editörlük işi veren siteler var onlara bir ulaşmaya çalış bence."

"Ya benim istediğim bir el işiydi, onu da bulamıyorum zaten bu zamanda da zor. Siz de şu kahveleri soğutmayın isterseniz."

"Bugün buradan bir şey bulmadan gitmesek bari."

"Valla ben gece de kalırım sorun yok bence sen de kal Cansu yarın okul da yok zaten."

"Sendeki rahatlık beni benden alıyor Mert." Kendiyle gurur duyuyormuş gibi sırıttı Mert. Haylaz ve çapkındı ama aslında çok tatlı bir çocuktu. Düşünceli ve yardımsever biriydi de. Sadece biraz şımarık yetişmişti, o kadar. Azra devam etti:

"Ya bence de gece kalın açar bir film izleriz, ne zamandır yapmıyorduk."

"Olur ya bana farketmez."

"O zaman ben hemen film seçiyorum, önerisi olan var mı?"

"Fi' izleyelim hadi 7. bölüm de yayınlanmış."

"O zaman indirmeye gerek yok. Al bakalım şunu Azra Hanım. Aahh boynum ağrıdı."

Mert leptopu kapatıp Azra'ya uzattı ve arkasına yaslandı. Bilgisayar ekranına bakmaktan boynu ve fareyi kullanmaktan da kolu tutulmuştu neredeyse. Diğer eliyle kupada kalan ve soğumuş olan kahvesini bitirdi. Azra bilgisayarı alıp yere koydu. O da çok yorulmaşçasına arkasına yaslanıp kahvesini içti. 

"Mert sen bu bilgisayarı nereden buldun?"

"Babamındı, çok yavaş diye yenisini aldı, yenisini alınca çöpe atmaya kalktı, aldım ben de ne olur ne olmaz diye; sonuçta hala iş görüyor."

"Anladım, iyi yapmışsın." 

"Hadi biri müzik açsın."

"Ben açarım!" Arzu canlanmıştı. Birkaç saniye içinde müziği açtı, odanın içindeki sessizlik yerini 'Despacito' şarkısına bırakmaya başladı...





Finansal SahibeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin