Hayat bazen sıkıcı olabiliyor ya da her zaman sıkıcı olduğunu mu söylemeliydim. Bulgaristan'da Snejnograd isimli küçük bir kasabada yaşıyorduk ailemle. Kendimi bildim bileli aynı kasabadaydım, lise son sınıfa gelmiştim ve dışarıdaki dünyadan bir haberdim. Bazı zamanlar bu durumun o kadar da rahatsız edici olmadığını düşünüyordum. Bu var olduğum küçük dünya güzeldi, samimiydi. Yazları güneşin kendisini tepelerin ardından göstermesiyle havanın ısısı 30 dereceye kadar yükselirdi fakat bu çok uzun sürmezdi. Hava çoğu zaman yağmurlu, kış ayları ise çok soğuk olurdu. Kışın karın lapa lapa yağmasıyla kasaba masal hikayelerindeki perili şehirleri anımsatırdı. Bu kasabanın tek sevdiğim yönü de buydu, büyülü bir havası vardı. Ne zaman kar yağsa yüzümde kocaman bir gülümseme ile uyanırdım sabahları.
Ocak ayındaydık ve bugün Pazartesi'ydi, yarı uyanık bir şekilde yatağımın dışına çıkma düşüncesiyle ürperdim. Hala uyanmaya hazır hissetmiyordum kendimi. Odamın dışındaki rüzgarın sesini duyabiliyordum, dışarıda beni soğuk bir kış günü bekliyordu. Tabi bu okula gitmemek için pek geçerli bir neden sayılmazdı, uyumayı çok seviyordum. Tüm gün uyuyabilirdim. Ne kadar saçma bir düşünce olduğunu annemin odama doğru merdivenleri çıktığını duyduğumda fark ettim. Bana sabahları işkence etmekten zevk alıyordu resmen, başımda durup hiç usanmadan defalarca adımı sayıklayabilirdi. Haftasonları bile durum çok farklı olmuyordu. Yatağın içinde kaldığım sürenin artmasıyla benim uzaklaşma direncimin de azaldığını hissedebiliyordum. O yüzden istemeyerek gözlerimi açtıktan sonra ayaklarımı sıcak battaniyemin altından çıkarıp bedenimi olabildiğince hızlı bir şekilde yataktan uzaklaştırdım. Kendimi giysi dolabına doğru sürüklediğim sırada annem odamın kapısını araladı.
"Uyandın mı kızım?" Şaşkınlık ifadesi yüzünden okunuyordu. Onun beni uyandırmasına gerek kalmadan yatağın dışında olmam mucizeydi. "Geç kalıyorsun, acele et. Kahvaltı için seni bekliyoruz."
"Beklemeyin anne, ben bir duş alacağım sonra da hemen çıkmam gerekiyor."
Cevabım onu tedirgin etmişti. Annemin dileklerini göz ardı etmek çok akıllıca olmasa da bazen bana başka seçenek bırakmıyordu. Bu evde her şey annemin yönetimi altından geçerdi, o yüzden çoğu zaman şansımı pek fazla zorlamazdım. Fakat bugün uykusuzdum ve durumun verdiği mutsuzluğu gizleme gereği görmüyordum. Öte yandan babamın eve son ne zaman geldiğini hatırlamıyordum. Eskiden de uzun süre eve gelmediği olurdu fakat son yıllarda bu süre daha bir belirsiz olmuştu . Ne iş yaptığını, bizden uzakta nasıl yaşadağını küçükken hep merak ederdim. Artık etmiyordum, annem de bunu kabullenmiş görünüyordu. Onun için pek bi şey fark etmediğini düşünüyordum. Evin geçimini sağlayan babamdı, annem de bununla yetiniyordu. Kardeşimle bana bu kadar düşkün olmasının nedeni bu olsa gerek.
"Els uyandı mı?" Benden iki yaş küçük erkek kardeşim anneme çok düşkündü.
"Uyandı tabiki de, kahvaltısını yapıyor." Annemin sesindeki bana karşı olan o yargılama tınısını net bir şekilde hissetmiştim ve tabi bu yeni bir şey değildi. Kardeşimle çok samimi olmadık hiçbir zaman, aramızdaki yaş farkının çok az olmasına rağmen iyi geçindiğimiz söylenemezdi. Zevklerimiz, hayattan beklentilerimiz, yaşam tarzımız veya birbirimize kardeş diyebilecek herhangi ortak bir özelliğimiz dahi yoktu.
"İzin verirsen duş almam gerekiyor," diyerek odadan çıkarak banyoya doğru ilerledim.
Annem arkamdan söylenerek merdivenleri inmeye başladığında ben çoktan suyu açmış sıcaklığın bedenimi sarmasına izin vermiştim. Işık hızıyla duşumu aldıktan sonra odama geçtim, bulduğum ilk siyah dar kotu giyip, dolabın dibinden gri bir bluz çekip üzerime geçirdikten sonra ceketimi ve çantamı kapıp merdivenleri hızlıca inerek dış kapıya doğru ilerledim. Üst katta tek başına kalmanın net avantajları olsa da fark edilmeden dışarı çıkmanın imkansız olduğu gerçeği de can sıkıcı olabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Winter Sun / Kış Güneşi
FantasyAnalisse 17 yaşına girmek üzeredir, son derece normal bir yaşantısı vardır. En büyük heyecanı ise lise son sınıfın son dönemine başlıyor olmasıdır. Yaşadığı küçük kasabada hayatın monotonluğundan sıkılmıştır ve ufukta görünen umut ışığına hızla koşm...