Sabahın çok erken vakti. Şehrin üzerindeki pus, insanın yüzüne yapışıyor. Derin bir nefes çeksen geniz yanıyor. Arabaların egzoz gazları gözleri yaşartıyor...
Evden çıkmadan önce defalarca düşündüğüm şeyler, aklıma geldi. Kaldırımdan yürüyenlerin ısrarla bana bakmalarının anlamsızlığını düşünmek istemedim hiç. Sadece erkekler değil, bayanlarda bakıyordu. Bunda bir tuhaflık olmalıydı. Kendim de başka kadınların giydiklerine, takılarına ve makyajlarına bakıyordum. Bakmanın anlamsız olduğunu bildiğim halde bakmaktan vazgeçmiyordum.
Kendi kendime: 'Ne var sanki adamı yiyecek gibi bakıyorsunuz.' diye söylendim. Amacım dikkat çekmekse, amacıma ulaştım. Aslında gerçek amacımı biliyordum. Ama kendimden bile gizliyordum. Dindardım, çevremde de öyle bilinirdim. Gerçek amacını itiraf etsem, kınanabilirdim. En iyisi böyle idare etmekti. İstemez gibi davranmak, istemez gibi söylenmek. Ama aslında cok istemek...
'BEĞENİLMEK' mi dedi birisi? Etrafıma bakındım. Bunu söyleyen biri olmalıydı. Yoksa artık gaipten sesler mi duymaya başlamıştım. Bir kez daha baktım sağıma soluma. Etrafıma bakındığımı gören birkaç sünepe tip, bana odakladı gözlerini. Ne yapacağımı şaşırdım. 'Ay size mi kaldım, hıh' diyerek omuzlarımı silktim ve adımlarımı hızlandırdım. Beni takip edenlerin olduğu hissine kapıldım. Eee ne de olsa bir çekiciliğim vardı, etrafımdaki gözleri mıknatıs gibi çekiyordum.Sevinmeliydim, başarmıştım işte. Peşimden gelenler vardı. Bu değil miydi istediğim, değilse neden süslenmiştim dakikalarca. Süslenmeye ayırdığım zamanı, derslere ayırsaydım, kesindi taktir almam. Ama hayatımda bir kez ulaşmamıştım bu ödüle.
Hızlandıkça arkamdakilerin ayak sesleri daha yakından duyulur oldu. Yüzümü hafifçe çevirdim geriye. Ne idüğü belirsiz tiplerden sadece ikisini gördüm. Bir anda kararsızlık yaşadım. 'Ben bunlar için mi süslendim?' diye iç geçirdim.
Evet, bu bir ilkti belki de. Sessizlik de olsa beğenilmek istediğimi itiraf ediyorum.
Fısıltılı şeklinde bir ses,
-Sen çok güzelsin, yaptıkların sana güzellik kattı. Beğeniliyorsun bak, dedi.
Sevindikçe sevindim. Beğenildiğimi duymak hoşuma gitti. Bu sesin kaynağı kimdi, dikkat kesildim. Ama bir ipucu bile bulamadım. Bugün ikinci olmuştu. Gaipten sesler geliyordu galiba. Beğenilmek arzusu denemi bozmuş olabilirdi. Bir an titredim ve kendime geldim. Meymenetsiz, suratsız, bastıbacak bir genç, yanımda yürüyordu. Bir süre yan yana yürüdük. Saçlar tuhaf taranmış, favoriler bir kıl gibi yüzünden aşağıya doğru yol almış. Düşük pantolonu, üzerinden düşüp gidecek gibi duruyordu. Ne diyecegimi bilemedim. Şaşakaldım.
Yanımda yürüyen genç,
-Hey! diye seslendi
Sessizliğimi korudum. Konuşmamalıydım, bir gören olurdu. Sonra ne derdi? Dindardım. Dindarlığıma yakışmazdı...
-Sana diyorum bebek, dedi aynı ses.
Bu defa şaşkınlığım korkuya dönüştü. Hızlandım. Yanımdaki zibidi de hızlandı.
-Amma uzattın ha! Sana söylüyorum adın ne senin?
Adımı söylemeli miydim, bilmiyordum. Okuldan bir arkadaşın görmesinden korktum.
Cevap vermeden yürümeye devam ettim. Bunu hak etmediğimi düşündüm. Bana yapılan kabalıktı, hatta insanlık dışı. Benimle nasıl böyle konuşabilirdi? Kızgınlık gösterisi ile tersleme histerisi karışımı bi duyguyla,
-Sana ne, dedim.
Pişkin zibidi,
-Bak hele, konuşmasını biliyormuş bizimki, dedi alaycı bir tavırla.
-Bana bak! Karışmam sonra ha. Sana ne, dedim
-Nazlanma, fazla naz aşık usandırır....
Kaşla göz arasında aşktan bahsedilmesi ilginç geldi. Bu ne münasebetsizlikti böyle. Cevabın vermeliydim.
-Ben senin bildiğin kızlardan değilim, çek git yoluna.
YOU ARE READING
AYLAYNIRLI KIZ
ChickLitRoman kahramanı Selin'in yaptıkları ve yaşadıkları belki diğer insanlardan çok da farklı değil ama düşünmesi, eleştirisi ve ironi yöntemi onun farklı yönünü ortaya koymuştur.Bu arada gerçek hayattai gibi oldukça eğlenceli bir serüven kitap satırları...