Not: 13+ gibi okunması daha müsaait olur gibi bence....
Keşif Birliğinin arkada ölü bırakmadan karargaha dönmesi büyük bir başarıydı, kuşkusuz, o yüzden bu sabah 59. seferden yanlarında hiç cesed olmaksızın döndüklerinde Kumandan Erwin askerleri kalan görevlerinden azad etti. Ve bu askerler için tek bir anlama geliyordu, ya da en azından takım lideri Hange'ye göre tek bir anlama gelmeliydi - kutlama.
It is no big of a secret that Scouting Legion returned to the HQ with no dead bodies is a huge success, so when the team returned from their 59th expedition in that morning with no corpse with them, Commender Erwin freed soilders from their duties for that night. And that meant only one thing for the soilders, or at least it should be according to the squad leader Hange - celebration.
Bütün askerlere yetecek kadar alkol, dans ve müzik vardı ve askerlerin güzel bir gece geçirdikleri belli oluyordu. En azından askerlerin kutlama dışında her şeye alışkın hale geldikleri Keşif Birliği açısından güzel bir geceydi. Bütün gece arkadaşlarıyla içtikten ve takıldıktan sonra, arkadaşlarının çoğu da odalarına çekildiğinden, Eren kendi başına bir yürüyüşe çıkmaya karar verdi. Christa ve Ymir neredeyse bir saattir ortada görünmüyordu, Connie önce Sasha'ya daha sonra da Jean'a odalarına kadar eşlik etmek zorunda kalmıştı, zira ikisi de ayakta duramayacak hale gelmişlerdi. Partinin sonlarına doğru Bertolt, Reiner ve Annie'nin de ortadan kaybolmasıyla geriye sadece Armin, Mikasa, kendisi ve partinin bittiğinin farkında değilmiş gibi görünen bir kaç çift kalmıştı. Hem Mikasa hem Armin ona yürüyüşünde eşlik etmeyi teklif etmiş olsa da ikisini de nazikçe reddetti, zaten onlar da çok ısrar etmemişlerdi.
O yüzden şimdi buradaydı işte, resmi kıyafetleri içinde ve elleri cebinde Keşif Birliği karagahının etrafında aklı belli bir yerde olmaksızın yürüyordu. Dışarı da hava serindi ve soğuk rüzgar bazen yüzünü yalıyordu ama pek umrunda değildi. Hala sersemlemiş hissediyordu ve yüzüne dokunan her esintiyle birlikte kendini biraz daha uyanmış hissediyordu.
Ona kafasını kaldırtan ve ışığı yanan tek odaya bakmaya iten şey neydi bilmiyordu. Mikasa'nın yüzünü pencerenin öbür ucunda görüdüğünde durduğunu fark etmemişti bile. Kendisi onu açıkca görebiliyor olsa da Mikasa onu çevreleyen gölgelerden ötürü Eren'i göremiyordu. Hala uzun siyah elbisesinin içindeydi ve kendisine sıkıca sarılmıştı. Mikasa'nın gözleri önünde ki ormanda uzak bir noktaya sabitlenmişti. Olduğu yerde buz kesmeden önce Eren Mikasa'nın ilgisini çekmek için el sallamak üzereydi. Bir an için Mikasa yalnızdı ve bir an sonra başka bir çift kol arkadan ona sarıldı. Eren, gecenin başında taktığı kravat hariç hala resmi kıyafetleri içerisinde olan Kaptanının, vücudunu kızınkine bastırıp boynuna öpücükler kondurmaya başlamasını şok içinde izledi. Şok, Mikasa'nın geri çekilip Eren'in ondan bekleyeceği üzere adamın suratına bir yumruk indirmeyişini fark etmesi ile teröre dönüştü. Bu mesafeden bile Eren kızın dudaklarında oluşan bir gülümsemenin hayaletini görebiliyordu. Mikasa'nın elleri Levi'ninkileri kısa bir süre için kavradıktan sonra onları ve içeride olanları dış dünyadan ve meraklı bakışlardan saklayacak kalın perdeleri kapatmak için öne uzandı.
Eren midesi düşüyormuş gibi hissetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perdeler
RomanceMerhabalar herkese! Ben bu hikayeyi Tumblr da yayımlamıştım ilk başta İngilizce olarak ama baktım Wattpad'de Türkçe çalışmalarda varmış Türkçe'ye de çevirmeye karar verdim. Beğenirsiniz umarım! :))