yu_gyeom: hey
bambam1a: efendim
yu_gyeom: naber
bambam1a: iyi sen
yu_gyeom: iyi bende
birazdan dans salonuna gidicem
gelmek ister misin?
bambam1a: sen ciddi misin
yu_gyeom: ciddiyim
bambam1a: gelirim tabi minik kurabiyem
telefonumu şarja takayım biraz dolsun öyle çıkarım yola
yu_gyeom: tamam gelince mesaj atarsın
bambam1a: atarımm
bambam dediği gibi telefonunu hemen şarja taktı ve giyinmek için odasına geçti. ne giyeceğine karar vermesi geçenkinden çok daha kısa sürmüştü ve bu sefer farklı renkte çoraplar giymemişti. üstüne siyah-yeşil çizgili bir uzun kollu, altınaysa dar siyah pantolon tercih etmişti. bolca parfüm sıktıktan sonra bu sabah çıkmış sivilcesini de kapatmayı unutmadı. hiçbir detayı atlamak istemiyor, onun yanında çekici görünmek istiyordu. aynanın karşısına geçerek saçlarına şekil verdi ve telefonuna bakmak için odadan çıktı.
yu_gyeom: gelmiyor musun?
bambam1a: şimdi çıkıyorum
yu_gyeom: tamam bekliyorum
bambam kulaklığını alarak evden çıktı ve geçen hafta gittiği dans salonuna doğru yürümeye başladı. otobüsle gidildiğinde eviyle salon arası pek uzak gibi görünmüyordu ama yürüme mesafesiyle en az yarım saatlik yolu vardı. bir yandan müzik dinliyor diğer yandan yugyeom'u düşünüyordu. birden bire dans salonuna çağırması bambam'i fazlasıyla heyecanlandırmıştı. bir anlam yüklemek istemiyordu ama kalbi onu dinlememekte ısrarcıydı.
merdivenlerden çıktıktan sonra üç tane kapı olduğunu gördü. hepsini teker teker denedi. ilk girdiği salon boştu. hemen karşısındaki odaya gitti ve kapıyı açtığında yugyeom'u gördü. yugyeom, onu görünce hafifçe gülümsedi ve müziğin sesini kısmak için tabletinin yanına gitti.
"hoşgeldin."
"hoşbuldum." dedi bambam.
"naber?"
"iyi sen?"
"iyi."
konuşma biteli beş dakika olmuştu odaya garip bir hava ve can sıkıcı bir sessizlik hakimdi. yugyeom dayanamayıp sessizliği bozdu.
"dans etmek ister misin?"
"ben dans edemem ki."
"herkes dans edebilir." dedi yugyeom ve yerde oturan bambam'i kaldırdı.
"pekala şimdi rastgele bir şarkı açacağım neler yapabildiğini bir görelim."
bambam kazağının kollarını dirseklerine kadar sıvadı ve şarkının gelmesini bekledi. şarkının ritmi oldukça güzeldi insan dinlerken yerinde duramıyordu. bambam aklına gelen saçma sapan hareketleri yaparken hiç de utanmıyordu. 3 dakikanın sonunda ter içinde kalmıştı ve yugyeom şok içerisinde ona bakıyordu.
"seni izlerken yoruldum."
bambam kendini yere bırakırken ona dönüp gülümsedi.
"ama fena sayılmazsın. haydi kalk dinlenmek yok."
bambam sızlanarak da olsa ayağa kalkıp yugyeom'u aynadan rahat görebilecek bir yere geçti ve ona gösterdiği hareketleri yapmaya başladı.
''hayır öyle değil. bak beni izle tekrar.'' dedi yugyeom ve hareketi tekrar yaptı. ama bambam pek anlamış gibi durmuyordu. birkaç kere denedi ve sonuç başarısızdı. yugyeom daha fazla dayanamayıp bambam'in arkasına geçti. belinden tuttuğu sırada bambam aniden sıçradı. bu hareketi onu fazlasıyla heyecanlandırmıştı. yugyeom, bambam'in bacaklarını biraz kırması için kendi bacağıyla baskı yaptı.
''n-napıyorsun?'' diye sordu bambam şaşkınca. dizlerinin bağı çözülmüştü.
''hareketi düzgünce yapmanı sağlıyorum.''
''b-bence biraz ara vermeliyiz.'' bambam bedenini uzun olana doğru döndürürken dengesini bir anlık kaybetti ve tam o sırada yugyeom onu belinden yakalayarak düşmesini önledi. bambam, bugün yaşadığı kaçıncı şok diye düşünürken doğruldu.
''teşekkürler.''
''aklından neler geçiyor?'' diye sordu yugyeom.
''kendimi kollarına bırakmak, onu öpmek ve ona dokunmak. yani düşünmemem şeyleri geçiyordum aklımdan.'' diye geçirdi bambam içinden. gözlerini kırpıştırdı.
''hiçbir şey.''
sonra beklenmedik bir şey oldu. bir eli hala bambam'in belinde dururken sordu yugyeom.
''öpüşelim mi?''
bambam kısık bir nefes aldı. ''öpüşelim.''
uzun olan usulca yaklaştı önündeki bedene. korkakça birleştirdiler dudaklarını. ikisi de bu konuda deneyimli sayılmazdı. ne kadar zaman geçti bilmiyorlardı ama zaten zaman kavramı onlar için çoktan durmuştu.
ben az önce ne yazdım ve siz az önce ne okudunuz arkadaşlar fjjhfjkdvhjk k-dramaya bağladım bir ara dengesini kaybetti falan sdghfjk bak sen allahın işine :D
