"Ne olur beni affet," dedim Liam'a. Onu aldatmamalıydım. Üstüne yalan da söylememeliydim. Liam histerikçe sırıttı.
"Yapma Sam. Beni aldattın, bunu kolayca unutabileceğimi mi sanıyorsun?" Gözlerini kapattığında iki tane yaş aşağı süzüldü. "Üstelik ben, beni gerçekten sevdiğini sanıyordum. Çıktığım çoğu kızın gözü başklarına kaydı. Sen yapmazsın sanıyordum Sam. Sanıyordum. Ama hiçbiri beni aldatmamıştı. Sense bunu yaptın." Tekrar koyu gözlerini açtığında ağlamaya başladım.
"Sarhoştum! Seninle aramız kötüydü de. Bir an için onu... onu... sen sandım." Bu doğruydu. Bu üç cümlem tamamiyle doğruydu fakat onu aldatmamam gerekirdi. Bir gecelik bir hataydı. Keşke bunu inkar etmeseydim.
Liam da aklımdan geçirdiğim bu cümlemi duymuş gibi "Bari inkar etmeseydin. Yalan söylemeseydin." diye tısladı. "Beni yıtkın Samantha."
"Üzgünüm, üzgünüm... tamam mı?" diye haykırdım. Liam derin bir nefes aldı.
"Seni affetmem için bir neden söyleyebilecek misin Sam?" Gözlerimi kapatıp başımla onayladım. "O halde söyle."
"Seni anlayabileceğinden çok seviyorum." diye fısıldadım.
"İnanmıyorum." Liam'ın buz gibi sesi ve soğuk cümlesiyle gözlerimi açtım. "İnanamıyorum. Beni yıktın diyorum sana. Başka... başka bir şey bul."
"Bizim aşkımız ölümsüz. Daima da öyle kalacak." Liam sesli bir şekilde yutkundu ve bana doğru hızlı adımlar atmaya başladı. Ne yapıyordu bu böyle? Yoksa... yoksa bana vuracak mıydı? Gebertecek miydi beni?
Düşündüğüm gibi oldu. Liam beni saçımdan asılıp duvara yapıştırdı. Omuzlarım sallanarak ağlıyordum. Hıçkıra hıçkıra. "Ölümsüz değilmiş demek!" diye kükredi Liam suratıma. Gözlerimi sıkıca yumup bana yumruk ya da tokat atmasını bekledim. Darbe Liam'dan gelecekse bile sorun değildi. Birden Liam saçımı bırakınca yere yapıştım. Liam bu sefer bağırarak ağlamaya başladı. Yanıma çömelip beni kendine çekti. Başımı göğsüne yasladım.
"Çok özür dilerim," dedi Liam. "Affedersin." Ödeştik filan dersem galiba durumu iyice batıracağım, diye geçirdim içimden. Liam başımı öptü.
"Seni seviyorum Sam."
"Seni seviyorum Liam." Başımı kaldırdım. Ve sonra beni öptü. Ben de karşılık verdim. Güçlü ve sıcak kollarını bana dolayıp dudaklarımı sömürmeye devam etti. Birbirimizi hiç bırakmasak keşke... hep böyle kalsak...
"Çocuklar beni merak etmişlerdir. Biliyorsun, son zamanlarda iyi değildim." diye geveledi Liam. Gözlerine baktım. Koyu renk gözleri irice açılmıştı ve tam içine dalıp kaybolmalıktılar. O çok güzeldi. Fazlasıyla yakışıklıydı.
"Çok saf kalplisin. Ben... masumluğunu kirlettim. Özür dilerim," diye fısıldadım. Liam beni gövdesine bastırdı.
"Şişşt, bu konuyu kapatalım artık." Başımla onayladım. Sonra ayağa kalkıp elini bana uzattı. Ben de elini tutup ayağa kalktım. Ve birbirimize sarıldık. Kokusunu ciğerlerime doldurdum.
Bu hayatımda yazdığım ilk hikayeydi çok kısa ve bok gibi olduğu için benis uçlamayın. Yazım şeklimle ilgili bir şeyler söylerseniz kafamda bir kurgu var. Onu geliştirmeyi düşünüyorum :) Bu yüzden böyle saçma sapan bir tek bölümlük hikaye yayınladım. Yazma konusundaki idolüm @Mrs_Stylesxxxx True Love adlı hikayesine bakmanızı tavsiye ederim :3 Okuduğunuz için teşekkürlerrrxxx
Ayrıca @yazardayazar ın Canavar serisi kitaplarını okumanızı öneriyorum. Çok sürükleyici ve mükemmel bir kitap. Neyi sevdiğinizi anlayamıyorsunuz, sizi içine çekiyor. Cidden okumalısınız. Alexander Boulware'da aşık oldum -_-
Media'ya bakarken altıma sıçıyordum, Liam ne kadar mükemmel yaa .s:ASD:sa:Dsa. nese uzattım bb xd