2•rüya

5.1K 392 193
                                    

"Bunu yaparken hiç canın acımadı mı?"

Jung Kook, bakışlarını elindeki üzerine fazlaca miktarda kan bulaşmış deri ceketten çekip yerde yatan hareketsiz bedenin üzerine eğilmiş ağlayarak kendisine bağıran kıza yönelttiğinde nerede olduğunu kavrayamamıştı. Sadece yüzü yavaş yavaş belirsizleşen kıza doğru bir adım atmaya çalıştı ama zemin, Jung Kook'u kendine çekiyor, adımlarını yutuyordu sanki.

"Sana diyorum!" diye bağırmaya devam etti kız, deli gibi yağan yağmurdan dolayı ikisi de tepeden tırnağa sırılsıklamdı. "Bunu nasıl yaptın? Cevap ver!"

Jung Kook, yağmura göz yaşlarının karışmaya başladığı anda nerede olduğunu fark edebilmişti.

O gecedeydi.

"Jae In..." diyerek bir adım daha atmak için çabaladı ama başaramıyordu, göğüs kafesinin hemen altındaki derin yara nefesini kesiyor, yerde yatan beden dünyasını karartıyordu.

Yine de tüm bunların asıl sorumlusu ortalarda görünmüyordu.

"O sana ne yaptı? Seni korumaya çalışıyordu!" Jae In, ağlamaya devam ederken Jung Kook dizlerinin üstüne düştü; gökyüzü tüm ağırlığıyla omuzlarına binmişti sanki.

Israrla tutmaya devam ettiği ceketi bırakmadan boştaki elini yarasına götürdü. Canı onunki kadar yanmıyordu belki ama göz kapakları ağırlaşmış gibi hissediyordu, çok kan kaybetmiş olmalıydı.

"Nasıl yaparsın?" diye bağırdı Jae In tekrar çaresizce, sesi ara sokaktaki kimsesiz dükkanların yaşlı kepenklerine çarpa çarpa yankı yapıyordu sanki. Yağmur dahi yüklenemiyordu Jung Kook'un hissettiği ağırlığı, şu an ölse bile ödeyemezdi yaptıklarının karşılığını. "Sana güveniyordu!"

"Özür dilerim..." diye fısıldasa da ne sesi ulaşabiliyordu ona, ne hisleri. Sokağın başından kendilerine doğru koşan grubu seçebildiğindeyse hiç istemediği kadar ölmeyi dilemişti, geleceğe bir adım bile atmak istemiyordu artık.

Onun adını seslenerek kendisine doğru koşuyordu birkaçı ama yeryüzü reddetmek istercesine boşluğa asıyordu ismini, her bir hece yağmur damlalarına takılıp yere çarpıyordu sanki.

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladığında her şey için çok geçti, bunun bilincindeydi.

"Jung Kook!"

Ağlamayı bile hak ediyor muydu ki? Çektiği bu acı gerçekten ona mı aitti?

"Jung Kook, uyan!"

Sevdiği insanlar için feda ettikleri gerçekten affedilebilir miydi? Jae In, onun abisi... Onu affedebilecek miydi?

"JUNG KOOK!"

Yağmur dinmişti.

Jung Kook, kendisini omuzlarından sarsarak uyandırmaya çalışan Nam Joon'a karşılık bir anda yatakta doğrulup yer ve zaman kavramını oturtmaya çalıştı ama ter içindeydi, doğru düzgün nefes bile alamıyordu.

"Hey, bana bak."

Genç oğlan neredeyse parmaklarını geçirerek sıkı sıkı tuttuğu şeyin Nam Joon'un kolu olduğunu fark etmeden başını eğdi ve derin bir nefes almaya çalıştı, yapamıyordu.

mistake || jeon jung kookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin