1❤️

1.4K 111 44
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

















Güney Kore'nin Ilsan şehrinde atıldı bu hikayenin temelleri.
İki güzel kız bebek dünyaya aynı anda açtılar gözlerini, aynı mahallenin havası yaktı minik ciğerlerini ilk nefeslerinde.
Evlerinin camları birbirine bakar, bahçelerinin kapıları aynı yola açılırdı.
O yolda seksek oynadılar ilkin, alçak yüksek en sevdikleri oyundu. Ardından saklambaç, sonra evcilik ve diğer bütün oyunlar...

Okullu olma yaşları geldiğinde hiç düşünmeden aynı sınıfa yazıldılar.
Her sabah annelerinin ellerine tutuşturduğu ahududu reçeli sürülmüş ekmekle koşarlardı ilk derse yetişmek için, yine de geç kalırlardı her seferinde.

İkisi de uykucu, ikisi de güzeldi. Minik bedenlerinde sevgiyle dopdolu kocaman kalpleri vardı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi sonra, kavga etseler de küs kalmaya dayanamaz, hemen barışıverirlerdi.

Çok sevdiler birbirlerini, öyle candan dost oldular ki kelimeler acizlenirdi onların sadakati ve samimiyetini anlatmaya.
Düşündüklerini veya hissettiklerini ifade etmek için söze dökmeye gerek duymazlardı.
Bir bakış yeterdi iki candan öte can dostuna.
Bir oflama, bir damla göz yaşı, ucu yakılmış bir mektup...
Öyle ki iki bedende bir ruh olmuşlar, aynı şeyi söyler aynı şeyi duyarlardı.
Bizi hiç kimse ayıramaz dediler, dostluğumuz ebedi kalacak diye şahit tuttular en sevdikleri dut ağacını.

Kalın bir urganı dut ağacına asıp salıncak yapmıştı babaları onlara.
O günden sonra o ağaç hep en sevdikleri oldu.
Biri binince diğeri ayakta arkasına geçer ve hızla sallardı ufak bedenlerini.
Kaç kere düşüp yaralandılar ama uçmanın verdiği zevkten de vazgeçemediler. Kimse kızmasın da salıncağı yasaklamasın diye kanayan dizlerinin acısına bile ses etmediler, bir damla göz yaşı dökmediler.

[''Öyle ya insan bazen bile bile razı olmaz mıydı acıya ?
Canını yakanlara inatla tutunmaz mıydı en keskin yerinden?
Bir bakış bile yeterken yüreğini yangın yerine çevirmeye, ekseninde dönmeye devam etmez miydi aşık maşukunun?
Belki nazarı nazarına tesadüf eder de es kaza canına can katar diye mi? Oysa sevgilinin cana zulüm o zalim bakışlarıyla buluşunca gözleri, kirpiklerinde asılı kalan ruhu kanardı da yine de cayamazdı seven sevdiğinden.
Belki de en büyük zalim kendiydi insanın kendine.
Ve aşk da en büyük zulüm. '']

Verilen sözler vardı fakat kaderin de planları...

İki arkadaş öylece savruldu başka rüzgarlarla başka istikametlere.
İtiraz edemediler ya da etmediler, belli ki artık hayalleri ile hayatlarının aynı paydada buluşamayacağını, umulanlarla bulunanların farklı evrenlerin doğrusu olduğunu anlayacak kadar büyümüştü iki genç kadın.

Seni Sevmek Zor Ama Aksi İmkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin