Simon gözlerini beynini zonklatan seslerle açtı.Bu sesler sanki beynini delip geçen ruhundan gelen seslerdi.Ruh bedenden ayrılıyordu.Simon'ın gördüğü ve hissettiği tek yer topraktı fakat kendinde bile değildi.Tek amacı oradan çıkmak gibi hissediyordu ve bunu yaptı.Bunun yanında midesinden gelen kan hissini de bastıramıyordu.
Ve ruh bedenden ayrılmıştı.Simon'ın dönüşümü tamamlanmıştı.
Simon bir çırpıda çıktığı toprağa bakıp kanı görünce iç güdülerine engel olamadı ve içmeye başladı.Teker teker,hepsini...
İçmeyi bitirdiğinde yavaş yavaş kendine geliyordu fakat o kadar yorgundu ki ağzını açamadan kendini az önce çıktığı taş ve toprak parçası üzerine bıraktı.
Güzel kahverengi gözleri kapanmıştı ve o eski çilek kırmızısı dudaklarının yerinde beyaza yakın sönük bir kırmızı vardı.Bu hali bile normal bir insanı kendisine aşık etmeye yeter de artardı bile.
"Lütfen artık uyan,lütfen..."
Bu ses o kadar acı vericiydi ki Simon görmesede bunu hissedebiliyordu.Bu sesin kaynağı ilk başta tanıdık gelmesede,gözünü açınca büyük bir şoka uğradı.
Karşısında en son hatırladığı kişi vardı.
Raphael Santiago.Hatırladığı son şey ise Raphael'i görmek için otelin önüne gelmiş olduğuydu.Onun bile bir kısmı sanki hiç yaşanmamış gibiydi.Bu onu yavaşça deliliğe sürüklüyordu.
Gözünü açtığında Raphael'in gözleri kapalıydı ve o da gözlerini kapadı.Kim bilir belki kaderi Uyuyan Güzel gibi olurdu.Öpücük falan.
Gözlerini kapattıktan sonra sırtında ve dizlerinin altında hissettiği pamuğumsu dokunuşlar ona aitti.Uyuyan Güzel olmasa da daha güzel şeyler olabilirdi.Raphael yine vampir güçlerini kullanarak onu evine getirdi ve yatağına bıraktı.Şanslıydı ki evde kimse yoktu.Simon'ın aklına bir an kötü şeyler geldi ama sonra hemen gitti.Tamam belki biraz düşünmüş olabilirdi.
Hala gözlerini açmaması onu heyecanlandırıyordu fakat kalbinin bedenine baskı yapmayışı bir şeylerin yolunda olmadığını belli ediyordu.
Kalbi atmıyordu.
Yaşamıyordu.
Bunların hepsi gözlerini açtığında bitmesini beklediği bir rüyaydı artık.Ve büyük bir umutla gözlerini açtı.Raphael bir anda yanında belirince Simon istemsizce gülümsedi ama bu gülümseme canını yaktı.Gülümserken köpek dişleri dudağına değiyordu.Kalbinin atmadığını ve vucüdundaki olağanüstü soğukluğu hissedebiliyordu.
"Bana neler oluyor ? Kalbimin attığını bile hissetmiyorum."
"S-Simon bunların hiçbirinin olmasını istemedim."
"Sorun değil sadece ne olduğunu söyle."
"S-sen bir va-vampire dönüştün."
"Ne?!?!"Simon bu cümlenin şokuna ayağa fırlayacaktı ki kontrol edemediği gücü yüzünden Raphael'in üstüne atladı ve onunla birlikte yere düştü.
Daha doğrusu Raphael'in üstüne.
Raphael onun gözlerini bu kadar yakından görmemişti ama bir kahve çekirdeği kadar mat ve bir kakao çekirdeği kadar yumuşaktı.Yakından bakınca bir çikolata denizine benziyordu.İçinde kaybolunacak türden.
Simon ne kadar bu durumdan hoşnut olsada sadece 45 saniye kadar devam edebildi.Raphael aniden başını sallayıp onu iteklediğinde Simon başını çarpıp yere düştü.O baş çarpması 1 milisaniyeliğine gözünün önüne kan içtiği anı getirdi.İğrenç ve mide bulandırıcıydı.
Raphael yalan söylemiyordu.O artık bir vampirdi ve bunu kontrol edemiyordu.Kontrol edemediği bir diğer şey ise öfkesiydi.
"Bunun olmasına sen mi izin verdin?"
"Seni koruyamadım."Bazı cümleler kalbinin en derinlerini bile yakabiliyordu.Kalbini kırabiliyordu.Saatlerce ağlamana sebep olabiliyordu.Bu ise o cümlelerden biriydi Simon için.Ama bu en hafiflerindendi.
"Kimden?"
"Vampirlerden."
"Sen de bir vampirsin."
"Kendimden de koruyamadım."İşte bu cehennem kadar acıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Ölü Bir Aşk
Fanfiction-Belki ruhsuz bir yaratık olabilirim ama seni sevebilecek duygulara sahibim. -Duygunların varsa ruhsuz olmazsın,Raphael.Sen mükemmelsin.