Türkiye

623 23 25
                                    

"Yine ne istiyorsun Herakles?"

"Akşam evime gel."

Türkiye'nin her şeyi fesat anlamaya eğilimi olduğu için başta da bunu yanlış anlar ama Herakles ile böyle bir şeyin söz konusu olamayacağını hatırladığında sormaya devam eder.

"Ne için? Yemek yapmamı istiyorsan avucunu yalarsın. Araklamadığın iki üç parça kaldı onları da sana yedireceğimi sanma!"

"Of Sabiha saçmalama! Gel diyorsam gel işte daha ne uzatıyorsun?"

Herakles "O yemekler benim." dememek için zor tutuyordu kendini ama bu tartışmayı açmanın ne zamanı ne de yeriydi.

"Sen sebebini söyleyene kadar gelmeyeceğim."

"Sabiha... Lütfen senden rica ediyorum sebebini söyleyemem. Bir sürpriz olarak düşünsen?"

"Kötü bir sürpriz değildir umarım, güvenemiyorum sana..."

Doğrusu Bizans'ın gelişi Türkiye için iyi mi kötü mü orası pek karmaşık olduğu için Herakles başta ne diyeceğini bilemedi ama söz konusu onu ikna etmek olduğu için şimdilik olumlu yanıt verdi.

"Kötü değil... Bana güvenebilirsin..."

"İyi madem, öyle diyorsan... Geleceğim."

Bu cevaptan sonra Herakles üstünden bir yük kalkmış gibi hissetti.

Akşam kapının çalmasıyla Herakles irkilerek uyanıp başucunda oturan Bizans'ı gördü.

"Ah bak kesin o! Hadi koş kapıyı aç Herakles."

Herakles hemen toparlanıp kapıyı açtı ve Türkiye'nin meraklı bakışlarıyla karşılaştı.

"Ee içeri almayacak mısın?"

Herakles kenara çekildiğinde Sabiha içeri girdi. Herakles birden Bizans'ı hatırlayıp aniden Sabiha'nın kolundan tuttu.

"Hey ne yapıyorsun be çocuk!"

"Çocuk mu ne çocuğu be! Kocaman adama çocuk diyorsun."

Kısa süren bir gerginlikten sonra Herakles cümlelerini toparlamay başlar Bizans'ı aniden gösteremezdi.

"Sabiha bak konumuz bu değil. Seni buraya çağırmamın sebebi... Of seni buraya çağırdım çünkü sana birini göstereceğim. Bu kişiyi ikimiz de tanıyoruz çok eskiden... Hayal falan değil, rüya da görmüyorsun göreceklerinin hepsi gerçek bunları söylüyorum çünkü birazdan göreceklerine inanamayacağını düşünüyorum..."

Herakles'in telaşlı yüzü ve konuşması Sabiha'yı çok germişti.

"Sen ne diyorsun? Beni korkutma Herakles... Kimden bahsediyorsun?"

"Benimle gel."

Herakles evin en karanlık odasına doğru yürümeye başlar, Sabiha da onun peşinden gelir. Herakles kapıya vardığında eli bir türlü kapının tokmağına gitmez, Sabiha'ya her şeyin bir şakadan ibaret olduğunu söyleyip onu evden çekip götürmeyi düşünür. Hayır hayır bu zamanda bunu yapamaz ama kapıyı açtığında pişmanlık ile birlikte çok derin bir şekilde acı çekeceğini hissediyordu.

"Herakles neden bekliyorsun? Kim var o odada?"

"Sabiha... Hadi geri dön-"

Sabiha beklemeden kapıyı açtığında, gördükleri karşısında ağzı açık kalır. Karşısında Bizans'ı şaşkın bakışlar içinde görür. Gözlerini birkaç kez ovup tekrar bakar. Sabiha gördüğü şeye inanmak istemiyordu ama Herakles ona inanması gerektiğini söylemişti ama inanmama fiili daha baskındı şimdilik.

AlítheiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin