DEPENDENT(BAĞIMLI)

712 64 14
                                    

Ona o kadar çok bağlanmıştı ki... Gözü hiçbir şey görmüyordu. Kendini arıyordu. Büyük bir bilinmezliğin içinde kendisini arıyordu ve bulmuştuda. Hayır, hayır. Kendisini aşkta değil, uyuşturucuda bulmuştu. Kendisini büyük bir enkaza sürüklediğinin farkındaydı ama korkuyordu. Başka türlü kendisini bulamıyordu. Artık küllerinden tekrar doğma şansını kaybediyordu. Gün geçtikçe daha fazla bağlanıyordu.

***

Üniversiteye geçtiği ilk seneydi. Babasını ve annesini kaybetmişti trafik kazasında. Kendisi kullanıyordu arabayı. Suçluydu. Pişmandı. Aradan üç sene geçmesine rağmen, o olaydan sonra kendisini hissedemiyordu. Yaşadığını hissedemiyordu. Ama uyuşturucuya başlamıştı geçen sene. Kendisini hissetmeye başladı. Kurtuluyordu düşüncelerinden. Uyuşuyordu beyni. İşlevini yitiriyordu. Kim Jongin ilk defa vicdan azabı çekmeden kendi varlığını hissedebiliyordu işte o zaman.

*****

Uyuşturucu bağımlısı bir abisi vardı Sun-Hi 'nin. Onu kaybetmişti. Gözlerinin önünde abisi ölmüştü ve hiçbir şey yapamamışlardı. İçi yanıyordu. Geç kalmışlığın pişmanlığını yaşıyordu. Geç kalmıştı çünkü. Annesi gibi, babası gibi...Durdurabilirlerdi daha önceden anlasalardı. Ama anlamadılar.

Abisi ölmeden önce kriz geçirmişti. Her gözlerini kapattığında o an aklına geliyordu Sun-Hi'nin. Lanet ediyordu uyuşturucuya. Lanet ediyordu satanlara. Lanet ediyordu kullananlara.

Sun-Hi için uyuşturucu kullananlar korkak birer kediydi. Korkaktı hepsi. Olmaktan korktukları kişiliklerini, gizlemek için baş vuruyorlardı uyuşturucuya. Hayattan korktukları için. Hayatın engebelerini aşamadıkları için. Bu korkaklık değil miydi? Ta kendisiydi.

*****

Sun-Hi ikinci dönem değiştirmişti üniversitesini. Jongin'le aynı üniversitedelerdi. Aynı sınıfta. Farklı sıralarda.

Maliye okuyordu ikiside. Ama birbirlerini fark etmiyorlardı bile.

Arkadaşları vardı Jongin'in. Sadist tipliler. Piercingle dolu vücutlular...

Arkadaşları vardı Sun-Hi'nin. Sessiz tipler. Çalışkanlar. Gezmeyi pek sevmeyenler...

*****

Sun-hi o gün dersten erken çıkmıştı. Aklına yine abisi gelmişti. Hiç çıkmıyordu zaten ama bazende duyguları ağır basıyor ,kendisini ağlarken buluyordu.

Bahçeye çıktı. Kendisine kuytu bir köşe buldu. Utanmadan ağladı.

Jongin nefes almakta zorlanmaya başlamıştı. Farkındaydı. Vücudu yine onu istiyordu. O zehri istiyordu. Hemen dersten çıktı.

Ağaçların arkasına doğru ilerledi. Kendisine kuytu bir köşe seçti önce. Yere çömeldi. Cebinden çıkardığı poşetteki tozu çekti içine. İyi hissediyordu artık. Acısı dinmişti Jongin'in.

Sun-hi görmüştü Jongin'i. Sesini çıkarmamıştı. İnsanların kendisini öldürmesini izlemek sorun değildi artık onun için. En değer verdiği kişinin ölümünü görmüştü çünkü.

Ayağa kalktı Sun-hi yavaşça. Jongin'e yaklaştı. Jongin bir ağacın dibine oturmuş, başını ağaca yaslamıştı.

Sun-hi birden bu çocuğa acıdı. Yazık olacaktı onada. Yakışıklıydı çocuk. Esmer teni vardı. Kumral saçları. Göremediği göz rengi...

Abisi gibiydi oda. Masum olmalıydı. Sadece hayattan korkuyordu.

"Küllerinden bir daha doğamazsın. Sen anka değilsin." dedi Sun-hi ,bu kendisinden geçmiş çocuğa.

DEPENDENT(ONE SHOT)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin