Biliyor musun makeyla?
Artık kimse beni üzemiyor.
Ve kimseye beni üzmesi hakkında düşüncelerimden bahsetmiyorum.
Eskisi gibi sakallarımı da uzatmaz oldum.
Bıyık kısmımda ki o terlemeler vardı ya hani çocukluk evrelerinde ki,
İşte onlarıda artık ben kabul etmiyorum.
Makeyla, güzel yüzlü, öfke dolu sözlü, meleğim.
Bir bukle çiçek kopardım, geçenlerde
Bir haber yolla demişsin kuşların öpücüklerine.
Sessizliğini takınmışsın sonrasında
Adeta gökyüzünde yıldız arıyormuşsun dertleşmek hayaliyle
Oysa sen demez miydin
Yeter be adam hayal, hayal, hayal...
Nereye kadar ? Diye...
Ne oldu
Döngümüze?
Dördüncü baharımızı,
Geçmeyen fıtratımızı,
Dökülmemiş ırmak ve saçılmamış fırkamızı,
Eş değer biçmişsin.
Susmalıyım haklısın...
Yanı başımda olsaydın, bu kelimelerime
Yine, "bir yeter be adam" kelimesini armağan ederdin.
Şaşırmazdım,
Şaşırtmazdın......Öpüyor musun yine sevgi dolu resim albümlerimizi?
Üzerine damla damla yaş seriyormuşsun...
Sözcüklerini de armağan edemiyormuşsun.
Tam birşey söyleyecek iken boğazın düğüm düğüm yutkunamaz hale geliyormuşsun.
Peki sorma vaktim geldi mi, acaba...
Gerçekten özlüyor musun?
Üzerini örttükleri günü dün gibi hatırlıyorum.
Bak artık ben ağıtları bıraktım.
Seninde bırakman adına temenni ediyorum.
Nasılda demişlerdi, gidenle gidilmez diye.
Sanki telafi edecekmiş gibisinden omzumuda sıvazlayıp üzülme demişlerdi.
Üzülmemeyi de öğrendim,
Gidenle gidilmemeyi de...
Şimdilerde yaşıyoruz, sevgiyi unutma emeliyle.