eyy seyit onbasi. senki 275 kiloluk bi mermiyi sirtinda tasidin senki bu nice nesillerin yeserdigi ulke icin sirtindaki tek bir kemigini umursamadan o mermiyi aldin sirtina. Simdi seni ozlemeyelim mumkunmu seni umursamayilim mumkunmu sorarim sana seni yok saymak mumkunmu onbasim. Yerde, çalışabilir vaziyetteki topa ait dört adet mermi vardı. Sağına soluna bakındı başka mermi de kalmamıştı. Topun atış yapabilmesi için yerde duran mermilerin, birkaç basamaktan oluşan topun merdiveninden yukarı çıkarılıp namlu haznesine sürülmesi gerekiyordu. Ani bir kararla mermilerin yanına gitti. Arkadaşına:
-Gel Ali! Yardım et de şu mermiyi sırtıma alayım. Dedi. Arkadaşı şaşkın şaşkın bakarak:
-Bu mermilerin her biri 215 okka(275 Kg.) çeker. Kaldıramazsın Seyit!
Dedi.
-Bir deneyelim!
Diye cevap verdi.
Ellerini toprağa bulayıp tuttukları mermiyi Seyit’in sırtına koymaya muvaffak oldular. Seyit kemiklerinin çatırdadığını duyar gibi oldu. Gözlerinin önünden şimşekler geçtiğini zannetti. Boyun damarları parmak gibi dışarı çıkmıştı. Hafif sendeledikten sonra topun merdivenlerini teker teker, yavaş yavaş çıktı. Arkadaşının yardımiyle mermiyi topa sürmeye muvaffak oldu. Nişan tertibatını yeniden ayarlayarak besmeleyle ateşledi. Bu üçüncü mermi, gemiye kıç tarafından su hizasından isabet edip patladı. Geminin dümen tertibatı parçalandı. Dümensiz kalan gemi geniş yaylar çizerek başıboş sürüklenmeye başladı.
Koşar adım yanlarına gelen batarya komutanı Hilmi Bey, yanlarında iki Alman subayı olduğu halde takdir dolu gözlerle bakarak:
-Sen miydin Seyit? Vurdun gemiyi.
Dedi.
Az sonra kulakları sağır eden bir patlama oldu. Denize baktıklarında az önce Seyit’in dümenini tahrip ettiği, başı boş dolaşmaya başlayan geminin, siyah dumanların içinde kaldığını, dumanlar biraz dağıldığında da yan tarafa doğru yatmakta olduğunu gördüler.
Evet Ocean başıboş ve dümensiz kaldığı için Nusret’in mayınlarından birine çarpmış ve hızla batıyordu. Siperlerin arkasından ve gözetleme yerlerinden tekbir sesleri yükseliyor, alkışlarla ortalık çınlıyor, birbirlerine sarılan komutan ve askerler sevinç gözyaşlarına boğuluyordu…
Seyit Onbaşı’nın attığı mermi, bir tek mermi, çılgın Ocean’ı durdurmakla kalmamış savaşın kaderini de değiştirmiştir.
Ertesi günü istihkamları tek tek dolaşmaya başlayan Müstahkem Mevki Komutanı Cevad Bey, Seyit’in kahramanlığını öğrenir:
-Evladım bu mermileri nasıl kaldırıp, topun namlusuna sürdüğünü bize gösterebilir misin?
Seyit biraz mahcup bir eda ile, aynı türden bir merminin yanına gider, ellerini toprağa sürer, besmele çekerek mermiye sarılır, fakat mermiyi yerinden bile kımıldatamaz.
Bu tarihi olayın belgelenmesi için, merminin ağaçtan bir modelini yaparlar, Seyit Onbaşı’ya bunu kaldırtarak fotoğrafını çekerler. Gerçekten de bu fotoğraf dünya basınında yer almış ve bugün de arşivlerde mevcuttur.
UNUTULUR MU?
Seyit Onbaşı’nın hikayesi çok basit bir hikaye değildir. Cihadı, şartlarına uygun olarak gerektiği gibi yapan, sonra da içten bir besmele ile gereğini yerine getirmeye çalışan bir mücahid’in, nasıl Allah’ın yardımına mazhar olduğunun, bu yardım dolayısiyle, savaşın büyüklüğü karşısında, çok küçük gibi kalan bir merminin, o büyük savaşın kaderini nasıl değiştirdiğinin, canlı belgesini bizlere sunmaktadır.