#1#

96 11 0
                                    

Evet ilk iş günüm . Ne kadar heyecan verici değil mi .Aile zoruyla iş kadını olmak. Ailemle aramın pek iyi olmadığı doğru. Ama benim hakkımda karar vermeleri çok kötü bişe. Onların istediği benim sosyete kızı gibi giyinmem onlar gibi davranmam davet davet gezmem cümle aleme gövde gösterisi yapmam. Ama ben bu hayattan birisi olmak istememiştim ki. Ben sadece anı yaşamak istemiştim, önünü arkasını düşünmeden, yaptıklarından dolayı kimseye hesap vermeden, kafana göre. Ama onlar bunu serserilik diye tanımlıyolar. Onlara göre benim yaşadığım hayat gerçek hayat değil de sadece iki üç günlük bi hevesmiş. İşte tam da bu yüzden annem babama da söyleyerek şirketin başına geçmemi istedi. Madem onların istediği naçizane kız olmuyorum o zaman başarılı bir iş kadını olucakmışım. Ama ben daha 20 yaşındayım , ve yurtdışında sadece 2 yıl üniversite eğitimi gördüm. Ve benim şuana kadar hiçbir iş deneyimim olmadı . Neyse girdik artık şirkete yapıcaz bişeler . Evet sakinim. Şimdi bu koridordan sağa dönücem ve odama geçicem.

Beste:OHAA be

Ateş:Önüne baksana

Beste:O zaman sen de tabela assaydın "DİKKAT HAYVAN ÇIKABİLİR" diye

Ateş:Ala ala yha sen kimsin kızım bak ben bu şirketin patronuyum. Eğer burada çalışmaya başlayacaksan bana düzgün davransan iyi olur.

Beste:Bende bu şirketin yeni ortağı BESTE SARGIN, diyerek elimi uzattım. O da uzattığım elime mal gibi bakınca

Beste:El bu el hani birisi uzatınca sende elini uzatarak sıkarsın yha tanışma manasında. HUUU. Bunlar sana bişeler çağrıştırıyor mu.. Anladın mı beni... Yha sana diyorum...

Ateş:Bana salakmışım muamelesi yapmayı kes. Bir daha da çığırma Sadece şaşırdım senin gibi birinden şirkete patron olması. Anla yani senden patron olmaz. Hele ki bu tiple, diyerek üzerimi süzdü.

Beste:Bana bak çocuk senin o gözlerini oyarım. Patronun var be senin karşında terbiyesiz

Ateş: Bak bende bu şirketin diğer ortağıyım o yüzden birbirimize iyi davranalım. Bu arada ben de Ateş Atay, diyerek elini uzattı bende elimi uzattım ve

Beste: Benim ilk iş günüm ve yapacaklarım daha sonra görüşürüz deyip odama ilerledim.

BESTE SARGIN yazan odaya girdim. Bu odada da köklü değişiklikler yapmak şarttı yoksa ben burada 30uma kalmadan öbür dünyaya göçerdim. Hemen Bellonanın kartını bulup telefonla aradım ve koltukla sehpa siparişi verdim. Ardından kendimle getirdiğim üzerinde elindeki sprey boyayla duvara bişeler çizen bi kızın resmi ola tabloyu duvara astım. Masanın üzerindeki bana mal gibi bakan bibloyu çöpe atıp ufak kırmızı bir oyuncak minibüsü devrilmiş bir şekilde koydum. Daha sonra o sıkıcı masa lambasını da çöpe atıp yerine gelirken aldığım pembe tatlı bir masa lambası koydum. Orda ciddiyet abidesi gibi duran kalemi atıp yerine masaya karışık renklerde olan kalemliği ve içinde püsküllü kurşun kalemleri, tükenmez kalemler, simli kalemler, keçeli kalemler, farklı boyutlarda resim kalemleri olan büyük bir kalemlik koydum. Ardından okuduğum romanları üst üste getirerek masanın bir köşesine koydum. Diğer köşesine de sıkıldığımda çizdiğim ünlü şairlerin sözlerini şiirlerini yazdığım defterleri koydum. Evet sanırım odam neredeyse hazır oldu. Şimdi Ayça yı arayıp ilk iş günümü anlatmalıydım çünkü feci derecede sıkılmıştım buradan. Ayçayla biz ortaokulda tanışmıştık o benim her zaman en büyük sırdaşım olmuştu. Birbirimizi çok seviyorduk. Biz onunla ortaokuldan mezara gibiydik. Beni asla yalnız bırakmaz hep korurdu. Tabi bide çok iyi bir basketçi. Biz onunla tanıştığımızda kursa gidiyordu ve o zamandan beri kendini çok geliştirdi. E tabi bu yetenek hep benden geliyor da ve neyse. Çalar çalmaz açtı telefonumu e tabi kimin kankası. Olayları anlatınca öğle yemeğinde buluşalım dedi. Bende hemen kabul ettim. Daha sonra telefonumu masanın üzerine koydum. Şimdi öğlene tam 2 saat var ve benim iki saat boyunca kendime yapacak bişeler bulmalıyım..

yarım saat sonra...

Telefondaki salak oyunumdan artık sıkılmıştım. VEEE daha 1.5 saat vardı. Odadan çıkıp şirkette biraz dolaştım. Sonra Ateş i gördüm peşinde dolaşan 1. 95 boyunda uzun bacaklı mini etekli bir asistana bişeler anlatıyordu. Ardından kız ona bir dosya uzattı ve bir yeri gösterdi oda imzaladı ve kıza gülümsedi KIZA GÜLÜMSEDİ...Cık cık cık hiç iş ciddiyeti kalmamış. Sonra kız yanından ayrıldı. Ateş de bana doğru yaklaştı bana bişe söyleyeceğini anladığım anda cebimden telefonu çıkartıp mesajlarıma girdim. Telefonumla uğraşıyormuş gibi yaptım oda yanımda geçti tam geçerken

Ateş: Bir dahakine bana baktığında belli etmemeye çalış ,dedi. Kahretsin fark etmişti. Tabi anlar iki saat çocuğa baktın.

Beste: Ne münasebet canım ben niye sana bakıcakmışım.

Ateş: Çünkü çok yakışıklıyım

Beste: Hıı tabi tabi tam bir justine, diyip odama yöneldim.

Sonra benim de bi asistana ihtiyacım olduğunu düşünüp hemen koridorun başındaki sekreterin yanına gittim. Ve ona bana bir asistan bulmasını söyledim. Ama o babamın kesin emri olup bana asistan verilmeyeceğini söyledi. İşlerimi kendim halletmeliymişim. Bende sinirle odama gidip telefonuma kulaklığı takarak son ses bi müzik açıp ayaklarımı masanın üzerine attım ve gözlerimi kapattım. O anda birisi içeri girmiş fark etmedim ayaklarımı masanın üstünden yer atınca dengemi kaybedip yere kapaklandım. Ve bu kişinin Ateş olduğunu fark ettim bu çocuğu şimdi kimse elimden alamayacaktı.

Beste:Bittin sen oğlum! diyerek üzerine atladım. O benim nasıl olduğuma bakmak için yanıma geldiği için bi anda şaşırdı. Ve oda yere düştü o yerdeyken vurmaya başladım ve

Beste: Sen ne yaptığını sanıyorsun pis orangutan, dedim oda bileklerimden tutarak beni kendine çekti ve durdurdu.

Ateş: Şimdi bileklerini bırakacağım ve sende uslu bir kız olup vurmayı keseceksin, dedi

Beste: Kesmezsem ne olur beni yere mi fırlatırsın

Ateş: Kızım sen de düzgün otursaydın koltuğunda, deyip bileklerimi bıraktı ve ayağa kalktı. Bende arkadan onun sırtına atlayıp yere düşmesini sağladım. O da beni ters çevirip belimi yere yasladı ve şimdi üstte olan kişi oydu. Ve o sırada kapı açıldı vee içeriye babam girdi. Ateş bana ben Ateş e baktık ve şimdi kim bu rezilliği açıklayacaktı...

.

İLELEBET AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin