One Shot

1.3K 85 139
                                    

Remus, Kara gölün kenarında oturmuş düşünüyordu. Çocuklukları, tabiri caizse ergenlikleri burada geçmişti. Sirius okulda kendine hasta ettiği kızlarla buraya sık sık kaçamak yapmaya gelirdi. James buraya gelip Lily için şiirler yazardı. Hepsi birlikte burada yapacakları haylazlıkları planlardılar, bazense sadece dinlenmek için gelirdiler. Şu an Remus Lupin'in yaptığı gibi suyun durgunluğunu izlerdiler.

Zaman ne kadar çabuk geçiyordu değil mi? Daha dün burada koşup oynarken şimdi yüzünde ki kırışıklıklarla yaşanan tüm acıların birer rüya olmasını diliyordu. Çok yorulmuştu. Bir bir arkadaşlarını kaybetmişti. İhanete uğramıştı. Acı çekmeye mecburdu. James ve Lily'nin yıkıntısını atamadan Sirius hapse girmiş, Peter ortadan kaybolmuştu. Bu kadar acıyı tek başına daha ne kadar kaldırabilirim derken Harry büyümüştü Sirius Azkabandan kaçmıştı. Şimdi onlar için hayatta kalmaya çalışıyordu. Elinden anca bu geliyordu. Fakat , Adı anılmaması gereken kişi geri dönmüştü... Yaşananlar tekrarlanacak mıydı? Muhtemel.... Okul iki gün öncesinde kapatılmıştı. Sessizliğin hakim olduğu şatoya baktı. Şimdi burada profesör Dumbledore ile kalıyordu. Tekrar evindeydi...

Büyük bir savaş olacaktı ve bu sefer tehlike altında olan kişi dostu James'in oğlu Harry'di. Lupin korkuyordu. Bu sefer de başaramamaktan. Yine birilerini kaybedip tek başına kalmaktan...

Lupin, derin düşüncelere kendini kaptırmış düşünürken ağaçların arasından gelen çatırtıya kulak kabarttı. Biri geliyordu. Her zamanki seri fakat naif hareketlerle ayağa kalkıp asasını çıkarttı. Gelen sesin sahibi ağaçların arasından çıkmış sallana sallana yaklaşıyordu. Bir terslik var diye düşündü. Siyah gölgelerin sakladığı adam yere yığıldığında gelenin kim olduğunu anlamıştı.

Severus Snape.

Lupin, Snape'i taşıyarak şatoya girdi. Dumbledore ile birlikte mahzenlere Snape'in özel odasına girmiştiler. Lupin burayı ilk defa görüyordu. Beklediğinden daha kasvetli bir yerdi. İki odası bir mutfağı vardı ufak bir de banyosu. Odalardan biri iksir hazırlamak için çalışma odasına çevrilmişti diğeri ise yatak odasıydı. Bu adam nerede oturuyor diye düşünmeden edemedi Lupin. Siyah çarşaflara, kan içinde yatan adama çevirdi algısını. Profesör Dumbledore, bildiği birkaç büyüyü yapmış dış yaralarının kanamasını durdurmuştu iç yaralar beklendiğinden daha da zorlayacak gibiydi. Zamanla kapanacak olduğundan bir süre yerinden kalmaması gerekiyordu.

"Onu sana bırakıyorum Remus, benim yoldaşlığa gitmem gerekiyor." Son olaylardan sonra Dumbledore normalden daha da meşguldü. İçinde Remus'un ilgili bir bakıcı olmasının rahatlığıyla şatoyu terk etti.

*****************************

Remus, bir süre terli bedene baktı. En iyi seçeneğin onu yıkamak olduğunu düşündü. Ama nasıl? İçtiği ilaçlardan dolayı istese de ayılamazdı... Remus, Snape'in üzerinde ki yırtık gömleği sıyırdı. Sırtından biraz destekleyerek onu doğrulttu gömleği üzerinden çıkartıp yere attı. Onunda göğsünde kendi göğsünde olduğu gibi yaralar vardı, büyük ihtimalle aldığı sert cezaların izleriydi bunlar.... Asıl zor olan yere gelmişti. Pantolon... Onu nasıl çıkartacaktı? Remus, ilk önce kemerini çözüp yere attı. Pantolonun düğmesini açıp fermuarını indirdi, paçalarından tutup zor da olsa pantolonu çıkarttı. Önünde çıplak denilebilecek bir beden kıpırdamadan yatmaya devam ediyordu. Lupin onu kucağına alıp ufak banyonun ufak küvetine soktu. Güzelce yaralı olan bedeni sabunladı. Ardından ne çok soğuk ne de çok sıcak olmasına dikkat ettiği suyla durulamaya başladı. Şampuanla saçlarını köpüklerden gülmeden yapamadı Lupin. Açıkcası onu bu şekilde ilgiye muhtaç ilk defa görüyordu. Banyo işlemini bitirdiğinde ıslak bedeni kuruladı, siyah iç çamaşırı da bu sırada kurumuştu. Yeniden kucağına aldı Snape'i odaya taşıyarak tekrar yatağına bırakıp dolaba yöneldi. 'Bu adamın her şeyi siyah mı Merlin aşkına!' diye geçirdi içinden Lupin. Altına bir eşofman giyindirdikten sonra başında beklemeye başladı...

AccitentalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin