Eski Yunanlılar ve Karadeniz'in kuzey kıyılarına yerleşmiş İskitler, bölge yerlileri Neurianları sihirbaz olarak kabul ediyorlardı. Bu büyücülerin her yıl birkaç gün için kurda dönüştüklerine inanıyorlardı.
Bir görüşe göre yüzyıllar önce, insanlığın erken tarihlerinde kurt adam doğal olmayan bir istekle insan etine açlık duyan bir canlı türü olarak kabul edilirdi. Bu insan, çeşitli büyülerin yardımıyla dilediğinde yırtıcı bir kurda dönüşmenin bir yolunu bulmuştu. Eskilerin söylediğine göre, kurda dönüşen kişi insan sesini ve insan gözlerini muhafaza eder. Ancak vahşi dört ayaklı kurdun kuvvet ve kurnazlığını taşırdı. Kurt adamın kim olduğunu ses ve gözlerinden tanımak mümkündü.
Eski Yunan ve Roma geleneğinde bir insanın kurda dönüşmesi, bir ceza olarak simgeleniyordu. Böyle bir olayı M.S. 64-113 yıllarında yaşamış olan Plinius şöyle anlatıyordu: "Tanrılara insan kurban etme törenlerinden birinde kurban gölün kıyısından alındı; ancak kurban kaçarak karşı kıyıya yüzdü. Karaya çıktığında kurda dönüşmüştü. Bundan sonraki dokuz yıl boyunca yanında bir grup insanla kırlarda dolaştı. Eğer bu süre içinde insan etine yaklaşmazsa yeniden insan olacaktı. Nitekim kurtuldu ama hayatının dokuz yılını kurt olarak yaşadı”.