19

2K 197 585
                                    

Ehh, bir saat içinde iki yüz elli yorum olursa yeni bölüm atarım 😏

Her zamanki gibi kafamı aşağı edim ve okul bahçesine girdim. Daha sonra bahçedeki normalin üstündeki uğultuyu fark ederek kafamı kaldırdım. Tam karşımda Raul duruyordu. Garip olan bu değildi, garip olan Raul'un arkadaşlarının elinde tuttuğu büyük pankarttı.

Seni seviyorum Calanthe.

Raul bahçedeki herkesin ona baktığından emin olduktan sonra konuşmaya başladı.

"Okulun içinde kimse yok, hepiniz bahçedesiniz. Yani Calanthe, beni dinlediğini biliyorum."

O sırada okul kapılarının önünde koruma gibi dikilen Tom ve Alex gözüme çarptı, sanırım kimsenin içeri girmemesi içindi.

"Ah, Calanthe... Beni her yerden engelleyebileceğini düşünüyorsun değil mi? Hayır, bak, karşındayım. Ayrıca, beni buradan engelleyemezsin."

Bunu söylerken eliyle kalbini gösterdi.

"Ben senin kalbine mühürlüyüm Calanthe, sen de benimkine. Beni unutamazsın, anlıyor musun? Beni öylece bırakıp gidemezsin. Çünkü beni seviyorsun. Beni sevdiğini biliyorum. Tıpkı benim seni sevdiğim gibi... Evet Calanthe, sen haklıydın. Oyun bitti. Ve sen kazandın. Çünkü ben artık seni seviyorum, hayır, ben sana sırılsıklam aşığım."

Raul ağlamaya başladı, tabii peşinden ben de... Kelimeleri zor toparlıyordu, sarhoş muydu o?

" Aşığım lan, kaybettim işte iddiayı. Ne biliyor musun? İddiayı kaybetmek umrumda değil. Çünkü ben seni kazandım. Ve bundan gurur duyuyorum. Sen, mükemmel bir insansın Calanthe. Ben her şey için özür dilerim, sana bilerek ya da bilmeden yaptığım her şey için özür dilerim. Bu okuldaki herkesin sana yaptığı her şey için özür dilerim. Ben senin yanında duramadığım için özür dilerim. Sikeyim ya, anlatamıyorum. Gir içeri de gör işte."

Bunu demesiyle Tom ile Alex kapıyı açarak içeri girmemize izin verdiler. Adımlarımı direk lavaboya yöneltirken duvarlara asılmış kağıtlar dikkatimi çekiyordu. Ama bu resmen kamu malına zarar vermeye girer.

Her şey üst üste geldi, sen gelmedin Calanthe.

Yalnız öyle kendine aşık edip kaçmak ayıp oluyor ama.

Özledim ulan küfürünü bile.

Bu mesaj da gitmesin, ama sen de gitme.

Şu dünyada sevdiğim kızın klavyesine muhtaç kalacak kadar aşık oldum ya, nerede alkışım.

Artık gelsen, sarılsak diyorum?

Lavaboya girdim ve yüzümü yıkadım. Dersi kabinlerden birinde geçirmeyi düşünürken fayans duvarların üstündeki çizim dikkatimi çekti.

Birbirine sarılan iki kişi.

Bilgisayarın içine girip karşısındaki yüzü belirsiz kıza sarılan bir çocuk.

Bir demet çiçek. Hemen altında da bir yazı: Calanthe'nin anlamı güzel çiçek demek, değil mi? Sen benim bildiğim tek çiçeksin.

Gözyaşlarım akmaya devam ederken lavabodan çıktım ve beden salonuna ilerlemeye başladım. Lavaboda daha fazla kalamazdım.

Salona girdiğimde hızlıca etrafa baktım, burası temizdi. Sanırım buraya gelmeyeceğimi düşünüyordu. Büyük okul havuzumuzun önüne oturdum ve ayakkabılarımı çıkararak ayaklarımı klorlu suya soktum. Rahatlatıyor muydu? Hayır. Umrumda mıydı? Hah, bu bir soru mu? İçeride benden başka kimsenin olmamasından cesaret alarak hıçkırıklarımı yükselttim. Konuşmuyor, hareket etmiyor, sadece ağlıyordum.

"Senin de mi kalbini kırdılar? Ah, sen birini sevmiyorsun ki kalbini kırsınlar..."

Raul'un sesini duymam ile birlikte arkama döndüm. Yakından bakınca bayağı şey görünüyordu... Çökmüş. Ayrıca kör kütük sarhoştu. Ama yine de seviyordum onu. O benden nefret etse de, bütün okul benden nefret etse de, seviyordum.

"Biliyor musun Raul, ben de birini seviyorum."

Ya sarhoş olduğundan ya da yapacak başka bir işi olmadığından yanıma oturdu ve beni dinlemeye karar verdi.

"Ama birini severken başka biriyle sevişemezsin Alanis."

"Biliyor musun Raul, ben kimseyle yatmadım. Hayatım boyunca sadece bi kişiyi öptüm."

"Nasıl yani? Ama herkes diyor ki..."

"Dedikodular, Raul... Calanthe'nin dediklerini hatırlıyor musun? Dedikodular çıkar, ve sen onları önleyemezsin. Dedikodulara inanmak kolaydır, eğlencelidir, kimse gerçeği merak etmez."

"Sana sarılabilir miyim? Aynı Calanthe gibi konuştun. Calanthe'nin bir sonraki yazısı senin hakkında olacakmış, eh, yorum yapamıyorum ama yazıları okuyabiliyorum. Sanırım sana inanacağım."

"Tabii, sarılabilirsin."

Sarılma anlayışı benimkinden değişik olacak ki kafasını dizlerime koydu. Saçlarıyla oynamaya başladım. Bu mükemmel bir histi.

"Biliyor musun, ben Calanthe'yi çok özledim. Göremediğim birini özleyebileceğimi hiç düşünmezdim. Ben onun kelimelerini özledim. Beni sevmesini özledim. Sana da oluyor mu böyle?"

Okula sarhoş gelmesinden cesaret alarak konuştum.
"Evet, Raul. Ben de birini çok özledim. Aslında onu her gün görüyorum, bu durumda onu özlemem saçma olur fakat ben onun da beni görmesini, benimle konuşmasını özledim."

"Sen neden bana Raul diyorsun?"

"Söyledim ya, Calanthe'den alışkanlık olmuş."

"Sadece o yüzden mi?"

"Sadece o yüzden."

"Bana Raul demesen olur mu? O Calanthe'ye özel olsun istiyorum."

"Ah... Olur."

Dersin bitmesini beklerken karşımızda duran havuzu izliyorduk. Sonra kafasını dizlerimden kaldırıp bana baktı.

"Ben okul bitene kadar burada kalacağım. Sen?"

"Aynen."

"Calanthe için kızlar tuvaletine resim çizdirdim, sence görmüş müdür?"

"Tabii görmüştür, her kız lavaboya gider."

"Umarım."

Biraz daha oturduktan sonra kalktı.
"Başım ağrıyor, ben revire gideceğim. Ve, teşekkür ederim, beni dinlediğin için."

"Önemli değil,"

Cevabımı beklemeden giderken devam ettim.
"ben seni her zaman dinlerim..."

BAD REPUTATIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin