Eylül. //Bölüm 1

62 6 5
                                    

Karanlık bir odadayım.. Ya da düşüncelerim karanlık sadece. Oda apaydınlık ama düşüncelerim sayesinde karanlıkta kayboluyorum. Düşünemiyorum. Düşüncelerim felç geçiriyor. Ne yapıyorum ben burda? Aklımı kaybettiğimi hissediyorum. Karnımdan aşağısını hissedemiyorum. Ayaklarım beni bilinçsizce yürütüyor. Üstümdeki bembeyaz, masum gelinliği çıkarıp eski kot pantolonum ve tişörtümü giyiyorum. Hanın uzun merdivenlerinden koşarcasına inip onun yüzüne bakıyorum.. Gözlerinin her bir damarındaki çocuğumsu sevinci sert bakışlarımla ezip kendimi handan dışarı atıyorum. Bağırıyor arkamdan. "Ne yapıyor bu? Yakalayın şunu. Geri getirin!" haykırışlarını duyuyorum ama umurumda olmuyor. Handan 1-2 adamın arkamdan geldiğini farkediyorum. Koşuyorum. Hissetmediğim bacaklarım beni nereye götürürse. Sonunda ana caddeye çıkıyorum. Peşime taktığı adamlar izimi kaybettimi diye arkama bakarken karnımda ölümcül bir acı hissediyorum. Sonunda hissetmediğim bacaklarımı öyle bir hissediyorum ki, hissetmek ilk defa bana acı veriyor. Karnımdaki kelebeklerin öldüğünü hissediyorum. Bu acının nerden geldiğini görmeye çalışırken, yanımda simsiyah bir araba ve sıcak ellerini ölmüş kelebeklerimin olduğu yere bastıran bir adamı hissediyorum. Her şey karanlıklaşıyor. Etraf, düşüncelerim, ve ben.

Beyaz bir yatağın üstündeyim. Sağımda bir sandalye ve üstünde yığılmış bir şeylerı var. Ne olduklarını kestiremiyorum. Sol tarafımda ise bir pencere. Güneş ışığı yüzüme çarpıyor. Şu an kimin evindeyim, hatta hangi ülkedeyim ondan bile haberim yok. Açıkçası kimliğimi bile bilmediğimi farkediyorum. Nasıl göründüğüm aklıma bile gelmiyor.. 

Kimin evinde olduğum umurumda değil. Düşünme gereği bile duymadan kendimi dışarı atıyorum. Dışardaki hava bana çok tanıdık geliyor. Yürüdükçe etraftaki bir şeylerin benden bir parça olduğunu hissediyorum. 

Yaklaşık 3 saattir yolda olduğumu farkediyorum. Birden yanıma bir araba yanaştığını hissediyorum. Siyah bir araba. Tanıdık bir araba. 

"Saatlerdir seni arıyorum. Ne yapıyorsun?" Yüzünde hem alay edici hem ciddi bir ifade var. 

"Sen kimsin?" ağzımdan dökülen sözcükleri ben bile zor duyuyorum.

Arabadan iniyor ve yanıma geliyor. sırtımdan tutup beni arabaya bindirmeye çalışıyor. Elindeki sıcaklık, tanıdık geliyor. Kapının yanına vardığımızda yüzünde mahcup bir ifadeyle "sana çarpan bendim." gibi bir şeyler mırıldanıyor.

Soru sorar gibi bakıyorum. "N-ne çarpması.. Hiçbir şey anlamıyorum."

"Tam burada olmuştu." kollarını açarak etrafı gösteriyor.

Kafamı anlamamış gibi iki yana sallıyorum. Hala dışarda olduğumuz farkedince beni arabaya bindiriyor. "Bir yere gidip konuşalım."

Geldiğimiz yer hakkında bir yorum yapamıyorum.  Beni oturtuyor ve karşıma geçiyor. "2 gündür uyuyorsun. Aç mısın?"

Bu soruya cevap veremiyorum. Yine de adıma siparişler veriyor. Sesi yavaş yavaş buğulanıyor. Kafamın içindeki karanlıkla baş başa kalıyorum 'kimim ben?'

Not defterine bir şeyler yazan adam yanımızdan gidince konuşmaya başlıyor. "Sana çarptığımda karnının kanıyordu. Korkmuştum. Seni arabaya bindirdim. Ne yapacağımı bilemedim. Hastaneye götürdüğümde hiçbir şeyin yoktu. En ufak kanama bile. Sadece derin bir uykuda olduğunu, birkaç güne uyanacağını söylediler. Ama kanını hissettim. Doktor hiçbir şeyin olmadığını söylese bile elimdeki kan hala duruyordu. Heyecandan halisülasyon görüyor da değildim. Bir kadına çarptım. Ve şimdi o kadın böyle bir şey olmamış gibi karşımda.." dikkatlice bana baktı. Önümdeki şeyi yemeye öyle odaklanmıştım ki dediklerini doğru dürüst dinlememiştim. 

"Gerçekten bu kadar açmıydın?" dedi gülmesini zor tutarak.

"Hiçbir şey olmamış gibi mi? Kim olduğumu bilmiyorum. Etrafımda olan şeyleri adlandıramıyorum." yavaşça ve düşünerek konuşuyordum.

"Hafızan.." korkmuştu.

"Bir yere gitmem gerek."

"Nereye?"

"Bilmiyorum. Ama gitmem gerek. Hemde çok yakın bir yere."

İkimizde sustuk.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 29, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

xxHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin