Sirius yavaş adımlarla Black Malikanesi'nden çıkarken, bir yandan da bağırmaktan kızarmış başını dikleştirdi.
Malikaneden metrelerce uzaklaştığında durdu, derin nefes aldı. Artık bir ailesinin olmadığı hakkında düşünerek kendini boğmayacaktı. Tek bir şeye ihtiyacı vardı.
Cebinden çıkardığı telefonla Remus'u aradı, hâlâ bu iğrenç Black'lere ait eşyaya dokunuyor olmak onun için bir istek değil, zorunluluktu.
"Aylak?" Sesini rahatlatıcı çıkarmaya ve ne olduğunu belli etmemeye çalışıyordu. O sırada Remus telefonu kapattı, Sirius ise şaşkına dönmüştü. Elinde olmadan düşündü, Black olmadığım anda benimle konuşmayı kes-
O anda belinde kollar hissetti. Şakaklarında da küçük öpücükler. Düşüncesi için kendine kızmaya vakit bulamıyordu, o an içi kıpır kıpırdı.
Defalarca kere bu pozisyonda olmuşlardı ama daha... farklıydı. Sirius'un belki de tek istediği şey oydu o an.
Konuşmuyorlardı, gelecek hakkında planlar yoktu, dersler yoktu, ailesi yoktu...
Remus ve onun minik öpücükleri vardı.
selaam
godormendes 'i (astoriapotter ehehe) bırakıp buraya uçtuğum gibi yb attım. hem de %1 şarjla. artık azizim ;)
love you ♡
