Bana ilk sarıldığın günü unutamıyorum, Tae hyung.
Aptal bir sınav çıkışıydı, benim biraz kafam dağınıktı. Senin benim okul çıkışıma geleceğinden haberim yoktu.
Dalgın dalgın, başım eğik bir şekilde yürürken birine çarptığımı hissettim, bir anda gözlerim kapandı. Kim olduğunu bilmemi istiyordun. Elbette biliyordum aptal, kokundan dahi tanıyordum seni. Ellerini ellerimin arasına alıp yavaşça arkamı dönerek yüz yüze gelmemizi sağlamıştım. Çok güzeldin Tae hyung, çok. Ellerini ellerimden çekerek yanaklarıma koymuş bir şeyim olup olmadığını sormaya başlamıştın. Cevap vermeyeceğimi anlayınca kafamı boynun ile omzun arasında bir yere itmiş, saçlarımı okşamaya başlamıştın.
Boynundan öpmek istemiştim, hep orada kalmak, orada ölebilmek istemiştim. Çok güzel kokuyordun. Beni öldürecektin ve bende buna izin verecektim.
Ellerimi yavaşça beline sardım, hafif bir kıkırtı yaydın. Daha sıkı sardım ellerimi beline, bırakmak istemez gibi sardım ellerimi beline. Saçlarımı öptün, saçlarımdan öptün Tae hyung. Defalarca kez bana beni sevdiğini fısıldadın. Boynuna minik öpücükler bıraktım bende, gözyaşlarım eşliğinde. Anlarsın diye umdum, seni her şeyden çok sevdiğimi anlarsın diye umdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
henüz 15'tim, çok sevdim | Taekook
Short Story"Hiçbir şeyi olmayan, 15 yaşındaki ben." -Begin, Jeon Jungguk