1

25 4 1
                                    

Dissosiyatif kimlik bozukluğu. Bu hastalık genellikle küçüklükten kalan travma gibi olaylara kişi dayanamadığı için beyin bunlara dayanabilecek kişilik veya bir kaç kişilik yaratır. Yaratılan bu kişiliklerde genellikle her zaman bir duygu veya eskiden kalan bir anı olur. Kimi kişilikler iyi iken, şiddet canlısı kişilikler de vardır veya bazen intihara meyilli kişilikte görülebilir. İki sene öncesine kadar bana bu 3 kelime bir araya geldiğinde zihnimde oluşturduğu anlamı sorsaydınız aklıma gelen şey koca bir boşluğun ilerisine gitmezdi. O zamanlar bu bozukluk benim için rastlanması zor ve tehlikesi olmadığını düşündüğüm sıradan bir hastalıktan ibaretti. Elbette, o zamanlar bu hastalığın pençesinde son çırpınışlarını veren bir insana kendimi kaptıracağımdan habersizdim. Daha doğrusu, istemsizce kendimi kaptırmak zorunda kalacağımdan.

"Bana yardım edin! Lütfen yardım edin!" Çatı katından duyduğum çığlıkların insanların umursamaz tavrına kıyasla önce bir çeşit halüsinasyondan ibaret olduğunu düşünsem bile attığım adımlarla eş değer bir şekilde sesin arttığını duymamla irkilerek yönümü değiştirmiştim. "Lütfen kaçıp gitmeyin. Bana yardım edin, ölmek üzereyim!" Çatı katına doğru çıkmaya çalışırken paslı merdivenlerin ilk basamağında daha çok şiddetlenen bu sesi diğer insanların neden ve nasıl duyamadığını sorgulamaya çalışıyordum ancak kendimle bir savaş haline girsem bile geçerli ve yeterli bir sebep bulamıyordum. Çatının sol kısmında bulunan tozlu örtünün altında uzanan bedeni gördüğümde adımlarımı hızlandırarak yanına koştum ve hızlı bir şekilde örtüyü kenara atarak bakışlarımı siyah saçlı çocuğa çevirdim. "İyi misin?" Nefesini uzun süredir tutuyor olacak ki rahatlama hissine kapılarak koluma tutundu ve bakışlarını bana çevirdi. "İçimden gitmesini sağla. Beni öldürmeye çalışıyor. Görmüyor musun?" Mırıldanarak kolumu daha sıkı tutmaya yeltenince ayağa kalkarak geriye çekildim. "Neyden bahsediyorsun sen?" Rüzgardan dolayı yüzüme çarpan saçlarımı elimin tersiyle ittirmeye çalıştım. Çocuk hala ısrarcı bir şekilde aynı şeyi tekrarlıyordu. "Beni öldürmeye çalışıyor. Göremiyor musun? Neden kimse göremiyor?" Yanına eğilerek elini tuttum. "Sakin ol, ayağa kalk ve sorununu çözmeye çalışalım." Çocuk elimi kavrayarak tuttu ve tozlu sandalyelerden birinin üzerine oturarak bakışlarını bana çevirdi. "Beni öldürmeye çalıştı. Yine geldi. Bir süredir gelmiyordu, yaklaşık 1 hafta oldu. Ama tekrar geldi. Beni bırakacağını düşünmüştüm." Anlamsız bakışlarımı ona doğrulttum. "Kim? Kim geldi?" Çocuk etrafta başka biri varmış gibi sesini biraz kısarak mırıldandı. "Üçüncü çocuk. Minhyuk."

Y E L L O W | minariHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin