1.BÖLÜM

14 2 0
                                    

Yürek yakan cığlıklar çökmüştü  geceye, feryatlar ,bağrışlar insanı parçalara ayıran ağıtlar, bir tarafta kan kusanlar bir taraftan da kahkaha atarak karanlığın  içine zeyir saçanlar hepsi bir arada boğuşuyordu gecenin köründe ama kimse farkında değildi herkes uyuyor o ufak kızın acı dolu ninisini kimse duymuyordu o niniyi söyleyen masum kızı siyah iğrenç kokan bir el tutup çekmeye çalışıyordu boğuluyordu masumiyeti ölüyordu kızın, kız derin bir uykuya dalıyordu hiç uyanmama yeminiyle......

Koybolmuş bir bekçiyim bul beni anne
Kabus gördüm sar beni anne
Ağladım göz yaşımı sil anne
Siyah bir kefene girdim
Kurtar beni anne

Uzaklara dalmıştı kız en derin sulara dalmıştı  kaybolmuş boğulmuş yorulmuştu  uzaklardan uzaklaştı ,kıyıya tırmandı ve gerçeğe döndü balkonda sesizce oturuyordu gökyüzüne bakıyordu yıldızlar yok dene bilecek kadar azdı dolunay parıldıyordu tüm ihtişamıyla, sonsuzluğa bakıyordu Serçe çiçek desenli kupasındaki çaydan bir yudumdaha aldı kafasını gökyüzüne doğru kaldırıp o uzun kirpiklerini kapatarak  göz yumdu geceye, içindeki tüm yarayı kopartıp ata bilmek adına "yoruldum" dedi sesi o kadar cılız çıkmıştıkı kalbindeki yaraları bile teyit geçmedi  kafasındaki tüm yaşanmışlıklar  kalbine hucum etmeye başladı ve  vucudunda dolaşan kan adeta sinsice gülümseyerek onu boğuyordu Serce gülmeye başladı kahkahalar boğuluyordu "hadi ama bana bonus acımı yoluyorsunuz "diye saçma sapan espriler yapmaya başladı sinir krizi geçiriyordu  kendi bile neler konuştuğunu anlamaz oldu  ağlamaya başladı hıçkıra hıçkıra dizlerini karnına doğru çekerek yüzünü gömdü bu yaptığı saklanıştı koybolmak isteğiydi  yok olma çabasıydı, yine bugün  psikiyatrisini verdiği ilaçları kulanmamıştı çünkü bunu sevmiyordu bir ilaç ona hükmedemezdi ama iyide geliyordu aslında uzaklaşıyordu o iğrenç anılardan şuan da içmeyecekti ilaçlarını ama yarın işe gidecekti bir garsonun en önemli yanı güleryüzlü olmasıydı bu en gerekti ,belki  böyle düşünüyordu Serçe  durduğu pozisyonu düzelterek ayğa kalktı balkonun kapısnın o pas tutmuş kolunu çevirerek mutfağa girdi mutfak dolapları kahverengiydi eskiydi eskimişti yaşlanmıştı, beyaz buzdolabın yanındaki dolabı açtı dolap içten ikiye ayrılıyordu alta sürahi takımı Serçe' ye bakıyordu sanki alay ediyordu onunla Serçe tip tip sürahiye baktıktan sonra "iyice saçmaladım ilaçlarım nerde" diyerek dolabı karıştırmaya başladı üste kasenin içinde ilaçları gördü sinsice gülümseyerek "işte benim süper kahramanlarım gelin buraya" diyerek kaseye uzandı ama boyu yetişemiyordu onu hangi akla sahipken dolabın üstüne koyduğunu hatırlamıyordu gözlerini devirerek büyük bir of çekti  hemen önünde olan çekmeceden maşayı cıkartı ve ayak parmaklarının yardımıyla 2 cm daha uzayarak ilacın birini kıstırdı indirdi tam digerini alacaken kase Serçeyi teğet geçerek yere düştü kase  "hangi kameraya gülümsüyoruz ya "dedi ve el saldı bu oraya bir buraya derken ilaçtan vazgeçip  yatağa gitti dar holden geçerken rütübet kokusu burnuna çarptı lambayı yakarak tavana baktı ıslanmış ve küflenmişti birkeredaha of çekerek lambayı kapatı odasına girdi odası gri tonda yatağının başlıgı  krem rengi deri kaplamaydı çok rüküş gözükuyordu odası kahve renginin yine hakim olduğu  bir kardolap diger kapağı kırılmış icındeki bir bölume koyduğu 5,6 kitap gözüküyordu  , tek kişilik yatağına uzandı sesizce tavanı izledikten sonra uykunun kolarına sarıldı .
           ■■■■■■■■■■■■■■■

"Yapma yalvarırım yapma!"diye sıcradı Serçe kan ter içinde kalmıştı yatıgı yayı bozulmuş yataktan  kalktı ayağı bazanın altına doğru sarkıktı terlemiş alnına yapısmıs bir kaç tel saçı terden kurtardı boş gözlerle 5 dk boyunca  kardolaba baktı " seni değiştirsek iyi olur iyice yaşlanmışsın bi emekliligi hak ediyorsun  " dedi boş bir zihinle herzaman kendini böyle eşyalarla dertleşerek  konuşarak kendini rahatlatmaya çalışırdı eşyaların insanlardan daha güvenli olduğuna inanırdı haklıda sayıla bilirdi aslında , banyoya doğru yol aldı holün karşısındaydı banyo,   banyoya girdi yine küf kokusu vardı yine burnuna doldu boğan, yutan koku duşunu aldı gardalobun kapagını açtı içinde  krem rengi iç camaşırlarını ve siyah kot pantolonla beyaz bol tişörtünü aldı giyindi  duvarda asılı duran boy aynasınidan kendine baktı büyük bir çöküntü görüyordu kendisinde 22 yaşında olmasına rağmen yaşlanmıs gözüküyordu saçları dalgalı karmel tonlarındaydı burnu ufaktı ucu hafif kalkıktı dudağı kalp şeklini andıran bir pamuk şekere benziyordu gözleri  kehribar rengiydi oldukca güzeldi aslında kendini 15 dakikalık bir  süzgeçten geçirdikten sonra bileğindeki tokayla saçını salaş bir şekilde örüp bağladı deri ceketini giydikten sonra botlarını giydi  kolundaki annesinden yadigar kolsaatine baktı  birazdaha burda beklerse otobüsü kaçıracaktı  seri bir şekilde kapıyı kilitleyip hızlıca binadan çıktı bi sokak ötedeydi durak ,hızlı adımlarla kaldırımdan yol aldı , soğuk yüzüne çarpıyordu hava dünden yağmurlu oldugu için okadar keskin bir hava yoktu durağa gelmişti kimse yoktu durakta hergün burası dolu olurdu bu gün neden böyle durgun diye geçirdi içinden  ama  pek üstünde durmadı dalgın dalgın otobüsü beklerken yolun ortasında ufak bir kız gördü  5,6 yaşlarında Serçeye el salıyordu  ,Serçe sertçe ayaklandı yolun ortasında duran kıza "ordan çekil araba çarpacak !"diye bağırdı tedirgin bir halde, kızın yüzü ciddileşti "masumiyetimizi aldılar ,çaldılar! Onları yokmu sayacaksın " dedi ufak kız  serçe şaşkın gözlerle kıza bakıyordu ,kızın gözleri siyaha büründü Serçe nin yaraları kanamaya başladı çocuğa doğru yürüyordu  çocuk parçalnıyordu kanıyordu her tarafı, Serçe onadoğru yaklaştı durdu çocuk gözden kayboldu Serçe şaşkın şaşkın etrafı gözlüyordu sağına baktıgında beyaz bir transit ona doğru gelerek kornaya basıyordu bir anda belini biri kavradı ve yolun ortasından çekti Serçeyi, yere düşmüşlerdi hayatını kurtaran kişiyle Serçe'nin gözleri kapalıydı sadece durumu kavramaya çalışıyordu, kalbi göğusünü tekmeliyordu yine kader ağına bağlanıyordu orada öylece kala kalıyordu ölmekle ölmemek arasında çelişiyordu yine ölüm bir adım ileride yaşam ise bir adım geride o sadece ortada kalmış ilk adım atanı kucaklayıp kalbine basacaktı, kalbi kan ağlıyordu beyni ise intikam için yaşamayı tercih ediyordu o ufuk çizgisiydi o cinayetin kurbanıydı masumumiyetinin yıl dönümüydü her nefes.



Bu ilk hikayem hatalarım olduysa affınıza sığınıyorum umarım sizin için güzel bir kitap olur

Votelerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum

MASUMİYETİN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin