WHERE'S THE LOVE?

112 16 13
                                    

*3 bölümlük One Shot alacaktır. Belirlikli aralıklarla bölüm atılacaktır.*

THE BLACK EYED PEAS - WHERES THE LOVE? ile okuyabilirsiniz. İyi okumalar.


(Yazardan)

Kan kokusu.

Burnunun içinden damarlarına kadar karışmıştı. Öyle benimsemişti ki bu kokuyu genç ve yaralı olan. Ellerinin arasında beş yaşındaki çocukların kanı vardı, kadınların kanı vardı. O bir katildi kendine göre. İyi olanı yapmaya çalışmıştı her zaman. Sahi, insanların sorunu neydi?

Neden savaşıyorlardı?

Neden birbirlerini öldürmek için, birbirleri ile yarışıyorlardı?

Her şey menapolize edilmişti beyinlerine. Ülkeler arası çekişmeler, siyasi ve politik meseleler, ithalat-ihracat sorunları ve daha nicesi.

Yixing bu olanların arasında en masumuydu.

O Çin uyruklu iken neden Güney Kore ordusuna katılmıştı?

Bu onu vatan haini yapıyordu.

Ancak Yixing için öyle değildi. O her zaman en doğru kararı verdiğini dile getirirdi.

İnsanlar ölüyordu, durmadan. Asya'dan Avrupa'ya herkes birbirini katlediyordu.

Üçüncü dünya savaşı bu muydu?

Ancak bir rivayette Üçüncü Dünya Savaşı hakkında ' tahta silahlar' ile savaşılacak yazıyordu, neden bu kadar teknoloji vardı peki?

Yixing için bu Üçüncü Dünya Savaşı değil, kıyametti.

Kendi gözünün önünde annesini öldürmüşlerdi. Peşine küçük adamı odaya kilitlemişler, annesinin ölüsüne tecavüz etmişlerdi, Yixing tüm sesleri duymuştu. Adamların inleme seslerini, tüm o anda iğrenç gelen cümleleri. Annesinin sesi çıkmıyordu sadece.

Ve ona, annesine bunu yapan millet ile aynı kanı taşıyordu, kendi milleti yapmıştı, orada nasıl dururdu? Nasıl o ülkeye katkı sağlardı?

Maneviyat ve mahremiyet yoksunuydu herkes.

Duygular önemli değildi. Savaş, savaş, savaş. Önemli olan pekişen o üç kelimeydi.

Ancak Yixing kendisinin her zaman farklı bir şekilde dünya için iyi olduğunu düşünür, her zamanda zaferi kendi elleri ile getireceğini düşünürdü.

Ama şimdi olan bütün şey onlarca arkadaşı ile, dost olan insanlar ile yan yana yatıyorlardı. Her şey kanla karışmıştı. Koku çok ağırdı ve Yixing yarasındaki acıdan daha çok bunu düşünüyordu.

Silah sesleri dineli ne kadar olmuştu? Yixing ne kadar süredir o yerde, kıpırdamadan yatıyordu?

Bir gözyaşı geriye düşen başından şakaklarına yol alırken, küçük adam dudaklarını ısırarak sesini bastırmaya çalışıyordu. Şu anki durumu o kadar vahimdiki..

En yakın dostu Kang Wa'yı kurtarmak için bir asker ile mücadeleye girmiş ve en sonunda göğsüne güzel bir kurşun yemişti.

Belki Atatürk'ü bir saat kurtarmıştı ancak Yixing hiçbir şeye sahip değildi ki?

Kang Wa onun ailesiydi. Kore'de tek samimi olduğu kişiydi. Şimdi o altındaydı ve Yixing onun üzerine uzanmış ve sessizce ağlıyordu. Yarası derin miydi? Acı çekiyordu ancak önemli olan bir şey daha vardı.

where's the love  //KrAyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin