Yağmur

14 1 0
                                    

Selamın aleyküm kardeşlerim 😊Zaman darlığı çekiyorum o yüzden araları uzun kaçırıyorum.

Yorumlarınız işimi kolaylaştırır 😊

İyi okumalar 😊

Butik - Harun bey radioda en sevdiği türküyü dinliyor, ben son diktiğim elbiseyi kontrol ediyordum.

Aşan bilir karlı dağın ardını
Çeken bilir ayrılığın derdini
Bülbül niçin aldın gülün nardını?
Gül alıp satmanın zamanı değil!

Gökyüzünü kara bulutlar almış :

-Harun amca
-Söyle, kızım
-Benim işim bitti. Elifi karşılamaya gidicem. Artık çıksam iyi olur.
-Sana zahmet olmayacaksa şu çayımı                 bir daha doldur da öyle çık, kızım.
-Estağfurullah Harun amca. Hemen koyarım. Ne zahmeti?

Harun amcanın çay bardağını kaçtığım gibi geçtim ocağın başına. Maksat gönlü hoş olsun. Az mı emeği var üstümde. 16 yaşımdan beri yanında çalışıyorum. Baba yarısı oldu bana. Hiç zora sokmadı. Gücü yettiğince her işe kendisi koştu. Hep korudu, kolladı.

-Elmas, kızım, Elif nasıl?
-Şükür ALLAHa, Harun amca
-Ne zamandır nerelerde? Hiç uğramıyor vefasız.
-Sınavlar bastırdı. Aynı evin içinde bana uğramıyor. 2 yıl oldu şu ünversitede okuyor. Tüm sınavları başarıyla geçti. Hala stres yapıyor.

Derinden bir kahkaha çekti Harun amca. Yine ciğerlerinden gelen hışıltı gülüşünü yarıda kesti. Biraz öksürüp soluklandıktan sonra sözüne devam etti. Hiç alışamadım onu böyle görmeğe.

-Üstüne gitme. Öyle olacak tabi. Eziyet çekenin gözünden yaş, gönlünden telaş eksik olmaz.

Ve yine top kaledeydi. Okumamış, hatta bir takım değimlerle desek cahil bir insan. Gel gör ki ne diplomalar alı vermiş HAK DERGAHINDAN!!!

Pencereden bakınca Hamitin çay bahçesi görünüyor. Çay bahçesi geçen de dediğim gibi yol kenarındaki söğüt ağacının altında. Harun amca o ağaca her baktığında yüreğine ateş düşüyor sanki. Gözleri yaşarıyor, ağlamamak için parmaklarını tüm gücüyle avucunda sıkıyor, bu sırada rengi kaçıyor, daha bi beter oluyordu. O söğüt ağacının hikayesini bir türlü cesaret edip de soramadım ona. O ağaç bende de silinmez izler bırakmıştı!

Yine bir kaç saniye süren depremden sonra Harun amca sözüne devam etti.

-İnsan doğarken nasıl doğulursa mezarda da öyle boğulur. Cismin taşıdığı ruh mesutsa sen de mesutsun, yoksa çırpın dur bela denizinde ne sesini duyan olur, ne elinin üstüne el koyan.

Ondan böyle umutsuz konuşmaları çok duymuştum. Çocukken zırvalık gibi kabullendiğim bu cümleler zamanla hayatım gerçeği olmuştu.

-Hayat bir filmdir, Elmas. Bu filmde
Sen-baş kahraman
Zaman - senaryo
Ana - baba-set
Aşk-grim
Dost - sözlük
İlk önce senaryoyu iyice bir oku. Her senaryo aynıdır aslında. Sonda iyilik kazanır, kötülük kaybeder. Tıpkı zaman gibi. Aynı bir çizgide akar. Geçmiş, bugün ve yarın. Daha sonra iyilik için yola çıkmış bu sete layık ol. Hiçbir anne-baba evladına kötülük arzu etmez. Eğer vicdanla düşünecek olursak evladını terk eden ebeveynler de bilerek ve ya değil ama evlatlarının iyiliğini sağlıyorlar. İnandırıcı olmasa da bu böyle.
-Nasıl yani?
-Bir düşünsene. Eğer bir anne evladını atıyorsa demek ki, vicdanı yok. O çocuğun vicdansız birinin yanında büyümesi daha mı iyi? Belki o çocuk annesine kızacak. Ama onu dövdüğü, sağlığını, çocukluğunu, hayallerini ve daha bir sürü şeyi değil, sadece annesini aldığı için. Şimdi diyeceksin ki anne daha önemli değil mi?
Olmayan her şeyin nefreti içinde özlem ve merak biriktirir. Sen bunu kabullenemezsin ama karşı karşıya gelince o meraka yenik düşersin. Evet o çocuk hiç bişeyin olmasa bile annesinin hayalini kuracak. Ve onu affetmesi daha kolay olacak. Ve bir gün kendi hayali kurulmasın diye gerçekçi bir grim yapacak. Ama grimin güzel olması şart. Her şey hazırsa geriye replikler kalıyor. Bu sözlüğün içinden doğru olanı bulursa baş kahraman kazanır. Film mutlu sonla biter. Kendi filmimi özetleyince tek bir şey söyleye biliyorum :
Sonu ne olursa olsun benim filmimin yönetmeni sen olduğun için teşekkürler ALLAHım!

Kardeşim Elif Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin