liya bebek

20 1 3
                                    


sabah uyandığımda ağzımdan çıkan ilk cümle ' beyni suratında çıkmış oldu' yani açıkcası bukadarını bende beklemiyodum, benim deli arkadaşlarım hepsi toplanıp yanıma gelmişler.

' ne işiniz var lan sizin burda?'

' sanada günaydın liya' ahh idil ve sitemleri, hiç çekemem sabah sabah.

' prense, hadi kalk seni beleş kahvaltıya götürücem' murat aikımm gelmiş

' murtiiii beni kahvaltıya götür aşkımmm!' diye cırladım resmen beleş kahvaltı dedi

' bi dakka lan, selocan nerde' ben uyandığımda ilk onu görmüş ve beyni suratında çıkmış demiştim.

' kanka,o lavaboya gitti gelir şimdi' idili onaylarcasına baş salladım. bu gördüklerim rüya olamazdı her halde,

' lan, siz niye geldiniz' evet bazen fazla kaba olabiliyorum ama özümde çok duygusalımdır

' kankacım, bütün yazı seninle geçirmeye geldik, yani anlayacağın 3 ay burdayız' başımı bu sözlerin sahibine çevirdim selin odanın kapısının önünde durmuş tepkimi bekliyodu, ama sana istediğini vermiycem, tepki vermedim sadece başımı salladım onlar benim bu halerime alışıkdı nede olsa alınmazlardı umarım.

biraz daha sohbet ettikden sonra üstümü giyindim ve hep beraber yola çıktık, sahil kenarında bır kafeye gelmiştik. Burası çok atlı bir yerdi ne çok küçük nede çok büyük ama çok sıcak ve samşmş bir ortam. Kafamı kaldırdığımda gördüğüm isimle olduğum yere çivilendim çünkü buranın adı benim lakabımla aynıydı ' çakıltaşı' evet bana çakıltaşı derler ne kadar düz ve parlak olsamda insanın ayağını kese bilirim teredütsüz çünkü ben böyle büyümüştüm her ne kadar neşeli olsamda insanlarla aramda hep bir mesafe vardı, ben ailem ve arkadaşlarım dışında insanlardan nefret ederim.

' liya hadi be kanka öldüm açlıktan' ahh murat ne zaman doyura bildikki seni, böyle dediğime bakmayın çok fit ve kaslı bir vücudu var ve çokda yakışıklı buğday tenli ve sarıya çalan gözleri var boyuda uzun yaklaşık 189cm vardır.

' Tamam be geldik niye afguruyosun?' idil ve selin bu dediğime gülerken murat ufak bi tebessüm yollamıştı, ben trabzonluyum, ve açken ben ben değilim snickers açlığını- ne diyom lan ben?

onları daha fazla bekletmeden hemen yanlarına ilerledim ve miranın karşısındaki sandalyeye oturdum, göz ucuyla ona baktığımda biraz tedirgin duruyodu, ben nereye bakıyor diye başımı çevirdiğimde halamın yaşlarında olan çok yakışıklı bir adam gördüm, halam nu adamı seviyor olmayıldı ama nede tedirgindi o zaman?

' garson bakarmısın?' düşüncelerimi bölen selinin garsona seslenişi oldu

'buyrun efendim ne arzu etmişdiniz?' benden 2 yaş büyük duran kıza baktım güzeldi sarı saçları vardı ve iri gri gözler.

' bize 5 tane kahvaltı tabağı ve ortayada 2 posiyon patates tava, menemen ve patatesli gözleme' tek nefeste verdiğim siparişin ardından masada bana mal mal bakan 4 çift göz ve ağzınsan yuh kelimesi çıkan bir garson vardı,

garson kız şaşırdığını belli eden bir ses tonuyla ' tabi efendim, içecek çay getiriyorum' dedi herkezden oynlarcasına ses çıkınca bende bakışlarımı halama çevirdim gözleri dolmuştu ve bana bakıyodu,

' halam iyimisin?'

' iyiyim kuzum, sen eğlenmene bak' dedi

halamın bu hali beni bi halı uzmuştu, acaba neden o adama öyle bakıyodu, eski sevgilisi falanmı ki acaba? ya birbirlerine aşıklarsa ve haberleri yoksa? kızım liya bu işe bi el atmalısın dedi iç sesim ve haklıydıda, izin isteyip kaltım yerimden tezgahın önündeki garson kıza lavabonun nerede olduğunu sordum ve tarif ettiği yere gitmeye çalıştım ama sadece çalıştım çünki bana çarpan bi bedenle az kalsın yere kağpaklanıyodum ama neyseki tuttu beni. Yüzüme en soğuk surat ifademi yerleştirdim ve en soğuk sesimle ilk ben konuştum

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 28, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Çatı katıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin