Somut Acı

1.8K 122 248
                                    

Ellerim titreyerek önüme çektiğim kutuyu açmaya korkan tarafım az daha baskın gelecekken anlık bir cesaret ile kapağını kaldırdım. İçi tamamen bizle doluydu. Her şeyimiz, sırayla. Gözümü açtığımda, dünyayı beraber tattığımda yanımda olan insanla bütün anılarım vardı. Onları tekrar kucaklama isteğiyle parmak uçlarımı yüzeylerinde gezdirdim. Sonrasında elime gelen ilk paketi aldım. Üzerinde kundakta bir bebek ve daha tam ayakta duramadığı belli olan bir çocuk vardı. Jimin Hyung ve ben. Dış kaplamasında olan bu resme gereğinden uzun süre daldığımda silkelenip paketi açtım. İçinden çıkan kaseti sakince yerine yerleştirirken etrafın sakin olduğundan emin oldum. Şuan sadece biz olmalıydık burda. Başlata bastım.

KASET 1

"Jimin onu görmek için gerçekten sabırsızlanıyor. "

Karşıma çıkan annemin yüzüyle hafifçe gülümsedim. Yıllara meydan okusa bile her şeye karşı dik duramıyordu işte. Kamerayı tutan babam kucağına indirdiğinde kendimi gördüm. Muhtemelen hastaneden çıkalı bir ay bile olmamıştı. O süreçte çok yakın dost olan ailelerimiz görüşememiş, yine de annem ve babamdan sonra gördüğüm ve daha sık göreceğim yüzlerin onlar olmasını istercesine ilk onların evine gitmişler. Bu anı anlatmaktan hiç bıkmadıklarından neredeyse her ayrıntısını bilirdim ama bu benim de dinlemekten bıkmama neden olmamıştı hiç. Çünkü bu bizim en büyük ilkimizdi. Onun beni ilk görüşü.

Babam muhtemelen boştaki eliyle kapıyı çaldığında açılan kapı sesinin ardından Park Anne'nin sesini duyduğumda gülümsedim. Artık böyle neşeli konuştuğunu duyamazdınız.

"Aman tanrım ne güzel bir şey bu. "

Anında annemin kucağından aldığında beni hafif kıpırdanışımı görüyordum şimdi. Yine de yüzümde bir huzursuzluk belirtisi olmadan uyumaya devam ediyordum.

Her zaman uykucu bir bebek olduğumu anlatan Jimin hyungun sesini duyar gibi olduğumda sıcacık bir gülümseme sardı dudaklarımı. Dikkatimi tekrar videoya verdiğimde içeriye geçtiklerini gördüm.

"İlk tanışmaları için çok heyecanlıyım. "

Annemin sesinin ardından onaylayan mırıltılarını duyduğumda artık onu görmek için sabırsızlanmaya başlamıştım ki Park Anne bir koltuğa oturdu. Kucağındaki minik bedenimi yanına doğru uzattığında onu gördüm. Siyah saçları ve kırmızı dudaklarıyla oradaydı. Gözlerim dolarken bu anı kaçırmamak için hızlıca kuruladım onları.

"Bak Jimin, bu Jungkook. "

Minik gözleri şaşkınca büyüdüğünde dokunmak için elimi ekrana uzandığımı fark ettim, hızla geri çekerken bu ana geri dönebilmeyi sık sık düşlediğim gelmişti aklıma. Düş olarak kalıyordu, bu video ile yetiniyordum. O an henüz oturmamış sesini duydum. Geriye sarıp tekrar izlerken orayı gözümden düşen bir damlaya engel olamamıştım.

"Anne o çok küçük. "

Annesinin isteği ile kırılmamdan korkar gibi bana doğru uzanan ellerini yakalamak isteğimi bastırmak için tırnaklarımı avucuma batırdığımda videodan ağlama sesleri yükselmeye başlamıştı. En çok onun yanında ağlardım.

"Ben bir şey yapmadım anne. Neden ağlıyor? Ağlamasın. Ağlayınca çok mu üzülmüş oluyor şimdi? "

Çoğu harfi tam çıkaramayan hali ile benim için endişelenmiş olması yıllar sonrasında bile kalbimi sıcacık yapıyorken tatlığı yanaklarını sıkmak istememe sebep oluyordu. Ama yapamazdım, tırnaklarımı avuçlarıma tekrar batırdım.

KASET (Jikook One Shot)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin