"Zoey konuşmamız gereken önemli bir konu var!"Zoey ellerini göğsünün üzerinde birleştirip Kayla'ya baktı. "Konuşalım o halde."
"Burada olmaz!" derken buz mavisi gözleri etrafta gezindi. Ona herşeyi göstererek anlatmanın daha mantıklı olacağını düşünüyordu. Bu yüzden evin yakınındaki orman aklına gelir gelmez bakışlarını Zoey'e çevirdi.
"Beni takip et!"
Parmaklarını genç kızın bileğine dolayıp onu peşinden çekiştirmeye başladığında Zoey ona engel olmaya çalıştı.
"Kayla nereye gidiyoruz? Ormanda ayı ve kurt gibi tehlikeli hayvanların barındığının farkında mısın sen?"
Kayla olduğu yerde durdu. Kurt ve ayı mı? Zavallı kız etrafındaki insan görünümlü yaratıkların yırtıcı hayvanlardan daha tehlikeli olduğunun farkında bile değildi! Yüzündeki donuk ifadesiyle ormanın içine doğru baktı. Görüş alanına giren bir tehlike ya da yabani hayvan sesi duyamıyordu, tamamen güvenli olduğunu anlar anlamaz endişeli gözlerle ormanı izleyen kıza doğru döndü.
"Etrafta yırtıcı hayvan falan yok!"
Zoey dikenlerin arasından geçmeye çalışırken bir yandan da siyah saçlarını kulağının arasına sıkıştırdı.
"Hayvanlar yok belki ama, dikenler oldukça yırtıcı görünüyor."
Eliyle aralarından geçmeye çalıştığı sivri dişli dikenleri işaret etmişti. O sırada Kayla'ya doğru döndüğü için bacağının yanındaki dikeni son anda fark etti fakat dikenden kurtulayım derken bileğini burktu ve dikenlerin üzerine düştü.
Kayla iri gözlerle kolları ve bacakları yırtılmış olan kıza baktı, kanın kırmızılığı ve akışkanlığı yüzünden gözleri dönmüştü. Dönüştüğünü anlar anlamaz kendini kontrol etmeye çalıştı fakat kanın kokusu o kadar taze ve akışkandı ki dayanamadı.
Zoey eliyle kanayan kolunu tutup ayağa kalkmaya çalıştı, başını kaldırıp Kayla'ya baktığındaysa korku dolu gözlerle olduğu yerde kaldı.
Az önce gözleri buz mavisi değil miydi? Peki neden şimdi kırmızıydı?
Kayla'nın lens kullandığını biliyordu fakat lenslerinin yanında olmadığını da biliyordu! Ve lens takacak halde olmadığınıda...
Evden çıkarken gözlerinin buz mavisi olduğunu hatırlıyordu. Fakat hem gözleri hem de yüzündeki ifade değişmişti! Sanki tanıdığı Kayla gitmiş yerine bambaşka bir yaratık gelmiş gibiydi.
Kayla kana karşı öylesine vazgeçilmez bir arzuyla dolmuştu ki delirmek üzeriydi! Bir an gözünün önüne kendini kontrol edemediği o lanet olası gün geldi. İlk dönüştüğü o kahrolası gün! Kız kardeşini ısırıp öldürdüğü o gün! Gözlerini yumup yumruğunu sıktı kuzenini ısırmayacaktı! Bu defa kendini kontrol edecek ve ailesinden birini daha öldürmeyecekti! Zoey kana bulanmış elini ona doğru uzattığında ondan metrelerce geriye doğru sıçradı.
"Neyin var senin? Hiç iyi görünmüyorsun."
"Olduğun yerde kal Zoey!"
Zoey kaşlarını çatmış boş gözlerle Kayla'yı izliyordu. Elini havaya kaldırıp onu işaret etti.
"Gözlerin! Gözlerin evden çıktığımızda kırmızı değildi!"
"Evet!" diye fısıldadı. "Ben bir vampirim Zoey! Daha doğrusu bir melezim! Kanın kölesi olan bir canavarım. Bedeni ve ruhu lanetlenmiş bir canavar..!" Yüzünü buruşturup "Sadece ben değil.." dedikten sonra bakışlarını kaçırdı. Sivri dişleriyle dudağının içini ısırırken, "Damon'da bir canavar!" dedi.
"Sen ne saçmalıyorsun? Beni buraya dalga geçmek için mi çağırdın? Vampirlerin deli uydurması olduğunu herkes bilir! Gerçek hayatta böyle şeyler olmaz!" dediğinde Kayla alayla gülümsedi fakat oldukça buruk bir gülümsemeydi bu.
"Az önce olanları görmedin mi? Az kalsın seni.." devam edemedi. Onu korkutup kendinden uzaklaştırmak istemiyordu! Onu ürkütmeden nasıl açıklayabilirdi ki bu durumu?
"Gözlerinin renginin değişiminden bahsediyorsan eğer senin lens taktığını biliyorum!" dediğin de Kayla gözlerini devirdi.
"Ben hiç lens kullanmadım Zoey. Bu seni kandırmak için kullandığım saçma sapan bir yalandı sadece! Gözlerimin rengi dönüşüm geçirdiğimde, kızdığım da ya da duygusallaştığım da değişiyor. Mantıklı düşünmeye çalış, neden gündüz vakti beni bir yerlere davet ettiğin de bir kez olsun seninle birlikte gelmedim? Ve ya neden evde hiç ışık kullanmıyoruz? Ben cevap vereyim. Çünkü vampirler ışıktan hoşlanmazlar özellikle parlak ışıklardan. Ve güneş! Güneş soluk derilileri yakar! Bir tek ayın ışığı lanetli ruhumuza huzur verir. O yüzden ay ve gece bizi tanımlayan şeydir!"
"Pekala. Bu kadar saçmalık yeter!" deyip arkasını döndüğünde, Kayla hırıltılara dönüşen sesiyle seslendi.
"Bekle! Sana sıradan bir insan olmadığımı kanıtlayacağım!"
Zoey ona doğru döndüğün de üzerindeki gömleğinin düğmelerini çözmeye başladı. Son düğmeyi de çözdükten sonra üzerindeki gömlekten kurtulur kurtulmaz, pantolonuna yöneldi. Mavi kotunu uzun bacaklarından sıyırırken, "Bunu yapmayı hiç istemiyorum. Ama bu söylediklerime inanmanı sağalayacaksa yapacağım!" dedikten sonra dar kotundan kurtulup üstünden çıkardığı kıyafetlerini ağaca astı.
Yüzündeki ifade değişmiş bir şekilde kuzenine baktı. Yüzü ve kasları gerildikten sonra bedeni havaya doğru yükseldi. İnsan bedeni kaybolup yerini devasa bir yaratığa bırakırken, genç kız nefes bile almadan önüne düşen yaratığa baktı. Karşısında duran dev bir kurttu! Siyah ve mavinin karışımı kürkü, keskin gözleri ve sivri köpek dişleriyle tam karşısında duruyordu!
Kayla gerçekten bir canavardı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRİ BENİ ISIRDI
VampireSadece ay ışığı lanetli ruhumuza huzur verir. O yüzden ay ve gece bizi tanımlayan şeydir!