Yine yaş gününün unutulmasından korkan bir kızın hikayesi. Ya da dur kendi doğum gününde rezil olmaktan korkan bir kızın hikayesi mi demeliydik yoksa.
Evet her insanoğlunun her sene doğdu güne denk gelen günde yaptıkları doğum günü partisi bazen eğlenceli bazen de sıkıcı olmuştur.Ama her ne olursa olsun bugün benim doğum günümdü. Ve bugün parti izni alabilmek için annemi zorla ikna etmiştim.Tabii bu pek de kolay olmadı.
Hazırlanmak için odamdan çıkıp doğru banyoya gittim elimi yüzümü yıkadıktan sonra duş almaya karar verdim. Ve hemen duşa girdim.Çıktıktan sonra üstümü giyinip saçlarımı kuruttum saçlarımı yeni kestirmiştim o yüzden kırığım yoktu. Tabii saçlarımı kuruttuktan sonra bonus gibi kabaran saçlarımı sormayın gitsin. Hemen güzelce tarayıp mutfağa gittim. Annemde bana güzelce bir kahvaltı hazırlamıştı. doğum günümle ilgili bir şey dememişti. Oysa her sene doğum günümde kahvaltı yaparken onun tek kızı olduğumu prenses olduğumu zeki olduğumu çocukça bir dille dile getirirdi. Bu oldukça garibime gitmişti.Alışkanlık haline gelmiş bir şeyi duymamak oldukça garip. Kahvaltımı bitirdikten sonra tabakları topladım ve tezgahın üzerine koydum.Odama çıkarken çalan telefonumu açmaya çalışırken ayağım merdivene takıldı ve düştüm. Canım çok acımıştı ama pozitif olmam gerekiyordu nasıl olsa bugün benim doğum günümdü.Arayan Şeyda'ydı. Partinin kesin olup olmayacağını soruyordu.Bende düştüğümü canımın çok yandığını söyledim. Oda hemen geleceğini söyledi. İki dakika sonra zil çaldı. Hemen karşı evde oturduğu için hızlıca gelmişti.Kapıyı zorla açtım annem ortalıkta görünmüyordu belli ki işi vardı.
'' Kızım nasıl becerdin düşmeyi ya çok kötü olmuş bir de bugün senin doğum günün.''
'' Ya odama çıkıyordum o sırada sen aradın telefonu açmaya çalışırken ayağım takıldı düştüm ama iyiyim buz koyarız bir şeyim kalmaz.''
Hemen buzdolabından buz getirmesini rica ettim.O da getirdi ve ayağıma koydu.
'' Yaş günün için her şeyi ayarladın mı ? '' dedi Şeyda.
'' Ayarladım gibi sadece süsleme işi kaldı onu da şimdi seninle süslemeye gideriz.''
'' Tamam olur.''
Şeyda en yakın arkadaşımdı.Karşı evde oturuyordu çocukluk arkadaşıydık.Mavi gözleri ve kumral saçları vardı. Benim saçlarım onun kisine benziyordu ama gözlerim onun kisi gibi olsun çok istemişimdir küçüklüğümden beri. Çünkü çok güzel gözleri vardı.
Şeyda ile doğum günümün olacağı pastaneye gittik ve çok güzel bir şekilde süsledik tek kelime ile muhteşemdi. Çok heyecanlıydım hemen akşam olması için dua ediyordum.Şeyda ile işlerimizi tamamen bitirip hazırlanmak için eve geçtik. Ben hemen elbisemi gardolabımdan çıkarıp giymeye çalıştım. Ama bir türlü fermuarını çekemiyordum. Şeyda da kıyafetlerini almak için eve gitmişti. Hemen aşağı ya indim anneme fermuarımı çekmesini rica ettim oda sabah kinin aksine güler yüzle fermuarımı çekti ve çok yakıştığını söyledi. O sırada zil çaldı Şeyda gelmişti Elinde maşası ve bin tane tel tokayla kapıda dikiliyordu. Hemen birlikte odama çıkıp beni mor sandalyeme oturtup aynamın karşısına sürükledi ve saçlarımı taramaya başladı. Nasıl bir model istediğimi sordu bende her zaman sadelikten yana olduğum için hafif dalgalı bir maşa yapmasını istedim. O da dediğimi hemen yaptı.Bittiğinde çok tatlı olmuştum. Yani umarım olmuştum. Bende Şeyda'nın saçlarına fön çektim. Annemin yanına gittiğimizde birer tene fotoğrafımızı çekti ve çok güzel olduğumuz yüz bin kere dile getirdi. O öyle deyince biz de güzel olduğumuza kesin emin olmuştuk. Ayakkabılarımızı giyip pastaneye gitmek için yola koyulduk ama topuklu ayakkabılarla yürümek oldukça zordu.Ayağım feci şekilde acıyordu. Ama Şeyda sanki hiç canı acımıyorcasına yolda güzelce yürümeye özen gösterdi.
''Of Şeyda ya bu topuklu ayakkabıları senin yüzünden aldım ve canımı çok acıtıyor ben partinin sonuna kadar bunlarla duramam. ''
'' Alış kızım ya güzel olmak o kadar kolay değil ilgi çekmek, güzel olmak istiyorsan buna katlanmalısın ; benim gibi.'' deyip göz kırptı.
Bende biraz mızmızlansam da kendi doğum günü partim de güzel olmak istiyordum. O yüzden canımın yandığını unutmaya çalışarak yoluma devam ettim. Pastaneye vardığımızda süslediğimiz alan gözüme sanki dünkünden daha bir güzel geliyordu.Bir an çok sesli bir şekilde çığlık atmak istedim ama pastanenin sahibi olan Salim abi bize doğru geliyordu onun yanında utanmak istemedim.
'' Her şey tamam bu arada doğum günün kutlu olsun doğum günü kızı. '' dedi ve göz kırptı.Bende ;
'' Çok teşekkür ederim her şey için Salim abi ''dedim ve küçük bir tebessüm ettim o da bana karşılık verdi.
Yavaş yavaş arkadaşlarım gelmeye başlamıştı hepsine '' Hoş geldiniz buyurun.'' demekten gına gelmişti. Pastanenin yarısından fazlası dolmuştu. Sonra Şeyda elinde pasta ile geldi ve herkes bir ağızdan '' İyi ki doğdun Gece...'' diye bağırıyordu. Kalbimin atışını bütün herkes duymuş olmalı ki herkes bana güler yüzle bakıyordu.Çok ama çok mutluydum. Ta ki o, kapıdan girene kadar. Herkes yüzünü benden çevirmiş ona bakıyorlardı. Ve baştan aşağı süzüyorlardı. Hiç birini umursamayıp gözlerini beni ararcasına dolaştırdı. Benimle göz geze gelince beni bulduğunu anladım. Bir an kaçmak istiyordum oradan ama bu imkansızdı kenetlenmiştim. Önümde duran masaya ve onun gözlerine. Bağırsam kimse duymayacaktı sanki. Bir boşluktaydım da sadece ikimiz ve elinde pembe balonlar vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Balon
ChickLitSonu olmayan bir yolun ortasında yapayalnızım. Hemde yalnız kalmaktan korktuğum anda. Kimse duymuyor sesimi. Ne sen ne de bir başkası veriyor ellerini. Belki de beni rezil ettiğin için sevmiyorumdur pembeyi kim bilir. Belki de senden nefret ettiği...