Bir

8 0 0
                                    

"Sağol Elif. Hem beni ordan kurtardığın hem de eve getirdiğin için." Elif arabayı kenara çekip durdurmuştu. Bana bakınca dudaklarına kibar bir gülümseme yayılmıştı.

"Biz sen ne kadar kabul etmesende arkadaşız Miyase. Bir daha böyle şeyler için teşekkür etme." Başımı gülerek salladım. Sanırım bu, iyi gelmişti. Derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım. Elifle vedalaştıktan sonra arabadan indim.

Elif gaza yüklenip giderken arkasından bir süre baktım, ardından eve doğru yürüdüm.

Sitenin girişine geldiğimde bekçi Kemal amcaya başımla selam verdim. O da bana başıyla selam verince kapıyı açmasını bekledim. Site, müstakil dubleks ve tribleks evlerden oluşuyordu. Bizim ki en uçtaki evlerden biriydi. Tam karşımızda ise amcamlar oturuyordu. Annem ve yengem her ne kadar birbirlerinden pek haz etmeselerde dedem sayesinde buna mecburlardı. Dedem ise bizim evde kalıyordu. Annem onun gelini olsa da öz kızı gibiydi.

Bizim eve doğru yaklaşırken bekçi Kemal abinin oğlu Ali ile bizim yan evin oğlu Cenk'in arkadaşları içinde kavga ettiklerini görünce adımlarım hızlandı. Tüm çocuklar Cenk'in adını tezahüratlıyorlardı. Hepsi 12-13 yaşlarındaydı. Yanlarına ulaştığımda çocukları kenara çekip ikisine yöneldim.

İkisini zorla birbirinden ayırırken birbirlerine ettikleri küfürleri duyunca ikisinin de ağzına vurmak istedim. Ali yalnızlığın hıncıyla Cenk'e saldırmaya çalışınca sadece Ali'yi tuttum.

"Noluyor Ali? Utanmıyor musunuz birbirinize küfür etmeye?" Ali'nin dolu gözlerini görünce ne kadar yumuşasamda geri kendime geldim. "Miyase abla, bana piç dedi!" Ali'nin Bunu demesiyle hırsla Cenk'e döndüm. Alayla bize bakıyordu. Bu çocuk her zaman böyleydi, Ali'yle ilk kavgaları da değildi ama bugüne kadar da hiç bu kadar ağır bir laf etmemişti.

"Ne biçim laf lan bu? Yakışıyor mu sana?" Sinirlenmiştim. Bu sinirimi Cenk'te beklemiyor olacak ki şaşırmıştı. Küçüktüler daha ama bizden daha çok şey biliyorlardı. Normalde bir çocukla asla böyle konuşmazdım ama piç lafı çok ağır bir laftı.

"Sana noluyor ki? Yalan mı? Annesinin fuhuşta fotoğrafı çıkmadı mı?" Bunu demesiyle Ali ona saldıracaktı ki tekrar tuttum. Şu an Ali'yi tutmuyor olsaydım kesin vururdum Cenk'e ama Ali'yi zor zapt ediyordum.

"Tamam Ali. Bunlar böyle diyor diye annen kötü bir kadın olacak değil ya ablacım." Ali gözünden bir yaş süzülürken bana baktı. Kafasını göğsüme yaslayıp diğer çocuklara döndüm. "Sizede aferin. Öylece gülerek izliyorsunuz." Bora bir şey söyleyeceği sırada Cenk onu durdurmuştu. Bu çocuk gerçekten baş belasıydı.

"Selin! Sen nasıl böyle gülüyorsun? Yakışıyor mu bu sana?" Selin gülümsemeyi bırakıp olayın ciddiyetini anlamıştı ve arkaya saklanmıştı. Ali, Selin'e aşıktı. Bana bunu söylediğinde tam 10 yaşındaydı ama o günden bu yana buraya babasıyla hep Selin için gelirdi.

"Gel benimle Ali." Ali'yi elinden tutup ordan uzaklaşırken Cenk'in arkamızdan dediklerini kulak ardı ediyordum. Bu yaşta bu bilmişlik de neydi? Bizim evin önüne geldiğimizde Aliye baktım. Sessiz sessiz ağlıyordu. Bahçe kapısını açarken başından öptüm. O benim küçük dostumdu, sırdaştı.

Evin kapısına doğru yürürken Ali'yi durdurdum ve çenesinden tutup bana bakmasını sağladım. "Bana bak eğer ağlamaya devam edersen seni kıçından tavana asarım ve birazdan sana verecek olacağım hediyeyi sana vermem. Döverim bak. Hem böyle yaparak o kılıksıza istediğini vermiş oluyorsun." Ali gülmeye çalışırken burnunu sıktım. Bu hareketi hiç ama hiç sevmezdi.

"Miyase abla ya.." söylenirken kolumu omzuna attım ve evin zilini çaldım. Evden mis gibi kokular geliyordu. Ali'yle birbirimize bakıp keyifle gülerken kapı bir süre sonra açılmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 29, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MARTAVALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin