İddia

39 6 3
                                    

Havuza gitmek için çantamı hazırladım. Damla eve benden önce gelmiş ve Ceydalarla buluşmak için çıkmıştı. Bu yüzden eve döndüğümüzde akşam yemeğimiz olmayacaktı. İçim yemeksizlik hayaliyle burkulmuştu. Annem olsa evde her an yemek olurdu. Nitekim artık ne annem vardı ne de beni bekleyen sıcak yemekler. Artık tamamen tek başımaydım, kendi ayaklarım üzerinde. Birden özgürlüğün verdiği o huzur hissiyle büyük bir coşku yaşadım ama bu kendimle gurur duyduğum kısacık an kapının çalmasıyla son buldu. Damla olamayacağına göre? Koştum ve kapıyı açtım. Nasıl ya!

"Poyraz?.."

"Selam."

"Bu ev olduğunu nereden bildin?"

"Bu sokaktaki başka hiçbir evin bahçesinde dağ gibi yığılmış poşetler yok. Yeni taşınıldığı çok belli."

Güldüm. Ama gergin bir gülümsemeydi bu.

"Şey.. İçeri girmek ister misin?"

"Yok başka zaman artık. Yeni taşındığın için siteyi bilmeme ihtimalini düşünerek seni almaya geldim."

"Evet cidden bilmiyordum. Teşekkür ederim."

"Gidelim mi?"

Başımı olumlu anlamda salladıktan sonra anahtarımı alıp kapıyı çektim ve gergin bir yürüyüş benim için başlamış oldu.Yolda giderken kendimi rahatsız hissediyordum. Ego patlaması dediğim çocuk beni evimden almaya gelmişti. Hem de bunu ondan istememiştim bile. Belki de her zamanki gibi önyargılı davranıyordum. Ben bunları düşünürken arkadan bir el omzuma dokundu. Geriye dönünce Özkan olduğunu gördüm. Gülümsedim. Poyraz'la aramıza girdi ve konuşarak yürüdük. Havuz kapısındaki turnikelere geldiğimizde Özkan kartını basıp hızla Ecrin'in yanına gitti. Ben bastım sonra da Poyraz. Geçtikten sonra fark etmediğim koca su birikintisine bastım ve ayağım kaydı. Tam ben kıç üstü yere yapışırken Poyraz kollarımdan yakaladı ve beni kaldırdı.

Evet hem korkudan hem de heyecandan yüzüm yanıyordu. Sanki az önce hiç birşey olmamış gibi yanımdan geçip Ecrin'in yanındaki bir şezlonga havlusunu serdi. Ben de onun yanındakine.

"Teşekkür ederim. Cidden tam zamanında yetiştin."

"Önemli değil."

Bu kısa cevap pek hoşuma gitmemişti ama yapacak bir şey olmadığının da farkındaydım.Biz kendi aramızda konuşurken Çağla ve Meriç de geldiler. Onlar gelir gelmez havuza girdi. Arkasından Ecrin'le Özkan da girdiler.

"Gel biz de girelim."

"Yok ben girmeyeceğim sen girsene."

"Neden?"

"Karnım hala acıyor."

"Bakabilir miyim?"

Elbisemi çıkardım ve bikiniyle kaldım. Tam göbek deliğimin üzeriyle göğsümün altında birleşen bölgede bir el büyüklüğündeydi. Ama şükür su toplamamıştı.

"Bayağı kötü olmuş. O kahve neden o kadar sıcaktı?"

Olayı özet geçtim. Çok güldü Poyraz. Sonra da lisedeki öğretmenleriyle kavgalarını anlattı. Gülmekten karnım ağrıdı. Bu arada lisedeyken yüzücü olduğunu da öğrendim.

"Karnın çok acımaz ya gel girelim. Bak bayağı eğleniyorlar."

Haklıydı. Deve güreşi yapmaya çalıyorlardı. Tabi bunun için bir erkek daha lazımdı.

"Ya valla ben girmeyeyim."

"Tabi yüzücü olduğumu öğrendin korkuyorsun dimi?"

Bunu gayet ciddi söylemişti. Hiç de bile senden mi korkacağım!

"Saçmalama tabi ki hayır!"

"İnanmıyorum."

"Ya korkmadığımı biliyorsun." dedim ve direk merdivenlerden havuza girdim. Girince yine canım yanmıştı. Sonra buna alışarak Ecrin'in yanına kadar yüzdüm. Beni görünce gülümsedi. Arkamda da Poyraz vardı. O ne ara gelmişti?

"Tamam havuza girdin. Ama eminim nefesini benim kadar uzun süre tutamazsın."

"Ya sen niye benle uğraşıyorsun ki. Tutarım ben var mısın iddiasına?"

"Varım tabi ki. Neyine?"

"Ne bileyim yemek falan işte. Dondurma mesela."

"O kadar küçük bir şey olmaz. Kaybeden kazanana yemek ısmarlasın."

"Valla eğer kaybedersen ısmarlayabilirsin. Ama ben kaybedersem gayet de evde pişiririm. Kusura bakma ama ben buraya kısıtlı bütçeyle gelmiş bir öğrenciyim."

"Öyle olsun. Şartlar eşit olmalı. Sen pişireceksen ben de pişiririm. Ama kaybedeceğimi düşünmüyorum o başka."

Hırslanmıştım ve hemen oyuna geçelim istiyordum. Ecrin hakem olmayı kabul etti ve aynı anda suya daldık. Aşağıdan birbirimize artist artist bakıyorduk. Ama bir süre sonra cidden zorlanmaya başladım. Yemek yapmaya razı olmuştum artık. Tam kafamı yukarı çıkaracakken baktım Poyraz çıktı. Nefes nefeseydik.

"Beren kazandı!" Ecrin elini uzattı ve elimi sıktı.

"Tebrik ederim." dedi Poyraz gülümseyerek.

*****

Eve ilk dönmek isteyen bendim. İlk önce karşı çıktılarsa da fazla diretmediler. Çantamı toplarken Poyraz geldi.

"Ben de seninle geleceğim. "

"Yok ya niye geliyorsun daha herkes burada."

"Geleyim mi demedim, geliyorum dedim."

"Peki sen bilirsin." Hayvan. Tam hayvan. İlle de gelmek istiyorsan düzgün söyle. Dengesiz.

Sessizce yürüdük. Havuz bizim eve uzaktı. Bu kadar yolu onunla yürümek cidden rahatsız hissetiriyordu.

"Hep bu kadar sessiz misin?"

Hayır bu benim dengesiz insanları protesto etme yöntemim Bay Ego.

"Aslında çok konuşkanımdır. Bu yüzden insanlar benden çenemi kapamamı isterler. Ben de buraya sessiz gelip insanlardan azar işitmemeye karar verdim." Gülümsedim. Ama bu gülümsemenin altındaki öfkeyi hissedebileceğinden emindim.

"Bence konuş. İçinde kalmasın. "

"Beni gerçekten çekebileceksen neden olmasın."

Yine bir sessizlik.

"Ne zaman müsaitsin?"

"Ne için?"

"Hatırlıyorsan bugün bir iddia kazandın. Yemek için diyorum."

"Hmm sen ne zaman istersen bana uyar."

"Yarın akşam olsun o zaman."

"Tamam şimdi bana evinizi göster. Kaybolmak istemiyorum. "

"Evde yemeyeceğiz."

"Kendim pişireceğim demiştin."

"Zaten öyle yapacağım."

"Eee sokak ortasında falan mı yiyeceğiz?"

"Yarına kadar sabret. Sürpriz."

Gün BatımıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin