Ne içinde olduğumu bilmiyordum. Bir kaçış mı yoksa bir arayış mı? Yüzünü görmek isterken sesini duymak istemiyorum, sesini duyarken yüzünü görmek istemiyorum, yüzünü görmeyip sesini duymamak istiyorum. Ne istediğimi bilmeyen bir ergen gibiydim ki bu durumdayken öyle olmayı çok isterdim. Boş sokakları ellerim cebimde uzun bir süre dolaştım. Dolaştıkça düşündüm, düşündükçe dolaştım. Bu eylemin getirdiği can sıkıcı baş ağrısı evin yolunu tutmama neden olmuştu.
Belki de bir mektup'la karşılık vermeliydim ama nereye kimin adına yollayacaktım. En önemlisi de onca yaşanmışlık ve takıntıdan sonra adını hala hatırlayamamam. Nasıl hatırlayamıyorum ki? Geceleri adını sayıklayarak uyuduğum, hayallerini kurduğum kadının.
Alkolik tabiri benimle birlikte beden bulmuştu. Ne kadar bira, ne kadar şarap, ne kadar rakı varsa içiyordum marka ilk zamanlar çok önemliydi Tuborg'tan tut, Cumartesi'den, Yeni Rakı'ya... Bir de sigara vardı tabi onada tek'ten başlayıp paket'e atadım daha sonra kesmeyince önce gram sonra kiloya tamamladığım otlar vardı birde... Arkadaşlarımla iletişimim sıfır hatta arkadaşlarımın bile adını unuttum yolda görsem belki tanırım. Ne kadar süredir sarhoşum ne kadar süredi içiyorum bilinmez.
Okuma, yazmayıda zaten gelen mektuplarla, okuduğum kitaplarla aklımda tutuyordum işte bir de arasıra karaladığım şeyler ile. Kağıdı, kalemi alıp küçük masama yerleşmeye çalıştım sandalyenin ayağına takılan yerdeki kıyafetlerden kurtulup masayı elimin tersiyle temizleyıp kağıdı çapraz bir şekilde masanın yüzeyiyle buluşturdum. Kime, nereye gideceği belirsiz bir mektup'un Sevgili...sini yazarak başladım.