Sır iki kişi arasında olup, etrafında kale duvarları varmışcasına kendisini koruyan bir söz yığınıdır. Sırrını ne kadar güvenilir adama verirsen, kalen o kadar yenilmez olur. Ama unutmayın ki, tarihde büyük kalelerinde yıkıldığını gördük. Ve de bazen ikinci kişi üçüncünün de öğrenmesinde pek zarar olmaz deyip ilkinin haberi olmadan sırrı birine daha söyler. Bu sanki iki kişinin olduğu kaleye yanindakinden habersiz adam alıyorsun ve bunu sır olarak saklıyorsun, yani kalenin içinde bir kale daha inşa ediyorsun. Ama tabi bu sırrı yeni bilen kişinin de düşüncesi aynı ola bilir ve kendiside kaleye başka adam ala bilir. Ilk ve son kişi, sırrı iki, Diğerleri ise üç kişinin bildiğini düşünür, ama hepsi yanılan tarafdır. Artık ona sır dememiz bile yanlış, çünki en başda da dediğimiz gibi, sır iki kişinin arasında olan bişeydir. Viris isimli yuvarlak, üzerini okyanusun ve toprak sahesinin bürüdüğü bir dünyada Alpha isimli çok ama çok büyük bir kıtada Neonea isimli dönemin gördüğü en iyi imparatorluklardan biri olan imparatorluğun Neon isimli yine dönemin hatta şimdiye kadar görülen en iyi imparatorlardan birine de böyle bir sır gelmişdi. Kendisine en yakın bildiği muhafızlarından birinin hakkındaydı bu sır - Sör Reno Klisaris'in hakkında, tüm zamanların gördüğü en iyi savaşçı, en onurlu adamlardan biri, "Givaskas Mantafir" körfezinde olan savaşda kralı için kolundan olmuş Sör Joani Klisarisin ve fakir bir aileden de gelse en akıllı kadınlardan biri olan Piera Duesel'in oğlu, "Kaas denizi" savaşında söylentilere göre tek eliyle üç normal kılıç ağırlığındaki "Jasmin" isimli kılıçla bir düzüne adamı yara almadan öldüren Sör Robert Klisaris'in kardeşi, daha çocuk yaşlarından şövalye olan Jon Klisaris'in abisi, impararorun en yakın arkadaşı ve en güvendiği adam, bir seksen beş boyunda, yeşil gözlü, sarışın ve uzun saçlarıyla kızların sevgilisi haline gelmiş bir şövalye ve onun adına bir söylenti çıkıyor. Ama tabi bu kadar ilerlemeden önce Kaos devrinin... a tabi, Kaos devri ne diyeceksiniz. Durun size anlatayım. Bu biraz uzun ola bilir. Siz bir zamandan sonra bişeyin ne zaman olduğunu hatırlamalısınız ve ya bilmelisiniz ki, eskiden olanlardan ders ve ya ilham alasınız ya da bu eskiden olan şeyleri sıkıcı tarih derslerinde dinleyesiniz. Viris'de de böyle bir tarih yazmak için zaman çağlara, çağlar devirlere, devirlerde yıllara bölünmüşdü. Eğer bu dünyada çok önemli bişey oluyorsa, bu yeni devrin başlangıcı demektir. Ama bu önemli şeylerin başında tabi ki, de bu önemli şeyleri hatırlamak için takvimin icadı durur. Takvim icat edildikde, dünyanın ne zamandan beri var olduğunu bilmedikleri için, yılın birden başlamayı tercih ederler. Tabi o zaman sıfır bir sayı değildi, sadece hiç bir şeyi belirtmek için kullanılırdı. O yüzden bildikleri en küçük sayıdan - birden başladılar ve birden öncesini "Bilinmeyen çağ", sonrasını ise "Bilinen çağ" yaptılar ve yıllar geçtikçe bu bilinen çağın kendisi de devrlere bölünmeye başladı. Bilinen çağın ilk devri "Bilim devri" adlanıyordu, çünki bu devrde bir çok şey keşif ve icat edildi. Takvim, tekerlek, kalkan, bir çok ölçü birimi, para, üniversite ve daha neler neler. Bu devrde savaşlar pek olmazdı ve Dahiler denilen birlik de bu devrde kuruldu. Bu birlikde olanlar olağanüstü zekaya sahip insanlardı. Bu birliğin üyesi olmak için Oris Mafinis tarafından BD 66 (bilim devri) yılında kurulan tarihin ilk üniversitesi - "Aksa Nivero dia Gennisae"ni yüksek puanla bitirmek gerekiyordu. Bu üniversitenin isminin eski Garmaence anlamı "Dahilerin Yüksek Okulu"dur. Dahiler kendi aralarında bölünürler. Matesian (matematikçi), Fasian (fizik), Giasperian (kimyacı), Eosaeper (coğrafyacı), Aris (Doktor, bioloq), Floaris (botanik) ve pekde bilinmeyen diğer işlerle uğraşan türleridir bunlar Dahilerin. Ikinci devr birinci devrin - bilim devrinin 228-ci yılında, Amur Shivani'nin - Ünlü coğrafyacı, Viris'in tamamının haritasını yapan ilk kişinin ve dünyanın en güzel kadınlarindan biri olan ve neden kısaboy, kel ve öndeki üç dişi olmayan Amur'u seviyorsun diye sorulduğunda "Kendisi kirli olsada onun kanı temiz, çünki kanı o temiz yüreğinden geçiyor. Aynaya baktığında çirkin birini görüyor ola bilir ama ben onun yeşil aynalarına baktığımda aynadakı ışıltıyı görüyorum, önemli olan bu. O beni seviyor, bende onu" diyerek yirmi binden fazla ordusu olan ve Viris'in o zamana kadar gördüğü en iyi lordlardan biri olan babası Karl Marisie'den tokatı yiyen ve iki gün sonra Amur tarafından kaçırılan Elisa Marisienin oğulları, 18 yıl sonra gitdiği yolculuktan geri dönen ve Rosto dilinde "İlk geri dönen" anlamını taşıyan "Rasdeidi" lakabıyla daha sonralar tanınan, ama önceler pekde bilinmeyen balıkçı Gasar Shivari'nin başka bir yerde başka bir kıta bulması haberini yanında hiç görülmeyen meyvelerle birlikte geldiği gemisinden "Estamar" yani "Buldum" diye bağırarak bildirdiğinde başlar. Bu devir "Ticaret devri" olarak anılır ve tarihler yine birinci yılı gösterir. Bu devrde Iki kıta arasında insanların büyük akını başlar. Bazı şeyler bir kıtada varken diğerinde olmaz, o yüzden de ticaret de bu devrde çok gelişir. Bir kıta "Eski Garmaen"ce ilk anlamını veren "Alpha" adını alırken, diğeri yine aynı dilde yeni anlamını veren "Tatse" olarak adlandırılır. Denizlerde servet çoğaldıkca haliyle korsanlarında sayı artmaya başlar, korsanların sayı artdıkca da şiddetin sayı artar, şiddetin artması savaşı getirir, savaş kaosu ve kaos da bu devrin 437-ci yılının ardından "Kaos devrini" getirir. Bu devir görünüşe göre daha uzun gidecek gibi görünüyor. Normal bir dönemde yılda 4-5 savaş olurken, bu devrde 20-25e çıkar bu sayı, her kes tahta oturmak ister, taht için
dedesini, amcasını, hatta babasını ve kardeşini öldürenler bile vardır ve şuan da bizde bu devrin 454-cü yılındayız. Yüz binlerce adamın öldüğü, milyonlarcasının ise yaralandığı, bütcenin tamamının savaşa gittiği için ülkedekilerin çoğusunun da aç kalarak öldüğü, sadece tek bir kazananı olup, kaybedenlerinse öldüğü, kralların değil, büyük imparatorların savaşdığı bir savaşdan - "7 İmparatorun Savaşı"ndan daha yeni çıkmış kendi oğullarının ölümünü acımasızca izleyip, yine kendi oğlu tarafından acımasızca ölen Katil Kral olarak adlandırılan Kral II Phlipe Erasto'nun oğlu, on beş yaşında kral olan ve on yedi yaşında ilk çocuğunu eline alan , ülkedeki sistemi tamamen değişdirib Kaos devrinde hem savaşları kazanmasını bilen, hemde ülkenin dahili huzurunu sağlayan elle sayılır imparatorlardan biri - İmparator Neon Erasto çok kötü bir olayla karşılaşmış durumdadır. En yakın arkadaşının ve en güvendiği adamın onu satacağını ve baş-başa kaldığı anda ihtişamlı "İkizlerin İlki" kılıcıyla ve ya kim bilir belki de "İkizlerin Diğeri" kılıcıyla kafasını koparıp daha sonra bütün sülalesini kılıçdan geçirip tahta oturacağını duymuşdu. Bunu Neon'a söyleyen Naartik adalarından gelen ve yine herkesin güvendiği bir adam olan Aarin Varos'dur. Ama bunları anlatmadan önce Neon Aarin Varosla ve Sör Reno Klisarisle nasıl tanışdığını ve geçmişerini öğrenmek gerekir. Şimdi tarihi 21 yıl yani KD 433 yılına - Neonun Kral olmasının onuncu yıl dönümü, Alapaspar Doss isimli deli lordun Rigia'daki yani başkent'deki bütün sarışınları öldürdüğü, tarihin en güçlü dövüşçülerinden biri olan Reno Klisaris'le, tarihin poltika ve siyaset açısından en zeki insanı ama dövüşmeyide çok seven Aarin Varos'un Kralın kral olmasının onuncu yılının şerefine düzenlenen ve bundan sonra her on yılda bir düzenlenecek olan en ihtişamlı şövalye turnuvasında - "Baris dia Scriptionae" turnuasında final dövüşü için karşı karşıya geldiği yıla geri çekelim ve neler olmuş bakalım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Grand Legends
FantasyBu bir fantastik kurgu romanıdır. Viris isimli bir dünyada Alpha kıtasında geçen olaylardan, esasen O kıtada olan Neonea ve o imparatorluğun hükümdarı olan Neon'dan bahs eder.