Ellerindeki pembe valizleri çekerken Bir yandan kolarımı dolduran çantaları tanışmaya çalışıyordum kargo arabasından indirilen renkli kutuların hunharca taşındığını görünce hey hey diyerek elinde ayakkabı kutularını taşıyan adamın dikkatini çekmiştim daha dikkatli ol canları yana bilir dediğimde adam sabır çeker biçimde peki hanımefendi dedi oflayarak çekiştirmeye devam ediyordum sonunda kırık beyaz renkteki iki katlı çirkin bir ev göz zevkini bozarken ofladım istanbul un en gözde muhitlerinden birinde otururken buraya kalmıştık ofladım ev çok çirkin di be arkamda durduğunu yeni fark ettiğim babam omuzuma dokunarak sadece bir ay sonra eskisi gibi olacak herşey elindekileri ver bana istersen dediginde elimdekileri almaya çalışan babama kolaylık sağlayıp ona uzatım o içeri girerken bende normalde giyim tarzindan òdün vermemek olan anneme baktım ayağındaki parmaklılarla üzerindeki beyaz şort ve tişörtle bahçedeki ufak şeyleri düzenliyordu tabi buraya ne kadar bahçe denirse bahçedeki havuz mu çoktan özlemiştim bahçeye konulan haşır bahçe setindeki salıncaga oturup sallanmaya başladım bu bir ay hızlı geçmezse intihar edebilirdim fakirlikten intihar eti diye de not düşerler üste cebimdeki telefonun titremesi ile cebimden çıkarıp gelen mesaja tıkladım faturabilgiden gelen mesajla intihar fikri daha samimi gelmişti 1876 fatura mı olurdu ya telefonu geri cebime koyup etrafa bakmaya başladım bahçe cimenlerden oluşuyordu sarmaşıklar ve büyük ağaçlar bahçenin dışardan görülmesini engelliyordu bahçenin girişindeki demir kapı yeni boşandığı belli olan siyah rengiyle parıldıyordu evin dışından birtek bu güzeldi evin boyanan kısmı hoş ve zengin duruyordu en azindan bilegimdeki billelikle oynarken lavin diye seslenen anneme çevirdim gözlerimi eliyle gel işareti yapıyordu yanına yaklaşıp efendim dedim bu listeyi al bu parayı da diyip elime iki yüzlük tutuşturan anneme bune gibisinden baktığımda içeri nin işi bitirmiş biz babanla içeriyi hallderken sende gidip birşeyler al tam arkasını donecekken birşey aklina gelimiş gibi fiyatlarına bakarak al lavin dediginde tamam dedim kapıda duran babamın yanına yaklaşıp ufak bir yagcilikk yaparak elimizde son kalan range over ın Anahtarını alip markete öyle gelmiştim elimdeki market arabasıyla etrafa bakiyordum burası cok ucuzdu be listeyi tamamlayıp birde kendime ufak birşeyler almıştım kasiyer aldiklari mi geçerken arkamda duran iki kızın konuşmasına şahit oluyordum çok büyük bir parti gibi birsey den bahsediyorlardı kasiyer hanım efendi diyince kafamı ona çevirdim 196 lira dediginde cebimdeki parayı uzattip kasadaki poşetleri market arabasına doldurup bagaja yerleştirmistim eve vardigimda bütün ev bitimiş şekilde karşımda duruyordu bahçedeki büyük ihtimal annemin kendi tasarladığı ışıklardan ev no durmuyor diyemezdim burdaki yikik dökük evlere göre en moderni burası dursada kücüklügümden belli alıştıgım koca evle burası ayni değildi babam eşyaları benim yerime taşımıştı içerisi toparlanmış annem duş alıp üzerini değiştirmişti annem elimden tutup benim için hazırladığı odaya getirmişti pembe beyaz oda diğer odama istinaden baya küçük olsada annem üzülmesin diye sesimi cıkarmamıştım beni odada yanlız bıraktığında nekadar yadırgasamda ufak bir duş alıp üzerime geçen sene fransa dan aldığımız ipek takımı giymiş altina da pembe terligimi giymiştim siyah saclarimi tarayıp at kuyruğu yapmış mavi gözlerimin altına krem sürüp annemlerin yanına gitmiştim annem çizim yaparken babam raporları inceliyordu bende telefonu elime alıp şımarıkça koltuğa yayılmıştım telefonda saçma sapan oyalanirken ben açım dediğimde ikiside yemek söyledik dediginde gülümsedim ( şimdibunlar hani batmıştı diyebilirsin ama annesinin ve kendi aksesuarlarını satarak arabayı ve bir banka hesaplarını kurtardıkları için şuanlık o parayı harcıyorlar birde annesine bu ev miras kalmıştı o yüzden bankalar eve el koyamadı ) kapı çaldığında oflayarak yerimden kalktım ne bu kapı açma olayı ya çok itici masadaki parayla birlikte yemekleri alıp mutfak denilebilecek yerdeki masaya elimdekileri koydum annemle babam çok yorgun olduğu için 3 bardak çıkarıp bugün aldığım kolayı dolaptan çıkardım yemekleri güzelce masaya koydugumda annemle babm mutfağa girmişti ikiside yanagımdan opünce gülerek sandalyeye oturdum yemekte bir kaç mevzu konuşulup kapanırken konu benim okuluma gelmişti malesef devlet lisesine gitmek zorundaydım babam bu konuyu açınca moralim bozulsada çaktırmamaya çalıştım ve o gece o şekilde sonlandi
Haftasonu boyunca dışarı çıkmamış belli aralıklarla sıkıntıdan ders bile çalışmıştım sonunda pazartesi sabahı uyandığımda siyah yüksek bel şort la asker yeşili yarım tişörtümü giyimiş gorunuyordum siyah saçlarımı duzlestirip güzel bir makyaj yaptım siyah deri sırt Çantamı takıp ayakkabılarımı giyip babam ların yanına gittiğimde ikiside hazırlanmış beni bekliyorlardı babam göbek piercing mi gösterip onu takmadan hiç
hoşlanmıyorum derken annem bana aldıkları okul formasını sormuştu o forma değil bildiğin yer beziydi diye haykırmak yerine direk çòpe atmıştım evden çıkarken annem ev anahtarını ve birazcık para verdiğinde sakın kaybetme diye uyarılarda bulunmuştusonunda yıkık dökük okulun önünde duran arabayı herkes izliyordu oflayarak arabadan inip okula dogru yürüyordumki erkeklerin öküz bakışları ile kızların ise o bu kaltak kim bakışları ile okulun içine grip yürümeye başladım ve 11-C sınıfı ilk kattaydı diger okulumla karşılaştırarak olsam bu okul sancaktar kolejinin S bile etmezdi sınıfta erkekli kızlı muhabbet eden gurup beni gòrünce sesleri kesilmişti gözüme kestirdigim boş sıraya oturup telefonumu açtım insanların beni izlediğini fark ediyordum bakır rengi saçlarıyla sıraya yanaşan biri olduğunu görünce kafamı kaldırdım şey dedi kız orası benim yerim diye sırayı gösterince yapmacık gülümsememle ah öyle mi dediğimde kafasını salladı gülümsemem anında kaybolurken artık benim dedim kız birşey söylemeden öndeki sıraya oturduğunda bende sırada bacaklarımı uzatmış telefonuyla oynamaya devam ediyordumki içeri giren kırmızı etekli kadınla birlikte telefonu çantama atıp oturuşumu düzeltin çantamı kenarima koydum hocanın gözleri beni bulurken kalk kendini tanıt dediginde oturduğum yerden lavin dinçer dediğimde kadın ilgisini çekmiş gibi harun dinçerin kızısın degilmi dediginde evet dedim masaya yaslanıp bir ara babanla tanışmak isterim doğrusu dediginde o sizinle tanışmak istemez dedigimde kadının suratı beni güldürmeye yetmişti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENKAZ
Teen Fiction" Ya Şeytan yaratıcıya Aşıksa ve sevgisini paylaşmak istemedigi için bukadar kibirli ve kötüyse ?"