Ağır çaTallar

AĞIR ÇATALLAR

Ağır ÇaTallar

.....Bitimli bir gerçeklikse yaşam, en büyük komedidir hırslarımız uğruna fazladan harcadığımız zaman.
Tercihlerimiz! ihtimaller üzerine kurgulanmış kısa filmlerdir.
Fazladan istediğimiz her şey ve bunların tutulmalarıdır,aklımızı yalpalatan.
Oysaki basittir yaşam,basit yaşayabiliyorsan

ağır çatalların çıkardığı ses toktur
çatalda toktur,bulunduğu sofradakilerde...
yalnız,zenginlerin bolluk içindeki masalarında,
arz-ı endam ederler,
sadık metresler gibi...

bir ses, bir ışık, bir tokluktur.
yoksulluktan çalınmış,misli sisli bir tokluk...

tartarsın elinle,
belki bir diplomatın verdiği yemekte,
dersin ki ağır! çok ağır!
bundan iyi bir usta üç çatal çıkarır....

yemeği yerken anında,
adaleti üçe ayırırsın aklında.
senin nezaket tabağın gelirken masaya.
gümüş çatalın kuvvetli ışığı,
vururken gerdanına...

geçmiş,geçmemiş ve gelecek
sana (siz) dendiği bir sırada saygıdan değil,
para karşılığında
yüzü yakın doğulu olan,
uzak bir garsonun çıplak bakışından,
utanırsın! ellerin örter edebe dair yerlerini.
kahredersin kendini.

elimde tuttuğum çatalın fazladan ağırlı,
kimin alın teri?

ayağa kalkar söz alırsın;
aslında elimizde tuttuğumuz çatal,
mülteci bir çocuğun akşam yemeği...

az önce ki büyü bozulur bir anda,
sessiz bir çığlık duyulur SUS!
gözlerdeki anlamlı bakışlar,
bir kusma nöbeti gibi kaybolur...

ışık söner perde kapanır,
ağır çatalların tok sesleri,
bir hayal kırıklığına susar...
topuklu bardaklardan bir yudum su genzi ıslatır..
kuruyan genzi...

neden kuruduğunu bilen,sadece kuruyanın kendisi
içlerinde bir yerde terazinin kefesine,
tekme atan bir mülteci çocuk, göz kırpar,tebessüm eder onlara
ışıkları sönmüş sofrada...

an yaşanır,sadece bir an...
genzi kurutan cümlenin ardından

tez elden sen anlamadan,
sandalyeni çeker biri zarafetle altından,
bağır kanır gitmenin zamanı gelmiştir,
bol ışıklı balodan
sus! beni rezil ettin lan...

küçük bir manifesto yazılır ardından,
az önce kompliman yapanlar tarafından...
deli desem değil, kuzum meczup galiba
giderken çatalı da cebine koydu garibim ya! ..

Melike Şahnaz