Eylülden Sonra Aşk

4.1K 193 38
                                    

-1-

GİRİŞ

“Git dediğimde kalmayı öğren. Sevmesem git demem zaten.”

Hayatım boyunca aile kavramını bir türlü anlayamadım. Ya annem bir yandan çekiştirdi beni. Ya da babam götürdü hayallerimi bir taraflara. Hiçbir zaman aynı sofrada kahvaltı edemedik adam akıllı. Aşkın ne olduğunu unutur olduk. Ben hiç aşık olmadım mesela. Belkide aşık olmaktan korktum. Bir adama bağlanmak çok fazla geldi sanırım. Mesela ben gereğinden fazla hayaller kurmadım. Kurarsam eğer başkalarının hayallerinden çalacağımı düşündüm. O yüzden kurmadım. Bu zamana kadar çok fazla erkekle çıktım, hiç aşık olmadan. Hoşlandığım çocuklar bir anda hep itici çocuklar olmaya başladı. En uzun ilişkim on dört gün iki saat sürdü mesela. Bakmayın sayılara fazla takılırım ben. Babamdan kalma bir alışkanlık bu. Neyse. Altmış sekiz çocukla çıktım mesela. Bir tanesini bile unutamadım demedim asla. Hepsini çoktan unuttum. Hiçbir erkek için gözyaşı dökmedim. Gözyaşı dökmeyide sevmem zaten. En son babamın cenazesinde ağlamıştım. Acılarımla boğuşsam bile kendi içimde, asla ağlamaktan yana olmam. Çok fazla arkadaşım yoktur. Kızlarla pek iyi anlaşamam zaten. O yüzden erkek arkadaş çevrem daha fazladır. Bir sevgilim vardı diye cümlelere başlamam genelde arkadaşlarımın yanında. Ta ki o girene kadar hayatıma. Altmış dokuzuncuyu unutamadım mesela. Adım Eylül. On altı yaşındayım. Kumral, ela gözlü, yüz yetmiş beş santim boylarında bir kızım. Tek eksik yönüm hareketlerimin, duygularımın önüne geçmesi sanırım. Hiçbir zaman duygularımla hareket eden biri olmadım. Altmış dokuncu çocuğada aşık değilim aslında. Sadece hoşlanıyorum. Çocuk bilse belki istemez bile. Erkekler konusunda tuttuğunu kopartan cinslerdenim diyebilirim. Bu seferde öyle olucak gibi. İnternetten tanıdım ve gözüme kestirdim çocuğu. Yakışıklı bir çocuk değil aslında. Sadece elde etme çabam var. Erkekler konusunda böyleyim. Bir erkeği elde ederim. Sonrada bırakırım. Felsefemde erkeklerden öç almak gibi duygular var sanırım. Babamı pek sevmem gibi gözüksede dışardan, aslında çok babacı bir kızdım. Ta ki ölene kadar. Öldükten sonra onu hiç sevmedim. Saçma sapan bir hastalıkla başa çıkamadı. Bana bıraktığı tek şey boynumdan ne olursa olsun hiç çıkarmadığım kelebek kolye oldu. Pek fazla batıl inançlara inanmasamda bu kolyenin bana uğur getirdiğine inanıyorum. Annem en yakın arkadaşım gibidir. Herşeyimi bilir. Uyuşturucu bağımlısı olduğumu bile. Annem ve abimde benden biri. Onlarıda alıştırdım bu lanet şeye. Beyaz benim en yakın dostum gibi. O olmadan asla yaşayamam dediğim tek şey. Beyaz benim sevgilim gibi. Aşkı tattığım tek şey. Aşkı bulduğum tek şey. Beni cesaretlendiren tek şey. Yazmama sebep olan tek şey. Uzun uzun cümleler kurmama sebep olan tek şey. Yani kısacası hayatımı yansıtabildiğim tek şey uyuşturucu. Bunları neden yazıyorum biliyor musun? Uyuşturucuyu sev diye değil. Uyuşturucudan nefret et diye. Sakın beyazı sevme diye. Beyazı seversen siyahıda sevmek zorunda kalırsın. Hayatın kararır diye söylüyorum. Peki şimdi soruyorsan sen neden bu kadar beyazı seviyorsun, siyahı göze alarak diye. Ben beyazı istemesemde, beyaz beni hiç bırakmıyor çünkü. Ben sana sürekli bizim iyiliğimizden bahsedicem. İster anla ister anlama ama dediklerimi yap. Görürsün çok mutlu olucaksın.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 10, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Eylülden Sonra AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin