FEDAKAR

16 1 0
                                    


  Sene MS 1450 civarı . Tahminen Osmanlı topraklarında bulunan Bursa şehrin de maddi bakımından orta kesimden olan bir genç vardır . Bu gençin ismi Sefa dır . Sefa tek annesiyle yaşamaktadır . Sefa nın babası çeşitli hastalıklardan dolayı vefaat etmiştir . Sefa nın iki ablası daha vardır . Sefa nın kardeşleri ikisi de evlenip göç etmiştir . Sefa çeşitli bilim medreselerinde ders almış ve ders vermiştir . Bir de en yakın arkadaşı vardır . En yakın arkadaşının ismi Ahmet dir . Ahmet eğitim amaçlı şuan ki Rusya Devleti topraklarında bulunan bir Rus okuluna gitmiştir . Sefa geçimini medreselerde ve devlet makamlarında yazar olarak görev alır . Dil tercümanlığında epey bir eğitim alıpbu işten para kazanmaktadır . Sefa nın en büyük hayali Avrupa toplarında keşife çıkmaktır ama bu isteği bu arzusuna yakınları olsun ,arkadaşları olsun imkansız gözüyle bakarlardı . Çünkü Osmanlı Devleti Constantinapolis(İstanbul) alma eşiğindeydi , Asya ve Avrupa kıtasının köprüsü olan bir konum söz konusuydu . Sefa bir gün sarayda iken , O anki padişah Fatih Sultan Mehmet Han'ın altındaki devlet adamlarına bir mektup hazırlamalarını isterken duyar . Bu mehtup Osmanlı Devletine savaşta yardım edecek bir devlete hitaben yazıldığını öğrenir . Emir verildikten sonra saraydaki bütün baş yazarları ve tercümanları yanlarına isterler . Onlara şunları söyler '' En Yüce Padişahımızın elçileri . Padişahımız bize savaşta müttefik aramakta , bu aradığı müttefiklerin güvenilir ve güçlü olması lazım . Biz düşündük taşındık Kafkasya nın yukarısında bulunan Türk Birlikleri , İskandinav ülkelerinde bulunan çeşitli güçlü birlikler ve Doğu Asya da bulunan Türk dostu Çin birlikleridir . Bu ülkelere Padişahımızın ağzından birlik mesajı hazırlayıp tercüme edin ve bizzat elçilerimizle iletin '' der. Bunu duyan Sefa havalara uçar . Belkide aradığı fırsat bu hem de yakın arkadaşı olan Ahmet'i de görebilecek ve onunla gezecek idi . Hemen saraydaki Ömer hocasına koşar ve ;

- ''Hocam , ben bu iş için biçilmiş kaftanım '' der Sefa .

Hocasıda ;

- Bir tabessüm ile '' Ne işi Sefa ? '' der Sefa'nın hocası .

Sefa ;

- '' Hocam , içerde konuşulanları duydum , ben az da olsa Rusça ve İngilizce biliyorum . '' der hocasına Sefa .

Ömer Hoca ;

- '' Daha genç birisin , ve tek anneni bırakıp nereye gidersin '' der Ömer hoca .

Sefa bir öfkeyle ;

-'' Biliyorum hocam ama bir daha bu fırsat geçmez elime ! '' der

Ömer Hoca kafasını kaşıyıp ;

-'' Tamam bir şartla olur , bana sadece Doğu Asya görevi verildi , benim le sadece asyaya gelebilirsin'' der .

Sefa kısık bir sesle ;

-'' O da olur hocam '' der . Ama Sefa'nın aklında sadece Asya görevi yoktur . Rusya'ya gidip en yakın arkadaşı Ahmet'i de alıp , bir Avrupa gezisine çıkmaktır . Aradan bir hafta geçer ve mektuplar hazırlanır . Sabah daha güneş doğmadan yola çıkılacaktır . Gitmeden önceki gece Sefa , annesi ile bütün geçe konuşup dertleşmişlerdir . Ve sabah olmaya yakın Bursa'nın doğusunda Sefa , Ömer Hoca ve yanlarında 4 asker ile bir dere kıyısında yol öncesi , yol planlarını konuşurlar . Plan şudur ; Yolumuzdan şaşmamak , bir birimizi ölesiye kollamak ve bir birimizden hiç ayrılmamak dır . Bir şeyler atıştırdıktan sonra yola çıkmaya başlarlar . Türk dostu Çin Birliklerine , eski ipek yolundan ulaşacaktırlar .Bu yolculuk yaklaşık 1 yada 2 aylarını alacaktır . Yolculuğa başlar başlamaz kış dönemi olduğu için hava koşulları yüzünden sıkıntı çekmektedirler.Sefa ve Hocası Ömer Bey , yolda sanki bir görev için değilde , eğitim amaçlı bir gezi gibi bu yolculukta Ömer Bey Sefa'ya geçtikleri yerden bilgiler verir . Bu durum Sefa için bir hazinedir . Hem yeni başka ülkeler ve insanlar görmek hem de en sevdiği hocasıyla birlikte olmaktır . Sefa her geçtiği yeri not alıp , o geçtiği yerleri öğrenmektedir . Geçtikleri yolların bazı yerleri düşman devletler sınırlarıdır . Ama düşman askerleri bizimkilere bir şey yapamamaktadır . Onlar birer tehdit değil sadece elçi olup ve elçi mühürleri vardı . Gel zaman git zaman Hindistan'ın üst kısımında bulunan Yongbi çölüne ulaşmışlardır . Bu çöl de haydutlar ve ismini bile duymadıkları vahşi hayvanlar vardır . Bu çölü develer ile geçecektirler . Çölü geçmeden önce su ve yiyeçek depolamaları gerekmektedir . Develerin 2 sinini sırf ihtiyaç malzemeleri için yüklerler . Hazırlık bittikten sonra çöle giriş yaparlar . Çölde 4 askerin tedbirli olması gerekir , haydutlar sayıca çoklar ve güçlüdür . Çölde ilerlerken eski ticaret adamlarının hazırladıkları harabe bir ev bulurlar . Bu ev ticaret adamlarının konakladığı yerdir . Ömer Hoca askerlere dönüp ;

- '' Burada biraz durup dinlenelim '' der .Develeri bağlayıp içeriye erzakları taşırlar . Sabahları çok sıcak olup geceleride tam tersi çok soğuk bir havaya sahip idi çöl .

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 31, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BİR AŞK UĞRUNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin