Kardeşim çok üşümüştü onu ısıtacak bir şeyler bulmalıydım annem ve babam ben 6 yaşındayken hayatlarını kaybettiler çok iyi ve zengin bir hayatımız vardı. Annem ve babam öldükten sonra artık akrabalarımızda bizi istemiyodu. kardeşim taylorla bir ben kaldık akrabalarımızın hepsi para göz oldukları için hiçbiri, annem ve babam öldükten sonra yüzümüze bakmadılar oysa ki annem ve babamla çok iyi anlaşırlardı. birden 'gümmm' sesi geldi arkamı döndüm sanırım deprem oluyordu aman tanrım hemen kardeşimi alıp çıktım dışarıya bütün komşular dışarıdaydı bir kulübemiz vardı oda yıkılmıştı hiç birşeyimiz kalmamıştı üstümüzdeki elbiseler bile eskimişti. birden arkamda biri:
-paula, paula. diye seslendi arkamı döndüm anton amcamın oğlu alandı bu, onun burada ne işi vardı. evet babam ve annem öldükten sonra amcam bile evine almadı bizi ve dedimki:
-ne var ne istiyorsun dalgamı geçiceksin hadi geç zaten hayattan bıkmışım sen geçsen ne olur.
-hayır dalga geçmeyeceğim babam seni çağırıyor.
-git söyle o babana sizden merhamet etmenizi beklemiyoruz artık o benim amcam falan değil onun amcalığı annem ve babam öldükten sonra bitti.
-off paula saçmalama, bırak gurur yapmayıda koş babam seni çağırıyor hadi çabuk gidelim.
-tamam hadi gidelim o zaman. Dedim ve taylor alan ve ben anton amcamın evine doğru yürüdük.
ANTON AMCANIN EVİNDE
Anton amcanın evine gelmiştik. kapıyı çaldı alan,içeriye girdik. anton amcayı görmeyeli uzun zaman olmuştu. gözlüklerini eline almış camın önünde dikilmiş bizi bekliyordu heralde:
-demek geldiniz.
-evet geldik ne var neden çağırdın bizi, bikez daha ssırtımızdan mı bıçaklayacaksın bizi annemle babam öldükten sonra onlara hiyanet edip şirketlerini alıp sattığın yetmedimi. sn ne biçim bir amcasın bizi sokaklara atttın dedim. anton amca sinirlenmişti sanki taylor ve alan dışarıya çıktılar. alanın anneside mutfaktaydı. anton amca bana doğru yaklaştık ben korkmuştum ve bana:
-sen, daha hiç birşey bilmiyorsun o yüzden küçüçük yaşınla herşeye karışma anladınmı? her neyse seni buraya çağırmamın nedeni sizin bu şehirden gitmenizi istiyorum nereye gidiyorsanız gidin. bu şehirden hemen gidin dedi. ben'' bizi kovamassın bunu yapamassın'' dedim. anton amca:
- bak burda kalmana izin veremem anladın mı? kasabada ki bütün insanlar beni konuşuyor biliyorsun ki ben zengin biriyim adım heryerde geçer o yüzden beni daha fazla rezil etmene izin vermiyeceğim paula kardeşin tayloruda al ve defol git. dedi.
-merak etme zaten görüyorumki deprem seni çok sarsmış neyseki fazla deprem olmadı zaten kulübemiz küçük olduğu için ufacık bir depremde yıkıldı kardeşimide alıp gideceğim buradan ve bir daha buraya dönmeyeceğim. dedim ve dışarıya çıktım. alan:
- ne oldu ne dedi babam sana.
-burdan gitmemizi istedi.
-sen ne dedin peki gitmeyeceksin öyle değilmi.
- sevinebilirsin kardeşimide alıp gideceğim buradan, hadi taylor gel
- paula paula! dur bekle nereye gidiyorsun. dedi arkamı dönmeden o sokaktan çıktım neyseki cebimde biraz para vardı. bilet almaya yetiyordu bir parka gitti taylora ceketimi verdim. bir yere oturup kucağımda uyuya kaldı taylor ingilterede yaşıyorduk evet güzel bir ülke ama zenginlere bizde eskiden zengindik dediğim gibi annemle babam öldükten sonra bütük mirazımızı anton amcam aldı diğer akrabalarımda başka ülkede yaşıyordu canadaya gidicez kardeşimle buraya en yakın şehir canada çünkü 1999 doğumluyum kardeşim de 2007 doğumlu evet çok küçük kimse bizi evine almıyor çok dedim bari kardeşimi alın dedim ama kimse dinlememişti herkes'' biliyorsun paula halimizi kendimize bile bakamıyoruz neden anton amcana gitmiyorsun'' cevabını veriyorlar. sabah oldu zaman nasıl geçti çok üşüdüm '' taylor hadi taylor kalk sabah oldu daha canadaya gideceğiz'' taylor uyanmıştı hemen bir otobüs bileti almaya gittik. buraya en yakın olana. sonunda geldik içeriye girdim tayloru da aldım.
- bize 2 tane bilet lütfen bukadar paramız var.
-sen benimle dalgamı geçiyorsun burda bir kişilik bilet parası var.
- lütfen bize yardımcı olun kardeşimi kucağıma alırım.
- peki tamam al şu biletide git. dedi hemen çıktık ve otobüse bindik yola çıktık canadada teyzemler yaşıyordu onlar bizi sever bizi kabul edeceklerinden eminim. 5 saat oldu taylor uyumuştu yolculuk bitti.
TEYZEMİN EVİNDE
Otobüsten indikten sonra teyzemin evinin adresini insanlara sora sora öğrendik ve sonunda teyzemin evinin önüne geldik teyzemin adı susan çok iyi bir kadındır ama bu zamana kadar huyu değişmiş olabilir taylor çok yorulmuştu teyzem susanın evinin kapısını çaldık teyzem değil başka bir adam açtı kapıyı:
-Ne var ne istiyorsunuz?
-şey ben susan brown a bakmıştım
-kimsin sen nerden tanıyosun susan brownu
-benim teyzem olur kendisi
-ne teyzenmi demek o velet sensin ha burda kalmaya geldiysen burda size vericek yerimiz yok hadi başka kapıya dedi. arkadan teyzem geldi ''teyze!'' diyerek ona sarıldım teyzem beni evine kabul etmemiş gibiydi isteksiz bir şekilde sarıldı ve:
-sizin burada ne işiniz var.
- yanına geldik teyze anton amcam bizi şehirden kovdu.
- ondan da o beklenirdi zaten tamam geçin içeri! dedi kızgın bir şekilde teyzem çok değişmişti çok üzüldüm kendimi suçladım '' neden haber vermeden geldimki zaten'' dedim kendi kendime. içeri girdiğimde 1 çocuk vardı benim yaşlarımdaydı. Teyzem bağırdı:
-hadi paula taylor gelin odanız burası!
-tamam teyze dedim. Susan teyzem çok değişmişti bize neden kötù davranıyordu susan teyzenin verdiği odaya girdim oda çok bakımsızdı. Dolapta vardı odada taylor ve ben üstümüzü değiştirip odaya indik.yemek masasına oturduk. Teyzem"sizi okula kayıt ettim bundan sonra okula gidiceksiniz oğlumla birlikte" dedi ve böylece okul hayatım başlamış oldu okulla aram iyi değildir aslında ama bu fakirliği yaşayınca okumaya karar verdim.
Okulun ilk gùnü
Okulun ilk günü çok heyecanlaydım susan teyzemin oğlu taylor ve ben okula gittik susan teyzem de okula gelmişti bizi okula kayıt etmek için gelmişti müdürün odasına gittik ve kayıt olduk.