bir daha normal bölüm yazmam diye bir şey dediysem o lafımı yiyip yutuyor ,bölümü beğenmenizi umuyorum:") biraz romantikli oldu..
desteğiniz ve ilginiz için teşekkür ederim sizi seviyom
jungcock: hyung eğer yanına geldiğimi söylesem buna ne tepki verirdin?
taetaek: buna inanacağımı düşünmedin değil mi?
jungcock: hyung niye inanmıyorsun:(
taetaek: üşendim üşenmesem screenshot atardım:"D
jungcock: o zaman ben geri döneyim?
taetaek: ciddi misin yani cidden busanda mısın
jungcock: hayır:d
taetaek: sen cidden dayaklıksın
jungcock: birkaç şaplağa hayır demeyeceğimi biliyorsun(;
taetaek: seni şaplaklamayacağımı biliyorsun:")
jungcock: hyung ama gerçekten busandayım
taetaek: sen hani gelemezdin yani kötü hatıralar?
jungcock: kötü hatıralarımı atmak için seninle iyi hatıralar yaratmalıyım
taetaek: bu şimdiye dek söylediğin en romantik cümleydi?
jungcock: evine geldim benim aksime müstakil bir evin varmış:")
taetaek: sen ciddisin
jungcock: hadi ama sana tekrar şaka yapmam aşağıya mı inmek istersin yukarı mı çıkayım?
taetaek: şu an üzerimde sadece havlu var sen çıksan daha iyi sanırım bir saniye kapı çalıyor
taetaek çevrimdışı.
taehyung'un kapıyı açmasını beklerken bir hayli heyecanlı hissediyordum. üzerinde sadece havlu vardı. SADECE!
aslında taehyung'a mesaj atana kadar modum düşüktü. yolda giderken gördüğüm her yer bana eski hatıralarımı hatırlatmıştı. eski ve kötü olanlar. fakat biliyordum ki, taehyung benimle olduğu müddetçe onları düşünmeyecektim bile.
"jungkook, bu gelişinin özel bir sebebi var mı?"
"sen varsın işte. bundan özel bir sebep olabilir mi?"
kollarımın arasındaki sevgilime sıkıca sarılırken söyledim. bu romantiklik neyin nesiydi ben de bilmiyordum. sadece...sevildiğini hissettirmek istiyordum.
"çok romantiğiz bakıyorum?"
"seni etkileyip yatağa atacağım," gözlerimi kırpıp devam ettim. "zaten yarı çıplaksın."
sahi şu an nasıl kendimi tutabiliyordum bilmiyordum. taehyung karşımda sadece eşofmanıyla duruyor -ki keşke sadece havluyla dursaydı- saçları yarı ıslak ve nefes kesici gözüküyor.
beni koltuğa doğru ittirdiğinde aklımın başka yerlere kaymadığını söylemek büyük bir yalan olurdu.
"sen ve ben..." sırtımı göğsüne bastırmıştı. "zaman gittikçe birbirimize benziyoruz." bunu neden söylediğini anlamamıştım. fakat sorgulamayarak ona katıldım.
"sonunda bir bütün olacağız." bu söylediğim kişisine göre romantik de algılanabilirdi fesat da, fark etmezdi.
"bu saatte," yanaklarımda gezinen parmaklarını hissettim. "neden burdasın jungkook-ah?"
etkilendiğimi itiraf etmeliyim. saat gece on bir ya da on iki olmalıydı. bu saatte neden geldiğimi ben de bilmiyordum. gecem onunla geçsin istemiş olabilirim.
"gündüz ya da gece fark etmeksizin yanında olacağımı bil istedim."
"bahar gibi gülümsememe sebep oluyorsun." güzel gülüşünü bana bahşetmişti. gözlerindeki huzuru, kalp atışlarındaki hızlanmayı fark etmiştim. bir kez daha mı aşık olmuştum? kesinlikle.
"nerede, ne zaman, ne şekilde olursak olalım...bir önemi olmadığını biliyorsun." dudaklarımızı birleştirirken mırıldandım. "seni her zaman seveceğim."
dudaklarını yavaşça öperken aklımda gerçekten bel altı düşünceler yoktu. odaklandığım tek şey ensemdeki elleri ve kalplerimizin atışlarıydı. aklımda seksüel hiçbie düşünce yoktu, sevgimi hissettirmekti öncelikli amacım.
"jungkook-ah." gözlerime baktı. "ben sana aşığım."
beğendiniz mi? keşke bunu final yapsaydım:")
sizi seviyorumm
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.