Haksızlık Sayılır Mı?

20 1 0
                                    


Bilemiyorum, hakikaten bir noktadan sonra zihnimin bana oyun oynadığına yemi edebilirdim. Zaten aklım bu kadar yüksek olabilmek için çaba bile harcamamıştı asıl problem sayabileceğimiz yan da bu. En azından haberim olurdu. Pekala içimdeki yani zihnimin en berrak noktasındaki o güzel adamı öldürdüm. Keşke kendimi de öldürseydim dedirten bir saçmalıktı. Saçma insanlar işte. Neden bir şeyi yapmak için milyonlarcasına sorup karar verirsin ki? Yap şu saçmalığı. Zaten pişman olacağız. Seçim yapmanın tiksintisi bu, ne yaparsan yap sonunda pişman olacaksın ve arkana bakıp "olabilir miydi?" diyeceksin. Her neyse ihtimalleri tartışmak için burada dikildiğimi sanmıyorum çünkü daha fazlası var, olmalı bir bağlamda.

Peki neydi bu 'güzel insan?' kimdi demiyorum çünkü diyorum ya bir hayal ürünüydü. Ama manipülasyonu hak eden bir çalışmaydı. Zihnim onu kurgularken her zerresini hak etmişti. Yararlı olan ne varsa övgüyü hak eder, inanırım. Zaten kurgunun temel olarak 'mükemmelleştirme' işlemini bilirsiniz. Kusursuz bir şey ortaya koymak için elinden geleni yapar. Bu da onun kusursuz bir örneğiydi, iftihar duyardım. Onunla konuşurken onu bir birey yerine koyabilmek muazzamdı ve kimsenin bilmediği ve gerektirmediği ufak bir sırdı sanal adamımla. Sonunda birisi beni önemsiyordu, karşılık beklemeksizin. Varlığı beni mutlu ve değerli hissettirmekti çünkü hayattaki tek sebebiydi bu. Bir geçmişi ya da vade dilebilecek bir geleceği yoktu. Zihnen adanmışlık. Onu kimseyle paylaşmadım ama bilirsiniz işte hayallerle oynamak güvenli değildir. Kontrol dışında sizi olmayan bir kara deliğe sürüklerken kurtaracak kimseniz yoksa özellikle. Kendinizi korumak için yerinde bir önlem aldığınıza vicdanınızı ikna ederek hiç gözünüzü kırpmadan kendi çaresiz dünyanızda kurguladığınız mükemmeliyeti öldürürsünüz. Çıldırmış bir şekilde haykırarak gülerken düşünsenize, dünyanın bundan haberi yoktu, hiç olmamıştı. Unutmak yok, umurlarında da değildik. Değil mi sevgili ölü mükemmel insan?

Peki şimdi kim dinleyecekti? İçimde büyüyüp taşmayı bekleyen milyonlarca his nereye dökülüp sözde depolanacaktı? Bunun cevabını vermeli miyim? Bence açık.

Ama birini öldürdüğün için zihnin senden korkup susmuyor işte. O hiç durmuyor ki. Seni beklemiyor ki? Zamanın boynuna dolanmış arkadan sinsice gülüyor senin tökezleyip düşmene. İkiyüzlü hisler... Ama hisler yalan söylemezdi? Belki gözleri aşıp dürüstlüğe kafa tutan tek adam akıllılar onlardı? İzafi doğruluk seni bu akşam yargılayamam.

Ama bir adam öldürdüm bunu atlatmak kolay değil. Kendimi banyoya kilitliyorum ve zar zor tutunduğum lavabonun köşesinde ağlıyorum. Yüzüme çarptığım suya bakıp çaresiz bir bakış daha fırlatıyorum aynaya. Hadi saçma lafları söyleyelim, söyle benimle!

"Bu ben değilim, bu ben değilim..."

sonra toparlanıp kendime geliyorum. Hatırlamalıyız ki bir katil vicdanını daha rahat tutmalı. Bir düşünelim. Kelimeler öyle güçlü uyuşturuculardı ki ne zaman gerçekleşeceği belli olmasa da bir gün vücut bulurdu. Ah hayır hayır bu daha da kötü hissettirirdi. Belki de zamanla bağlılığımın düğümü çözülürdü ne dersin? Öyleyse bana şans dile ölü güzelim.

HİS VE TUTAMADIKLARIMIZWhere stories live. Discover now