"En büyük uçurum,gözdür! Düşenin zerresi bulunmaz...!"
Mevsim Kış! Bulutlar itici soğukluğunu bırakmıştı yer yüzüne. Soğuklar insanlara öyle etkilemişti ki adeta davranışlarıda soğuktu.
İçine kapanık biri için hayat cezaydı,bu zamanda.
Kimse dışarı çıkmayı düşünmüyordu galiba, herkes sınıflara çekilmişti. Krem renkli sıralar insanlarla doluydu.
İnsanların sesleri koridorda yankılanırken içeri okul müdürü Murat Beyin girmesiyle uzun bir sessizlik kapladı. Müdürün sinirli oluşu her halinden belli oluyordu .
"Okuldan atılmak istemiyorsanız susun. İlk günden bu kadar gürültü yapılmaz. Şimdi çok konuşuyorsanız bir kaç ay sonrasını düşünemiyorum. Dediğim gibi sessiz olun bu sizin iyiliğiniz için. " Dedi. Ses tonu ciddi ve soğuktu. Müdür konuşmasını bitirdikten sonra arka sıralardan birisi müdürle tartışmaya başladı.
"Siz bizi tehdit edemezsiniz. Siz sadece işlerinizi yapın yeter. Bu sınıfa karışmayın. Kurallar çiğnenmek için vardır. " dedi tehditkar ses tonuyla.
Yüz hatlarını çevreleyen kumral dağınık saçları , koyu kahve gözleriyle uyum içindeydi. Hafif çıkmış sakalları çıkık elmacık kemikleriyle ayrı bir hava katıyordu. Duruşu " bana yaklaşmayın yoksa başınıza bela alırsınız " der gibiydi. Yakışıklıydı ve spor yaptığı belli oluyordu.
Müdür öfkeyle bir yöne doğru bakarken içeri öğretmenimizin girmesiyle herkes ayağa kalktı.
Müdür öğretmenimizi önemsemeden kendisini tehdit eden kişiye "Senin ismin ne ?"diye sordu öfkeyle.
"İsmimi ne yapacaksın sen ? Biraz önce dediklerimi duymadın sanırım tekrarlamama ihtiyacın olacak."dedi alaycı bir sesle.
Müdürün yüzü öfkeden kızarmış ve bu saygısızlık karşısında ne yapacağını şaşırmış haldeydi. Derin derin nefes alıp kendini sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Yürü odama! O zaman anlarsın müdürle saygısızca konuşmak neymiş." Müdür ismini bilmediğim kişiye emir verir gibi konuştu. Kapının çarpma sesi duyulduğunda herkes birbiriyle dedikodu yapmaya başladı. Benim önümde oturan iki kızın konuşmalarını dinlemeye başladım.
"Karan'a bulaşılamayacağını tekrar anlamış olduk. Sence bu müdüre ne yapar Senem?"dedi yanında oturan kıza.
Senem adındaki kız "Bence bu sefer müdüre birşey yapmaz. Baksana ufak bir tartışmaydı. Gördün mü? biriyle tartışınca bile ne kadar yakışıklı görünüyor Hande. Hayran kalmamak elde değil."dedi hoşlandığını gösteren bir ses tonuyla.
Konuşmalardan anladığım kadarıyla bütün okul Karan'a saygı duyuyor ve ona karışan müdürleri okuldan atıyormuş. Karan'ın ne zamandan beri bu okulda okuduğunu merak ettim doğrusu.
"Merhaba ben Kumsal." dedim utangaç bir tavırla.
Hande sevecenli bir sekilde "Benim adım Hande."dedi gülümseyerek.
Yanında oturan kız ."Ben de Senem" dedi soğukkanlı bir şekilde. Yüzünde sinsice bir gülüş belirdi.
"Hey! Arkadaşlar ! Bu kıza bakın daha yeni gelmiş okula. Biz yeni gelene ne süpriz yaparız görsün." dedi alaycı bir ses tonuyla ve bazı kelimelere vurgu yaparak. Bana bu yaptığından zevk aldığını gösterir bir halde baktığını görünce öfkeyle önüme döndüm. Etrafa baktığımda herkesin bana bakıp sinsice gülüş attığını gördüm.
O sırada zil çaldığında Hande'yle beraber kantine gittik. Kantinde okulun dış görünümünden izler vardı. Sıra sıra dizilmiş sıraların üzeri yerler kadar kirliydi.
Hande'yle bir kahve ve her sabah yediğim yulaflı bisküvi aldık.
Etrafa göz gezdirdiğimde her yer dolu olduğundan sınıfa çıkmaya karar verdik.
Sınıfa ulaştığımızda Karan gelmişti ve arkadaşlarıyla birlikte anlayamadığım bir şekilde pis pis sırıtmaya başladılar. Önemsemeyerek yerlerimize oturduk.
Hande'ye dönerek "Karan'gil neden bize bakıp pis pis gülüyorlar?".
Düşünerek " Valla bilmiyorum bende. Yakında çıkar kokusu." Dedi.
Öğretmen zili duyulduğunda tarih hocası Kemal bey elinde tarih kitaplarıyla içeri girdi ve böylece ders başlamış oldu. Tarih dersini sevmediğim için defterimin üzerine elbise çizimleri karalamaya başladım. Küçüklüğümden beri hayalim ünlü bir modacı olup , sahibi olduğum bir moda evi açmak.
Sonunda tarih dersi bittiğinde eşyalarımı toplayıp çantama koydum. Ne me lazım sınıf arkadaşlarımın bu kadar ucuz bir şaka yapacaklarını sanmam ama bellimi olur. Hande'nin sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp ona odaklandım.
"Oooo Kumsal hanım düşüncelere dalmışız bakıyorum. Kimi düşünüyorsun? "
Gülümseyerek " Yok ya Hande kimi düşüneceğim. Sadece şu sizinkilerin ne şaka yapacağını tahmin etmeye çalışıyordum."dedim.
"Aslında biliyormusun gelirken kapının önündeki dolabını açmaya çalıştıklarını gördüm . Sordum neden açmaya çalıştıklarını ama beni terslediler."dedi neşeli bir şekilde.
Hızla yerimden kalkıp bana şaka yapılamayacağını göstermek için dolabıma yaklaştım. Geride durup dolabı açmamla yoldan geçen Karan'ın üstüne boya gelmesi bir oldu.
Zafer kazanmış edasıyla kahkaha atıp "Kendin edip kendin bulmak böyle bir şey oluyor demek. Sizin bu garip gelenekleriniz bana işlemez Karan, bunu elbet bir gün sen ve senin o yarım akıllı arkadaşların kabullenecekler."dedim.
kolumun üstünde bir el hissedince ürperdim.
Kitabımı okuyan okumayan herkese Merhaba. Kitabımı acemilikle yazıyorum. Noktalama işaretinin yanlış konulması veya yazım yanlışı varsa herkesten özür diliyorum. Seveceğiniz bir kitap olmasını diliyorum. Oy ve yorum atan,atmayan herkese teşekkür ederim. Size bir sorum var sizce kitabımın ismi güzel mi yoksa değiştireyim mi.Bu kitabı yazmamda bana destek veren arkadaşım Yeşim'e teşekkür ederim.
Kitabımı okuma tarihinizi yazmanızı rica ederim. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Beni bu zorlu yolda yanlız bırakmayacak olan herkese teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huzur
RandomKARANLIĞIN SOĞUK TARAFI İçine kapanık birinin hayata bakışı ve zorlanması . Boşlukta yolunu bulmaya çalışan ve ürpertici soğuklukta kaybolan birisinin öyküsü. Her an herşeye hazırlıklı ve ne yapacağını şaşırmış halde. 👉Dipnot : 1. Ve 2. Bölü...