Herkesin önünde korkuyla titrediği, diz çöktüğü, karanlığın saf hali olan, acımasız bir lordtu. Belki de halkı onun için; kalbinde ufacık şevkat tomurcuğu açtıran tek şeydi. Halkının evlerinin yağmalandığını, kadınlara tecavüz edildiğini, hatta daha yıkıcı olan onların ruhları çekilmiş bedenlerini gördü. Bu onun için cehenneme dönen dünya gibiydi ve artık burayı terk etme isteği duyuyordu içinde. Ama bundan önce halkının intikamını almak için kralın en sevdiğini almaya karar verdi, kralın ona yaptığı gibi. Prensi bir ayaz gecesi öldürdü ve kellesini meydana astı. O gecenin sabahı kralın yediği en büyük darbe oldu...
Umrunda bile değildi artık ne olacağı. Hızlı adımlarla ayak seslerinin yankılandığı ana koridorda yürüyordu. Askerler onun heybetinden korkup arkasından ilerliyorlardı. Lordun gölgesi bile asilliğini yansıtıyordu. Şaşırılacak bir şey değildi bu. Kral'a ait olan ihtişamlı kapının önüne geldiler. Lord hissediyordu, bu kapıdan geçince hayatı değişicekti. İlklerini yaşıyacaktı; İlk defa aciz durumuna düşecekti, ilk defa korkucaktı, onca ömürlük hayatında ilk defa birine değer vericekti. Kapı iki askerin yardımıyla büyük bir sesle açıldı. Lord hayatını değiştiricek o ilk adımı attı, kral ona nefret kokan sesiyle fısıldadı.
-Hayatını kendin gibi karanlıkta geçiriceksin. Taki o insanla tanışana kadar...
YOU ARE READING
Innocentes Tenebris
Short Storysadece yanında uzanmak istiyorum ve senin kalp atışlarını dinlemek sadece gözümü kapatmak istiyorum ve senin kolların arasında uyumak sadece seni hissetmek istiyorum ve sadece dünyayı unutmak