Galata ve Kız Kulesi

172 12 2
                                    

Biliyorum çok beklettim ama yeni lise sınavlar yeni arkadaşlar derken anca vakit bulabildim umarım beğenirsiniz.

Yazardan

Güvenmek bazen o kadar da zor değildir. Bir bakışına, birlikte bir şey yapmak o kişiye güvenmenini sağlar. Bazen bu his bizi yanıltsada bazen çok iyi kişileri kazandırır hayatımıza. Ne kadar güvenimiz kırılsa da insan her zaman güvenme eğilimindedir. Nasıl olur bilmem ama bir an gelir ki tüm kırıklarınızı unutarak bir insana güvenirsiniz belki bir bakışı belki bir gülüşü size o hissiyatı yaratır. Ona vakit geçirdiğiniz kimselerden daha fazla güvenirsiniz bir anda. Onlarada böyle olmuştu işte. Arkadaşlarının yanında bile şarkı söylemeye utanan kız gelip sadece ismini bildiği bir adama güvenip onun yanında şarkı söylemişti. Onun onu ifşa edeceğine inanmıyordu nedensizce. Adamında ondan bir farkı yoktu. Daha önce hiçkimsenin yanında şarkı söylememiş hatta eşlik bile etmemişti. Ama bu kıza eşlik etmeyi o kadar fazla istemişti ki kendisi bile niye olduğunu sorguluyordu. En sonunda sorgulamayı bırakıp kıza bakmaya başlamıştı. Şarkı bittiğine ikiside inanmıyormuş gibi hala o anı yaşıyorlardı. İkisinin aklında da birlikte şarkı söyledikleri anlar dolaşıyordu. Sonunda ikiside o büyülü andan çıkabildiklerinde ikisinin de ağızından aynı anda birbirlerinin adları çıkınca ikisinin dudaklarına bir tebessüm yayılmıştı. Sonra buluştu İstanbul Boğazı ile ulaşılmak istenen kıyı. Bir oldular oluşturdular o muhteşem şehri. Herkesin ele geçirmek istediği ele geçiremediği. Aşkın şehri İstanbulu oluşturdular. Galata kulesi ve Kız kulesinin o imkansız aşkına tanık olan şehir. Evet kendi oluşturdukları şehrin kompozisyonunu yazacaklardı. En sonunda genç kız çekti bakışlarını o gözlerden ve tekrar ayırdı Kız kulesi ve Galata kulesini. Sadece İstanbul'u oluşturduğunda o gözler, birbirlerine kavuşan Galata ve Kız kulesi yine ayrı düşmüştü. O an aklına geldi genç kızın az önce en sevdiği şarkıcının şarkısını biriyle söylemişti. Sormak istedi sen nerden biliyorsun diye. O an içinden geldiği gibi yapıp sordu.

"Sen nereden biliyorsun? Yani çoğu insan bilmezde..."

"En sevdiğim şarkıcının şarkısını bilmeyeceğim de kimin şarkısını bileceğim" dedi biraz yamuk bir şekilde sırıtıp kıza bakarken. Genç kız bu cevabın üstüne heyecanla atıldı. Sonunda Kıraç'ı seven biri bulmuş kaçırır mıydı? Kaçırmazdı.

"Aa gerçekten mi benim de en sevdiğim şarkıcı. Şaşırmamı mazur gör lütfen ama Kıraç dediğimde saf saf yüzüme bakan bir sürü insan tanıyorum."

"Kader ortağıyız anlaşılan" dedi sırıtması daha da genişlerken. Genç kızın gözleri bir anlık genç adamın sırıtışında kalsada toparladı kendini. Sonra aklına yeni gelen düşünce ile kafasına vurdu genç adam. Bir an söylemekte tereddüt etsede söylemeye karar verdi.

"Bugün aşağıda karşılaştık ya sende kompozisyon yarışması için gelmiştin değil mi?" dedi en sonunda genç adam.

"Evette sende mi katıldın yarışmaya?"

"Evet rakibim kader ortağım çıktı iyi mi?" dedi gülerek. Bu sözün ve gülüşün etkisi ile genç kızda tebessüm etti. Sonra genç adam devam etti sözlerine.

"Rakibimi tanımama izininiz var mı hanımefendi?" Bunu sorduğunda o kadar şaşırmıştı ki genç kız. Adamın suratına ağızı beş karış açık bön bön bakmamak için gösterdiği çabayı derslerinde gösterseydi keşke...[yazar burada sınavı olmasına rağmen telefonuna bakmasına yanıyordu.]
Yüzünü topladıktan sonra gayet rahat bir şekilde sarf etti sözlerini genç kız.

"Rakibime böyle bir fırsat vermek biraz saflık olmaz mı beyefendi?" O sırada adamın şaşkın bakışlarıyla sorguladı kendini biraz genç kız. Sonuçta tecrübesiz de ilişkiler konusunda. Korkardı kırmaktan insanların kalbini. Sonra dan karşısındaki adam ona gülümseyince birden silindi düşünceler kırılan bir insan bu kadar içten gülmezdi bilirdi biraz aynalardan.

"Bazen saflık iyidir bunu düşünün derim." Dedi duraksadı ondan küçük ve ne kadar saf olmadığını iddia etse de bakışlarından saf olduğu anlaşılan kıza hanımefendi demektense küçük hanım demek geldi. " Küçük hanım ve  iyi akşamlar dilerim." Dedi. Genç kız adamın dediği ilk cümle de takılı kalmıştı. Ama bozuntuya vermek istemedi ve hemen iyi akşamlar dedi ve çıktı. Eve giderken karar vermişti. Biraz yürüse iyi olacaktı. Genç  kız eve gitti ve üstünü değiştirdi. Çıktı evden her zamanki yerine gitmek için yürümeye başladı. İstikamet aynıydı yine huzurun yanına gidecekti. Başladı yürümeye betonda. Gözleri hem önündeyken hem de masmavi sulardaydı. Geldiğinde oturdu her zamanki yerine. Burası onun umut kaynağıydı. Bir tarafta efsanelerin kraliçesi kız kulesi yalnız ortada ama gene de dimdik duruyordu. Yanında tam bankın dibinde bir çiçek. Üzerine dökülen betona rağmen solmamış yeniden filizlenmiş. Bunu yakından tanıyordu. Umudu... Bazen insana pembe gözlüklerini takmasına sebep olan kimi zamanda gözlerine mil çekilmesine sebep olur. Göstermezdi sana kötü şeyleri. Bu da zamanla daha çok yıkılmana sebep olmasına rağmen bir kurtarıcıdır aynı zamanda. Yani herşey gibi siyah ya da beyaz değildir umut. Umut tüm renklerdir. Bu çiçekte onu anlatıyormuşçasına yansıtıyordu tüm renkleri beyazının üstünde. Bunları düşünürken arka planda çalan şarkı hep aynıydı. Bir Garip Aşk Bestesi adlı şarkı dolanıyordu ağızına. Şekerin bağımlılık yapması gibi. O sırada  gözlerinin önüne gelen çayla kafasını kaldırdı çiçekten. Ve onu görmüştü.
İlk defa dikkat kesildi kulağında çalan şarkıya bilmeden.

"Bir garip aşk bestesiyim
Yalnız senin tek seninim
Arama hiç başka yerde
Bende gülüm aşk dediğin "

Bunları duyarken kulakları çıkardı kulaklığını. Baktı adamın yüzüne yalnız ve umut arayan kız kulesi umudunu bulmuştu farkında değildi. Adam da herşeye rağmen gardını indiriyordu bilmeden. O heybetli galata kulesi eğiliyordu yavaş yavaş...

Kompozisyon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin