DELİYE SUAL OLMAZ
''Sorgu odasından, Dedektifin odasına''
Sorgu odasında yarım kalan aklınıda yitirmesi için dakikalarca belkide saatlerdir bekletiliyordu. Kulağında kendi kalp atışından ziyade arada sırada öksürmesi dışında başka ses yoktu.
Her şeyden yalıtılmış ve zifiri karanlık olan odanın kapısı yavaşça açıldı. Bir adam kapı gıcırtısı eşliğinde yavaşça odaya girdi. Onunla beraber içeri doluşan ışık sorgu için bekleyen adamın gözlerini acı içerisinde kırpmasını sağladı. Elleri ile ışık demetlerini kovmaya çalışıyordu. Yorgunluktan ve bitkinlikten kırılan vücudunu boşa yoruyordu. Gözlerini yavaşça açtı ve karşısında duran adama odaklanmaya çalıştı. Bir kaç saniye sonra gözlerine ancak hakim olabiliyordu. Karşında kendini sorgulaması için görevlendirilen genç bir delikanlı vardı.
Delikanlı, sorgu masasının kendi sandalyesine yakın kısmında bulunan ikiz lambayı yaktı. Sandalyesine oturdu ve adamın gözlerinin içine uzun uzun baktı. Her ikiside kararlıydı. Delikanlı bir dakika olsun bile gözlerini ayırmadı. Adamda ben suçsuzum gibisinden net bir tavırla gözlerini delikanlıya dikti.
Adam,
''Pekala, dinliyorum seni.''dedi.
Delikanlı klasikleşen cümleyi kurdu.
''Neden öldürdün?''
Adam şaşırmış bir yüz ifadesiyle, ''Ben mi? Ooo hayır! Ben kimseyi öldürmedim.'' dedi.
''Peki görgü tanıkları en son evden senin çıktığını söyledi.''
Elleri ile gözlerini ovuşturdu ve ağlamaya başladı. Delikanlının gözleri adamın ellerine doğru gitti. Bütün parmakları uçlarından yoktu. Bu durumdan hiç hoşnut olmamıştı. Parmaklarının uçlarından olmaması dedektifin elde edebileceği kanıtları kısıtlıyordu.
''Parmakların neden yok? Bu cinayeti kurgularken hiç bir yerde parmak izi.....''
Adam gözleri doldu ve zor yutkunarak ''Lütfen sonra devam edelim. Kendimi iyi hissetmiyorum.''
''...bırakmamak için kendin mi kestin yoksa birilerinden yardım mı aldın? Yoksa yaşlı kadınları öldüren paralarını gasp eden, çalan bir çeteye mi aitsin? Ceza olarak parmaklarını mı....??
Adam,
Ağzından köpürerek saçılan tükürükler havada dans ederek ''Yeterrr! Bir şey bildiğin yok. Sadece.. sadece beni burada kafamı yemem için tutuyorsunuz'' diyerek hıçkırıklara boğuldu.
Delikanlı ceketinin cebinden peçetesini çıkardı ve yüzünü iyice temizledi. Adam, ağlayarak ve burnunu çekerek ''Özür dilerim'' dedi.
Delikanlı masadan kalkarak ''Özür dilemene gerek yok. Yemek saatin geldi. Afiyet olsun.'' dedi ve odadan ayrıldı.
***
Delikanlı sorgu odasının bulunduğu kattan asansöre binerek iki kat yukarı çıktı. Asansör durdu ve kulakları tırmalayan ses ile kapılar otomatik bir şekilde açıldı. Dedektif asansörden indi sağ tarafta bulunan tuvaletlere yöneldi. Koridorda ilerlerken herkes ona ''Günaydın dedektif, günaydın efendim'' gibi hergün tekrarlanan ve artık monotonlaşan cümleler kurarak sahte gülümsemeler ile sevgilerini ve saygılarını gösteriyorlardı. Dedektif sadece kafasını öne ve geriye atarak selamlıyordu. Bir kelime dahi etmedi. Belki dudaklarına yapışan tükürükleri yutma korkusu yaşadığı içindir. Tuvalete vardı. Ellerini yıkayıp, dudaklarını, çenesinin altına yapışan tükürük parçalarını bol su ile temizledi. Birkaç defa lavobonun karanlık derinliklerine doğru türkürdü. Avuç avuç ağzına su götürdü ve iyice çalkaladı. Adamın esrarlı tükürüklerinin kokusu bütün burnuna dolmuştu. Tamda yemek saatiydi. Ellerini kuruladı ve tuvaletten çıktı. Hiçbir yere bakmadan, kimseyle konuşmadan dosdoğru odasına geçti. Dışarıdan söylediği yemeği ondan önce gelmişti. Yarım ızgara but, bir tutamcık haşlanmış bezelye ve havucun yanına iki kaşık kadar patates püresi vardı. Yemeğine odaklanmıştı. Sipariş verdiği yer her zaman ki gibi plastikte olsa bıçak koymayı akıl edememişti. Yine öfkeli bir biçimde ızgara budu kemiğinden ayırmadan eliyle daldı. Adamın Parmakları hakkında konuşurken yüz ifadesi gözlerinin önünden hiç gitmiyordu. Yaraları çok tazeydi. O halde nasıl cinayet işleyebilmişti ya da işledi hiç mi canı acımıyordu. Kafasında deli sorular eşliğinde son lokmasınıda ağzına attı. Bir kaç dakika daha dava dosyasına baktıktan sonra sorgu odasına doğru yöneldi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİYE SUAL OLMAZ
Mystery / ThrillerKendi doğrularına inanan ve yönetime karşı dikduranların savaşında bir dedektif yok olmadan başalı olabilecek mi ya da yok mu olacak ? Peki yok olmamak için nasıl bir çaba gösterecek ?