1.Bölüm:"Ruhu Kırık Kalpler"

72 3 1
                                    

Serin sonbahar rüzgarı çıplak tenime değdikçe içim ürperiyordu. Güzel kokulu büyük ağacın sarı ve turuncu barındıran yaprakları teker teker yerle buluşurken keşke daha kalın giyinseydim diye geçirdim içimden, yine başıma buyruk davranarak annemin sözünü dinlememiştim ve şimdi üşüyordum. Zaten anneler hep haklı olurdu üzerine bir şey al dediğinde onu dinlemezsem hasta olurdum, çok bildiğim bir konu olsa bile sınava çalış dediğinde onu dinlemezsem düşük alırdım. Her konuda bu kadar haklı olan bir kadın olması beni çok büyülerdi bu yüzden onu kendime rol model edinmiştim. Hayatımı onun yolundan giderek onu izleyerek sürdürmüştüm ama fark ediyorum ki aslında birbirimizden çok farklı kişilikleriz zaten insanlarda farklılıklarıyla güzel değil mi? Belime uzanan koyu sarı saçlarım rüzgarla savrulmaya başladı hava gittikçe kötüleşiyordu yinede eve gitmek istemiyordum bu parkı bu ağacın altını çok seviyordum yalnız kalmak istediğim zamanlarda kendimi bulduğum tek yerdi burası o kadar ortada bir yer olmasına rağmen benim özel ve gizli yerimdi. Rüzgarın sertleşmesi üzerine ince hırkama iyice sarıldım sanki uzun zamandır hiçbir şeyi
göremiyormuşum gibi etrafı inceleyip her şeyin aklımda yer almasını sağladıktan sonra oturduğum banktan kalkarak eve doğru yol aldım. Mevsimin ilerlemesiyle artık havalar da daha çabuk kararıyordu simdi ki gibi. Görkemli evimizin büyük bahçesine girdiğimde güneş çoktan yerini aya devretmişti. Kapıyı tıklama gereği duymadan anahtarımla açacaktım ve şanslıysam kimseye yakalanmadan odama ulaşabilecektim fakat umduğum gibi olmadı hızla yukarı çıkmak için haraket ederken sert bir bedene çarpmamla duraksadım kafamı kaldırdığımda abimin hiç samimi olmayan gülüşüyle karşılaşmam bir oldu. "Nerelerdeydiniz küçük hanım kaç saattir sizin eve teşrif etmenizi bekliyoruz." Dediğinde sesindeki siniri fazlasıyla fark etmiştim. Bana fazlasıyla düşkün olması böyle sorunlar yaratabiliyordu fazla kıskanıyordu ve hayatıma fazla müdahale ediyordu. "Geziniyordum abiciğim şimdi müsaden olursa odama çıkıp dinlenmek istiyorum." Diyip şirince gülümsedim normalde pek abi demezdim ona genelde ismiyle hitap ederdim ama böyle durumlarda abi tabiri oldukça işme yarıyordu hemencecik yumuşuyordu. Daha sonra görüşücez tarzında bakışlar attıktan sonra önümden çekildi bende ona bir öpücük yollayıp odama koştum. Odama girdiğimde yatağıma bakarak sırıtmaya başladım onu çook seviyordum canım, yumuşacık, pofidik yatağım! Sevinçle yatağıma atladım ve kendimi uykunun güvenli kollarına bırakıverdim üzerimi değiştirecek halim bile yoktu.

********
Sabah odamın büyük camından içeri süzülen güneşin ilk ışıklarıyla güne gözlerimi açtım. Pazartesi sendromunun verdiği karamsarlıkla tüm yaşam enerjim kaçmıştı üstelik erkende kalkmıştım bizimkileri görünce neşem yerine gelir diye düşünerek odamdaki küçük banyoya doğru adımladım. Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra okul kıyafetlerimi giyip saçıma şekil verdim evet şimdi hazırdım. Aşağı indiğimde annem kahvaltı hazırlıyordu bir dakika annem kahvaltı mı hazırlıyordu? "Anne sen hiç bu tür işlerle ilgilenirmiydin?" Diyiverdim şaşkın bir halde kendisi fazla işkolik biriydi ve ev işleriyle genelde Serpil teyze yani yardımcımız ilgilenirdi zaten artık o da ailemizden biriydi abimi ve beni o büyütmüştü. "Serpil izinde hem sende abartıyorsun tatlım sanki hiç kahvaltı hazırlamadım." Dediğinde güldüm ve sofradakilerden atıştırmaya başladım. Annem elime vurup "Koş abini uyandır birlikte güzek bir kahvaltı edelim hem sizinle bir şey konuşacağım." Dediğinde ise fazlasıyla meraklanmıştım belli ki önemli bir şeydi. Merdivenleri ikişer ikişer çıkarak abimin odasına vardım içeri daldığımda gördüğüm manzarayla kahkaha atmaya başladım abim ters bir biçimde yataktan sarkıyordu ve çoktan yüzü yerle buluşmuştu yanına gidip onu dürtüklemeye başladığımda normal bir şekil aldıktan sonra yanındaki yastığı kafama fırlattı ve ne yazık ki tam isabetti oflayarak "Demirrr hadi geç kalıcaz!" Diye seslenmeye başladım ama en ufak bir tepki bile vermiyordu. 'Kış uykusuna yattı sanki ayı' diye geçirdim içimden. Gözüme komidinin üzerindeki su iliştiğinde haince sırıtmaya başladım ve ağzına kadar dolu olan bardağı Demirin kafasına boşalttım. Yerinde şok olmuş bir yüz ifadesiyle sıçrarken olduğum yerde kıkırdıyordum. "Ne yapıyorsun kızım sen!"
"Ne yapayım bi saattir uyandırmaya çalışıyorum uyanmadın senin yüzünden okula geç kalacağım." Diyerek dil çıkarttım ve hızla odadan çıktım yoksa kafama yastık gibi daha bir çok şey yiyebilirdim. Hızla tekrar aşağı indim tüm enerjim ve neşem bizimkilere gerek kalmadan yerine gelmişti. Pazartesinin karamsarlığını üzerimden atmıştım. Aşağı indiğimde büyük yemek masasında yerimi aldım ve tabağıma sofradakikerden doldurmaya başladım. Çok geçmeden Demirde geldi ve yerine oturdu annemde çayları doldurup yerine geçtikten sonra boğazını temizkeyip konuşmaya başkadı. "Çocuklar belki şimdi haber veriyorum diye kızacaksınız ama.." dediğindr ikimizinde kaşları havalandı ve anlamıyormuşcasına birbirimize baktık. Annem tekrar konuşmaya başladığında ikimizde aynı anda bakışlarımızı ona çevirdik. "Bir süreliğine iş için yurt dışına çıkmam gerekiyor ve sizin babanızla kalmanızı istiyorum." Dediğinde ilk gözlerim büyüdü daha sonra Demirle birbirimize baktığımızda onunda aynı yüz ifadesinde olduğunu gördüm ve yanlış duymadığımı anlamış oldum. Benden önce davranıp Demir söze atladı "Kendi başımıza evde kalabilecek yaştayız farkındasın değilmi anne?" Dedi. Sesi biraz yüksekmişti sinirlendiğini anlamak zor değildi. "Demir haklı anne yalnız kalabiliriz, hem serpil teyze de var." Diyerek söze karıştım. Babamın bize tercih ettiği mutlu ailesine bir anda girmeye hiç niyetim yoktu. "Babanız ailesiyle yeni bir eve taşınıyormuş ve o evde sizin de birer odanız olsun istiyor. Bende düşündüm ki çıktığım iş seyehati boyunca onlarla kalıp birbirinize alışabilirsinzi ve bundan sonra hafta sonlarında babanızla kalabilirsiniz yani olması gerektiği gibi." Ağzım bir karış açık bir şekilde annemi dinliyordum. Böyle bir şeye nasıl göz yumabilirdi yaşadıklarımızdan sonra ve ayrıldıklarından sonra babamla neredeyse hiç görüşmemiştik aynı zamanda ona çok sinirliydik ikimizinde hatta üçümüzünde annemin de kalbini çok kırmıştı ve annem şimdi nasıl böyle şeyler söyleyebiliyordu. Adam iki yıl önce ben daha iki yaşındayken yaptığı çocuğu ve karısını bize tercih etmişti hiç utanmadan da yıllar önce annemi aldattığını ve bir kızı olduğunu artık onunla ilgilenmesi gerektiğini söylemişti. Şimdi de annem tüm bunlara rağmen bizim bir süreliğine onunla ve biricik sahte ailesiyle aynı evdr aynı havayı solumamızı istiyordu ama böyle bir şeyi asla yapmayacaktım Demirinde böyle bir şeye göz yummayacağını bildiğimden içim bir nebze rahattı. Annemin yaptığı konuşmadan sonra Demirde bende bir şey yemeden sofradan kalktık. Deri ceketimi ve spor ayakkabılarımı giyidikten sonra kapının yanındaki çantamı alıp dışarı çıktım Demir beni bahçe kapısında bekliyordu koşarak yanına ulaştıktan sonra hiçbir şey demeden yürümeye devam ettik. Okula vardığımızda derse daha 20 dakika vardı. Demirin yanından ayrılıp bizimkileri bulmak için kantine ilerledim her zaman ki masamızda oturmuş derin derin bir şeyler konuşuyorlardı. "Hop gençlerr selam." Dedim kamyon şöförü edasıyla evde yaşanan tatsızlıkları onlara yansıtmaya hiç niyetim yoktu. Ezgi her zamanki sıcaklığıyla sarılıp "Selam canım." Dedi "Vayy küçüğüm gelmişş." Diye atıldı karşıdan Ekin o bizden bir yaş büyüktü ve ailecek tanışıyorduk her zaman da ikinci abim olmuştu "Bir tane abi yetiyoda artıyo Ekin merak etme sanada gerek yok." Diyiverdim şakayla karışık çünkü her zaman ikinci abim gibi gördüğümü bilirdi. Bu söylediğime karşın burnumu sıkmakla yetindi sadece. "Ee mert yok mu?" Geldiğimden beri kendini belli eden eksikliği şimdi çözebilmiştim Mert yoktu. Ezgi gözleriyle arkayı işaret edince arkamı dönüp elindeki su şişesiyle akrobatik hareketler yapmaya çalışarak şapşal şapşal yürüyen Merte baktım. Ekin "Şimdi bu kendini çok cool falan zannediyodur havalara bak." Dediği anda Mert elindeki şişeyi yere düşürdü ee haliyle bizim tayfa kahkahalarla gülmeye başladı bu yüzden tüm okulun dikkatini üzerimize çekmeyi de başarmıştık. Ben hala gülmeye devam ederken yanağımdan birinin öpmesiyle ilk önce irkildim daha sonra o kişinin Toprak olduğunu fark edip ona doğru gülümsedim ve "Selamm." Dedim Toprakla 9. Sınıfın sonundan beri sevgiliydik gayet normal bir ilişkimiz vardı ve aramızdaki sevgi hiçbir zaman abartılacak şekilde aşk boyutlarına ulaşmamıştı yani sıradan bir arkadaştan pek bir fazlamız yoktu arada öpüşmemiz dışında. Herkes masadaki yerini aldıktan sonra koyu bir sohbete dalmıştık bile. Bir an hepsini incelemeye başladım Ekini bebekliğimden beri tanıyordum ve şimdiye kadar bana muhteşem bir dost olmuştu beni üzecek hiçbir şey yapmamış olması gibi beni üzecek şeylerden de elinden geldiğince korumuştu. Mert de aynı şekilde en üzgün anlarımda yanımda olmuştu ve beni şapşallıklarıyla güldürmeyi başarmıştı ilk tanışmamızda da olduğu gibi daha anaokulundaydık ve ben ağlarken o kimseyi umursamadan beni güldürmeyi başarmıştı. Toprakta bana bir sevgiliden öte bir sırdaş olmuştu lisede tanışmamıza rağmen ona hemen güvenmemi sağlamıştı ama Ezgi o benim için çok özeldi belki kız olduğu için kendime daha yakın görebiliyordum ama 5 yaşında dans kursuna giden ve danstan nefret eden iki kız iken şimdi 17 yaşında dansa bağımlı iki en yakın arkadaş olmuştuk o bana daha dünyayı bile çok iyi tanıyamamışke bir şeye bağlanmayı, hayatım yapmayı öğretmişti dansı, hayatımdaki en önemli şeyi bana sevdirmişti. Onlar benim için sadece birer dost değillerdi onlar yaşamın bana armağan etmiş olduğu birer şanstılar. İyi kötü her anımda yanımda olan muhteşem şanslar ve onlara doğru dikkatlice bakıp Tanrıya bir kez daha şükür ettim. Mert "Noldu kız sende mi bana aşık oldun dikkatli dikkatli bakıyorsun." Dediğinde kendime gelip düşüncelerimden sıyrılıverdim ve kafasına vurup "Dalmışım." dedim. Ders zilinin de çalmasıyla herkes ayaklandı yalnızca Ezgiyle aynı sınıfta olduğumuzdan birlikte yürüyorduk zaten diğerleri sınıflarına gitmişti bile.
Sıkıcı geçen derslerin sonunda zil çalmıştı ve okul bitmişti derin bir nefes alıp verdikten sonra içimden 'Sonunda' diye geçirdim okuldan çok nefret etmesem bile çokta sevmiyordum. Çıkışta Ezgide bize gelecekti ve şimdi okul kapısında Demiri bekliyorduk 5-10 dakika kadar bekledikten sonra Demir okulun içinden sarışın bir kızla çıktı kızın kim olduğunu anlamaya çalışırken Eda olduğunu fark ettim bu kız ne kadar yapışkandı Ezgi "Şu yanındaki Eda mı onun?" Dediğinde fazlasıyla sinirlendiğini anlamıştım "Hop hop sakin ol şampiyon!" Edadan ikimizde hiç hoşlanmazdık tam anlamıyla sahte bir karakterle dolaşıyordu ortada. Yanımıza geldiklerinde "Gelmiyormusun?" Dedim Demire doğru kızı adeta yok sayıyorduk. "Gidin siz işim var." Dediğinde sevgili abim içimdeki merakı iyice körüklemişti ve Ezgiye baktığımda onunda benden farksız olduğunu anlamıştım "Ne işi?" Diye bir soru cümlesi duyduğumda doğru duyup duymadığımı anlamak için yüz ifadekerine baktım çünkü bunu Ezgi sormuştu normalde Demirle iki cümle bile zor kuran Ezgi. Abimde belliki şaşırmıştı diyecek bir şey bulamadı bu duruma gülmemek için kendimi gerçekten zor tutuyordum. "Imm şey önemsiz.. Aaa bakın taksi hava da soğdu en iyisi siz eve taksiyle gidin." Diyip bizi taksiye doğru sürüklemeye başladığında bu sefer kendimi tutamayıp gülmeye başladım. Benim gülmeme karşılıkta "Hala dün akşam o saatte nerde olduğunu söylemedin küçük hanım hiç gülme istersen." Dedi ama bu benim kahkahalarımı engelleyecek bir şey olmadığından gülerek "Bende seni seviyorum abiciğimm." Dedim.
Kısa ve sessiz süren bir yolculuktan sonra eve varabikmiştik. Eve girer girmez kendimi koltuğa atıp iyice yayıldım okul bunca ders niye vardı ki tüm öğrencilerin sorguladığı soruları kendi aklımda düşündükten sonra Ezgiye döndüm oda oldukça düşünceli gözüküyordu "Demiri düşünüyorsun değil miğğ?" Dedim elimden gelen en imalı biçinde. Söylediğime karşılık hüzünlü hüzünlü bana baktı bu evet demekti kendisi 2 yıldır Demirden hoşlanıyordu hatta hoşlanmaktan da fazlası ama söyleyemiyordu. Bu kızı böyle görmek istemiyordum hatta onu böyle görünce sevgili abiciğimin kafasını kırasım gekiyordu. "Hala ona söylemeyi düşünmüyormusun, yani bu son senesi ve üniversite için istanbul dışında bir yere gidebilir hatta son zamanlarda yurt dışında okumayı düşünüyordu." Söykediklerim onu üzebilirdi, büyük ihtimalle üzülecekti ama çok uzun zaman olmuştu ve bunu kendine yapması doğru değildi. "O sürekli farklıbkızlarla takılıyor ve ben o kızlardan olmak istemiyorum anlıyormusun Dolunay." Onu elbette anlıyordum Demirin düzenli bir ilişkisi pek görülmezdi oda bundan korkuyordu haklıydıda. "Bebeğimm seni tabikide anlıyorum hepsi Demirin ve kızlarla olan fazla ilgisinin suçu ama ben artık buna bir vereceğim, vermeliyim seni böyle görmeye dayanamıyorum." Artık gerçekten buna dayanamıyordum güzelim kız kendini benim aptal abim için üzüyordu. "Dolunay lütfen bak sakın bir şey anlatma ona söz vermiştin gerçekten güvenimi kırmayı göze alıcakmısın?" Evet bana ilk söylediğinde daha doğrusu ben fark ettiğimde söz verdirmişti şimdide en hassas noktadan vuruyordu. "Uff tamam her neyse hadi gel film izleyelim." Dedim bu şekilde kafası dağılabilirdi benim pamuk şekerimin.
Film bittikten sonra Ezgi de bende daha iyiydik gerçekten eğlenceli bir film izlemiştik ve her zamanki neşemizi yerine getirmişti. Koltukla bütünleşmiş bir şekilde aburcuburlardan yerken birden "Annem babamda kalmamızı istiyor." Dedim çünkü daha fazla içimde tutmak istemiyordum birileriyle paylaşmalıydım ve tabiki de bu birileri en yakınımda Ezgi oluyordu. Hem o tüm olan biteni biliyordu.
"Nasıl böyle bir şeye göz yumdu yani sizin onunla kalmak istemediğinizi biliyor."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 16, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BAĞIMLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin