Dilara A....'nın Yazısı

298 9 2
                                    

'Bu Hikaye "Haset:Şeytan'ın Köyü" Hikayesi ile Bağlantılıdır'
"Yıl 2007,eşim ve ben Bolu'da mutlu bir hayat yaşıyorduk,eşim Olcay A. doğaüstü olaylara ilgiliydi,bu konular onun ilgisini çekiyordu,ben ise ilk başlarda bu olaylara pek dahil olmadım,çünkü korkuyordum ama eşimle zaman geçirdikçe bu olaylar benimde ilgimi çekmeye başladı,yaz tatili geliyordu,Mayıs ayının sonlarındaydık,eşimin çocukluk arkadaşı Yücel ve eşi gelmişti,Yücel bu konulara daha çok ilgiliydi,eşi Firdevs bu olaylara bu kadar ilgi duymanın saçma olduğunu düşünüyordu,biraz onların muhabbetlerine kulak misafiri olduk,Körpece isimli bir köyden bahsediyorlardı,eşim köyün Aksaray'da olduğunu söylüyordu,Yücel ısrarla köyün Bursa'da olduğunu iddia ediyordu.Eşim Olcay,Yücel'e Körpece Köyü olayını sordu,Yücel'in anlattıkları kanımı dondurmuştu,bu köy için anlattığı olay çok korkutucuydu,bu köyde ne için böyle korkunç olayların olduğunu sordum,cevap veremedi,İnternet üzerinden araştırınca Onur B.'nin kasedini buldular,Video'yu izlediler,Yücel 'Saçma,o köy bir büyü yüzünden lanetlenmiş olamaz" deyip geçiştirdi,saçma ama Yücel ve Olcay arasında kim cinler hakkında daha çok bilgi biliyor yarışı vardı,gecenin geri kalanını ben ve Firdevs balkonda kahve içip gıybet yapmakla geçirdik,gecenin sonunda Olcay,Yücel'in bu kadar fazla şey bilmesini çok kıskanacak olsa ki,ilk izinde Körpece Köyüne gitmeye karar verdi.Hem Balıkesir'de ki akrabalarımızın düğününe gidecektik,hem de bu köy gideceğimiz yolun üzerinde olduğu için köye uğrayıp bu köyü soruşturacaktık.Fikrinin çok saçma olduğunu söyledim,bana sinirlenip 'bende tek başıma giderim' diyerek uykuya daldı.ciddi ciddi haritalarda gözükmeyen Körpece Köyüne yolculuk hazırlığı başlattı,arabayı hazırlayınca bana dönüp 'Geliyor musun?' Dedi,hiç istemeden de olsa kabul ettim,çünkü eşim inatçıydı,ben ne dersem diyeyim bana karşı çıkacaktı,çok uzun süren bir yolculuğun ardından H..... köyüne geldik,bu köy terk edilmemişti ama yaşamda yoktu bu köyde,köyde 4-5 tur attıktan sonra köyün kahvehanesinin açık olduğunu gördük
Olcay:Selamın Aleyküm
Kahvehanede ki adam:Aleyküm Selam
Olcay:Usta,bu civarlarda hiç terk edilmiş bir köy var mı?
Kahvehanede ki adam:Bu civarda çok köy terk edildi.Bu köy bile
Olcay:E siz kime hizmet ediyorsunuz,köyde kimse yoksa?
Kahvehanede ki adam:Burdan birkaç km İlerde bir köy var,oranın köylüleri arada bir uğrar.Gene onlar geldi,ondan açtık,şimdi kapatıyordum siz geldiniz.
Olcay:Peki,Usta bu civarda Körpece Köyü var mı?
Adam bir anda bize karşı sinirli bir tavır aldı:Bana o köyden sormayın,Hacı Ahmet var,gidin ona sorun her şeyi.
Olcay:Peki,onu nasıl bulabiliriz?
Kahvehanede ki adam:O sabah Körpece Köyüne gitti,akşamüstü döner,Köyün çıkışına şu yoldan gidiliyor,bu yolu takip edin,ormana açılan patika yolda bekleyin,gelince zaten anlarsınız o olduğunu.
Adamın tarif ettiği yola geldik,saat 7 olmuştu,orman yolundan 5 tane siyah çarşaflı kişi geliyordu,bizi fark edince duraksadılar,geri döndüler,5 dakika sonra beyaz saçlı,beyaz sakallı yaşlı bir adam elinde asasıyla yavaş yavaş geliyordu,ayağa kalktık
Olcay:Hacı Ahmet Amca
Hacı Ahmet:Buyurun Evladım
Olcay:Hocam biz Körpece Köyü için geldik,o köy hakkında seninle konuşmak istiyoruz,bize yardım eder misin?
Hacı Ahmet:Körpece mi? O köy bomboş şu anda,ne yapacaksınız orada?
Olcay:Bir araştırma yapmamız lazım,sen bize yardım etsen
Hacı Ahmet:Peki buyurun ne istiyorsunuz?
Olcay:Hocam,bu köyde ne oldu?
Hacı Ahmet:Gelin benim evime,orada ayrıntılı bir biçimde konuşuruz.
Eşimle birlikte Hacı Ahmet'in evine gittik,klasik bir köy evinde yaşıyordu
Hacı Ahmet:Körpece Köyü,benim de üzerinde çalıştığım ama hala sırrını çözemediğim bir köy,zamanında 1989'da alel acele terk edildi,o kadar acele ettiler ki,köyde askerlik yapan 5 çocuk,köye döndüğünde yıkık dökük harabe yığınlarıyla karşılaştılar,en çok İlhan'a üzüldüm,babasını Nöbet sırasında kaybetmişti,ondan önce kardeşi İsmail'i kaybetti,Helak sırasında da annesini,
Olcay:Peki,köye büyümü yapıldı?
Hacı Ahmet:Bak,o köyde büyüde yapılmış olabilir ancak o köy yalnızca bir büyüyle bu kadar lanetlenmiş olamaz,çok daha korkuncu var.
Olcay:Peki ne hocam,biraz daha açık konuşsak?
Hacı Ahmet:Bak ben sana tüm olayları anlatayım,bu olayları herkes dile getirmez,bu köyde olaylar bir Cumartesi'yi,Pazar'a bağlayan gece başladı derler,yanlış,köyde olaylar çok daha öncesine dayanıyor,köyde bir kişi kaybolunca ve uzun süre haber alınmayınca,yüzme bilenler,dereye dalıp köprünün altına inerlerdi,kaybolanların cesedi orada bulunurdu,sonra bu olaylar başlamadan önce son cuma gününde,herkes Cuma namazını kılmak için Cami'ye toplanmıştı,hutbe okunduktan sonra Hoca belinde taşıdığı silahı cemaat'e doğrultup 5 el ateş etmiş,Allah'tan silah kurusıkıymış,kimse yara almadı,Cumartesi gecesi düğün vardı,düğün sırasında gelin bir anda ortadan kayboldu,hala haber yok,sonra olaylar başladı,perşembe gecesi Körpece'de yangın çıktı,adam köyün etrafında çok hızlı bir şekilde koşmaya başladı,bağırıyordu aynı zamanda,kimse tutamıyordu çünkü adam normalden çok hızlı koşuyordu,5 tur attıktan sonra köy meydanına gelip elindeki bıçakla boynunu kesti,ertesi sabah köylüler uyandığında Gölü kan kırmızısı bir halde gördüler,sonrada köyü helak duasına çıkardılar.
Olcay:Peki,köyde yaşanan olaylar hepsi gerçek mi?
Hacı Ahmet:Keşke olmasaydı.Maalesef
Olcay'a bakıp saatin geç olduğunu ve daha burdan Balıkesir'e gideceğimizi bu yüzden hızlı olmasını istedim.
Olcay:Peki Hocam,sizce büyüden daha korkunç ne var orada?
Hacı Ahmet:Bence o gelin cinler tarafından sahiplenmişti,cin kızın evlenmesini istemediği için onu kaçırdı,düğüne gelen herkese musallat oldu,düğüne gelen tüm bekar erkekler de ölü bulundu zaten,diğer bir ihtimal ise birden fazla büyü yapılmış olması,bir büyü asla herhangi bir köyü Mihrez'in konuya dahil olması kadar büyük bir lanete sürükleyemez,Oğlum ben size burdan Balıkesir yolunu göstereyim,hiç Anayol'a geri dönmekle uğraşmayın,hem geçerken Körpece köyünün de yanından geçeceksiniz,dikkatli olun!
Arabayı bıraktığımız yere döndük,arabayı aldık ve patika yola girdik,etrafta sadece kocaman ağaçlar vardı,çok zifiri karanlıktı,önümüzü zor görüyorduk,o sırada araba biranda sarsıldı,büyük ihtimal bir hayvana çarpmıştık,arabadan indik,siyah bir dağ keçisine çarpmıştık.Keçinin sürü halinde gezebileceği ihtimali olduğu için,etrafa bakındık,eşim bir ağacın altında kazılmış bir çukur buldu,sonrasında bana "gel şu hayvanı şu ağacın altına gömelim,yolu kapatmasın dedi" derin bir çukurdu,hayvanı oraya gömdük,üstüne toprakları attıktan sonra yola devam ettik,gece 3 gibi köye vardık,amcamlar bizi bekliyordu,yatmamışlardı,biz gelince bizi karşılayıp yattılar,içimde bir huzursuzluk vardı,uyuyamıyordum,gece saat 4:30-5 gibi çok korkunç bir çığlık sesiyle uyandık,dışarı çıktık,ev köy meydanındaydı,herkes köy meydanına toplanmıştı,merak edip baktık,köy meydanında bir adam boğazı kesilmiş bir halde hareketsiz yatıyordu,etrafta ne bir bıçak ne de bir kesici alet vardı,o görüntüyü gördükten sonra gece bana kabus olmuştu,uyuyamadım,sabahladım.Ertesi sabah,amcam ve eşim Olcay Cami'ye gittiler,bizde düğün hazırlıklarına başladık,amcam ve eşim koşarak eve döndüler,imam cinnet geçirmiş,Arapça birşeyler geveleyip cemaate saldırmış,bu köy böyle bir köy değildi,insanları çok sevecendi,ne olmuştu bu köye,akşam düğünü yapıp eve dönüşe hazırlandık,gece yine geç olmuştu,eşim yolu uzatmamak için yeniden Körpece Köyünün olduğu yoldan ilerledi,baya bir ilerledikten sonra karşımıza kanlar içinde 1 kişi çıktı,arabayı durdurduk,indiğimizde eşime "Olcay sen misin?" Diye sordu,eşim kafasını salladı,adam sanki birisi tarafından izleniyormuşçasına tepki veriyordu. Eşimi ormanın içerisine doğru çekip "Ben İlhan,Körpecedenim,bu köye musallat olan Marid cinleri,şu anda size kanlı,kinli gözlerle bakıyorlar" dedi
Olcay:Nasıl yani
İlhan:Biz bu köyde 5 kişi kalıyorduk,4 arkadaşımı öldürüp köyün yakınında ki Cin mezarlığına gömdüler
Olcay:Hangi Cin Mezarlığına?
İlhan:Köyün bu kadar lanetlenmesine sebep olan Cin mezarlığına gömdüler!
Olcay:İlhan ne oldu bu köyde?
İlhan:Köylüler köyün yakınında ki Cin mezarlığında define ararken yanlışlıkla,istemeden,bilmeden Cinlerin özeline karıştılar,ölü cinlerin mezarlarını açtılar,orada Zuzula,Cühenna,Kulyas gibi tehlikeli Cin kabilelerinin ölüleri yatıyordu,köyün bekar erkekleri kızları zengin bir hayatta yaşatmak için bu define işine girdiler,kardeşim de.Bu kabilelerin Cinleride,özellerine karışan Körpece köylülerinin hepsini lanetledi,sadece bekarlar değil evli birkaç Körpeceli de bu işlere karışmıştı,herkes öldü,bi biz kaldık
Olcay:Peki düğünde kaçırılan kadın?
İlhan:Kulyas cinleri,asayiş gibidir,eğer Cinler aleminden birisine zarar gelirse onlar intikam için gelirler,bu kabile insana aşık olan Cin kabilelerindendir,kızı sahiplendiler,kıza aşık olan Cin,Mihrez'in torunlarından biriydi,o hafta zaten babası köyün meydanında intihar etti
Olcay:Neden?
İlhan:Cinler onu delirtti
Olcay:Peki Onur?
İlhan:Köye Marid Cinlerini musallat eden oydu,Marid cinleri ona birşey yapmadı,o Dilek'i elde etmek için Marid Cinlerini kullandı,ama yapacaklar!
Olcay:Peki İlhan ne yapmamız lazım?
İlhan:Şu an sizi gözlüyorlar çünkü siz onlardan birini öldürmüşsünüz,şimdi ise bana kanlı gözlerle bakıyorlar,çünkü sizinle konuştum!
O sırada çok güçlü bir rüzgar esti,İlhan'ın arkasında orta boylu,domuz kafalı siyah kıllı bir varlık belirip İlhan'ı içine aldı,biz ise eşimle birlikte 20 cm kadar havaya kalktık,yavaşça yere indik,şoktan kurtulmam kısa zaman aldı,eşim hala aynıydı,etrafta koşuşarak yardım istiyordum,bir süre sonra bağırmaktan sesim kısıldı,ormanın içinden beni izleyen binlerce kırmızı gözleri gördüm patika yolun sonuna ulaştım,Hacı Ahmet'i arıyordum,evine girdim,evinin içinde duvarlara Domuz kafaları asılıydı,evin içinde garip bir dilde konuşan siyah keçiler vardı,evden dışarı çıktım,koştum yolun yarısında bazı köylülerin bana doğru koştuğunu gördüm,imam kıyafetli birisi yanıma gelip ne olduğunu sordu,tüm olayları olup bittiği halinde anlattım,tüm köy patika yoldan ilerlerken eşimi bulduk,keçiyi gömdüğümüz yerde bize kızgın gözlerle bakıyordu,hoca bazı dualar okuyarak eşime yaklaştı,her yaklaşışında eşim acı çekiyor,kıvranıyordu.Son bir hamle ile eşimin üstüne atladı,2 köylüde eşimi tuttu,hoca ve köylüler,eliyle gömdüğümüz keçinin mezarını açıyorlardı,dualar okuyorlardı,mezarı açtılar keçi hala yaşıyordu,çok hızlı bir şekilde ormandan içeri doğru koştu,gözden kayboldu,mezarın açılmasıyla eşimde iyileşti,hoca bize çarptığımızın keçi kılığına girmiş bir Cin olduğunu söyledi,ona Hacı Ahmet'i sordum ama tanımadığını söyledi,H.... köyünde karşılaşmıştık dedim,bizim köyümüzde öyle birisi yoktu dedi,daha fazla korkmak istemediğim için kalkıp Bolu'ya döndük,bir daha Balıkesir'e hiç gitmedik..."

BilinmeyenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin